10.Bölüm

183 11 3
                                    

Uyandığım iki gün olmuştu ve artık taburcu olacaktım. Durumumun beklendiğinden daha çabuk iyiye gittiğini söylemişti doktor.
Üzerimde inanılmaz bir yorgunluk hissediyordum. Yattığım sürece sorun yoktu ama ayaklanmaya çalıştığımda karnımdaki sızıdan dolayı geri oturuyordum.

Kapımın tıklanmasıyla kafamı çevirip kapıya baktım. Melih kapıyı aralayıp içeriye başını uzattı. Odayı gözleriyle taradıktan sonra gülümsedi ve girdi. Ardından kapıyı kapatırken kıkırdadım. Melih Mustafa'yı kıskanıyordu. Tamam kıskanabilirdi ama aşırı fazla kıskanıyordu. Ben onu Melisa'dan kıskanıyormuydum? Tamam kıskanıyordum ama konumuz bu değil. Konu Melih'in beni kıskanması... Mustafa'yla beni birlikte gördüğünde suratı bozuluyor ve Mustafa'ya ters ters bakıyordu.

"Hazır mısın abla?"

Gülümseyerek başımı salladım. Ben yataktan kalkarken Melih'te ufak valizi omzuna astı ve kolunu bana uzattı.
Koluna girdim ve kapıya doğru ilerlemeye başladık.

"Ee şey...Melih. Mustafa nerde?Bugün göremedim hiç onu."

Yüzüne bakarken yine hafif bozulduğunu gördüm ama geçte olsa cevap verdi.

"Hayır en son dün gece hastanede görmüştüm."

Allah Allah dedim içimden. Çünkü bugün ne aramıştı ne de gelmişti. Normalde bir dakika bile yanımdan ayrılmayan çocuk şimdi yoktu.

Kapıdan çıktığımızda annemle babam bizi görüp banklardan kalkıp yanımıza geldiler.
Annem elini yanağıma koyup okşadı.

"Nasıl hissediyorsun kızım?"

Elini avuçlarımın arasına aldım.

"İyiyim annecim. Merak etme."

Cebime koyduğum telefonu çıkartıp bir çağrı olup olmadığına baktım. Yoktu.
Dudağımı kıvırdım ve telefonumu tekrar cebime koydum.

Eve vardığımızda Rümeysa bizdeydi. Kapıyı açtığında onu gördüğüme sevinmiştim ama içimde ona karşı buruklukta vardı. En azından özlemiştim ve birazcıkta olsa gülümseyebilirdim.
Birden üzerime atlayınca karnımın sızısıyla inledim.

"Hoşgeldin canım benim! Çok özledim seni."

Sadece tebessüm ettim ve onu geçerek odama doğru ağır ağır ilerlemeye başladım. Rümeysa yanımda ilerlerken bana yardım etmeye çalışıyordu.

"Koluna gireyim canım."

Sesimi çıkarmayıp koluma girmesine izin verdim. Yatağıma uzandığımda başörtümü çıkardım ve anneme verdim. Pikeyi üzerime çekerken Mustafa'yı düşünmeden duramıyordum.

"Anne."

Annem dolabımın kapaklarını kapatıp bana döndü.

"Efendim?"

"Mustafa hiç aradı mı?"

Annem gözlerini benden kaçırırken neden böyle yaptığına anlam verememiştim.

"Ha-hayır kızım aramadı."

Dudağımı büküp yatağa biraz daha yerleştim. Biraz uyusam iyi olur diye düşümdüm ve gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına bıraktım...

***

"Sümeyye..."

"Sümeyye!"

Adımın seslenmesiyle gözlerimi zar zor araladım. Rümeysa bana bakıyordu.

"Efendim Rümeysa?"

"İlaç saatin geldi bişeyler yemen gerekiyor."

Masanın üstündeki tepsiye uzandı ve alıp kucağıma koydu. Yemeye başlamadan önce telefonumu alıp saate baktım. Saat 8 olmuştu ama Mustafa'dan bir çağrı yoktu.

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin