20.Bölüm-Nişan

141 13 6
                                    

Insan huzurluysa mutlu, mutluysa huzurluydu. Bu kısır döngü belkide dünyanın en iyi kısır döngüsüydü. Sürekli olmasından şikayet edilmeyecek tek şeydi. Ben de bu adamın kollarında huzurluydum. O kollar omuzlarımdan çekilecek diye korkmuyor değildim. Çekilirse ne yapardım düşünemiyordum.
Ellerimi hafifçe göğsüne koyup ittirdim ve yüzüne bakamayarak olduğum yerden kalktım. Sırıtarak arkamdan baktığına yüzde yüz emindim.

"Ee şey hadi biraz daha gezip gidelim annem merak etmiştir."

Ben odadan çıkıp alt kata inmek için merdivenlere doğru yürüdüm. Ilk basamağa adımımı attığımda Mustafa'nın kolunu omzuma atmasıyla irkildim. Tekrardan basamakları inmeye devam ettim. Alt kata indiğimizde biraz daha etrafa bakındım ama bu sırada Mustafa'nın yüzüne bakmıyordum. O bana anlatıyordu ama yüzündeki aptal sırıtış konuşmasına bile yansıyordu.

"Gitsek mi?"

Yanıma geldi ve işaret parmağıyla hafifçe burnuma vurdu. Sonra elimi tuttu ve evden çıktık. El ele bahçede ilerlerken gözlerimi etrafımda gezdirdim. Bahçe duvarının arkasında birşey hareket edince dikkatimi daha çok oraya verdim. Durmamla yürüyen Mustafa'da durmak zorunda kaldı.

"Canım?"

Elimi dudaklarıma götürüp sus işareti yaptım. Birkaç adım daha yaklaştıktan sonra birisinin orada olduğunu gördüm. Sessizce oradan uzaklaşmaya çalışıyordu. Bende sesimi çıkartmayıp Mustafa'ya baktım.

"Kediymiş korktum da."

Anladım der gibi kafasını sallayıp tekrar elimden tuttu ve kapıya doğru ilerledik. O adamın Semra Hanım'la bir alakası olduğuna yüzde yüz emindim ve bunu Mustafa'ya belli etmemem gerekiyordu.
Hızlı hızlı arabaya gittik ve kapıyı açtığım gibi arabaya bindim. Mustafa gelenekadae tuttuğum soluğumu titrek titrek dışarı verdim. Ben yanında yokken başına birşey gelirse diye içim içimi yiyordu.
Mustafa'da bindikten sonra arabayı çalıştırdı ve bizim eve doğru harekete geçtik. Şimdiden yaşayacağımız evi bulmuşlardı ve bunun bize sıkıntı çıkaracağı her halinden belliydi...

***

Güneşin tepeye tırmanmaya çalıştığı bir saatte, bende Rümeysa'yla son hazırlıkları tamamlamak için Mustafalara gidiyordum.

"Yarın nişanın oluyor sonunda."

Rümeysa gülerek söylemişti bunu ama benim içimde bir burukluk oluştu.

"Evet. Onca aksilikten sonra sonunda."

Benim başıma gelen şeyler aklıma geldikçe karnımdaki yaram sızlıyordu.

"Aman boşver düşünmeyelim şimdi. Moral bozmaya gerek yok."

Başımla onayladım ve taksiciye sola dönmesini söyledim. Sola döndüğünde artık gelmiştik.
Parayı ödedik ve taksiden indik.

"Vay be eve bak."

Rümeysa ilk defa geliyordu ve beğenisini saniyesinde dile getirdi.
Elimdeki çantayı koluma asıp diğer çantalarıda ikimiz bölüşerek elimize aldık.
Biraz yürüdükten sonra bahçe kapısına ulaştık. İttirip kapıyı açtım ve Rümeysa'nın geçmesini bekledim. Bu sırada gözüm bir arabaya takıldı. Yabancı bir jipti. Ben bu arabayı bir yerde daha görmüştüm ama nerede diye düşündüm. Aklıma gelmeyince önemsemedim ve bende Rümeysa'nın arkasından ilerleyip kapıyı kapattım. Bizim geldiğimizi görmüş olacak ki Zeynep kapıya çıktı.

"Hoş geldiniz Sümeyye Hanım."

Gülümseyerek kafamı salladım.

"Hoşbulduk Zeynep."

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin