6.Bölüm

208 16 2
                                    


"Sebebi ziyaretimiz belli. Allah'ın emri Peygamberin kavliyle Sümeyye kızımızı Mustafa'ya istiyoruz."

Mustafa Ali dede sözünü bitirdiğinde babam dönüp bana baktı. Yüzümden ne istediğimi anlamaya çalışıyor gibiydi.
Babama hafifçe gülümseyip kararımı belli edince babamda memnuniyetle gülümseyip tekrar Mustafa Ali dedeye döndü.

"Allah katında nikahları kıyılmışsa, elbet bu dünyada da olur. İnşallah mutlu huzurlu namazlı bir evlilikleri olur. Hayırlı olsun." Dedi babam.

Bunun üzerine Mustafa'yla ben kalkıp büyüklerin ellerini öpmeye başladık. El öpmesi bittiğinde Rümeysa elinde söz tepsisiyle geldi ve konsolun önünde durdu. Mustafa'yla göz göze geldiğimde gülümseyerek eliyle Rümeysa'nın olduğu tarafı gösterdi. Bende gülümsedim ve o tarafa doğru geçtim. Ikimiz yan yana durduğumuzda kafamı yere eğdim ve beklemeye başladım. Yanımıza Mustafa Ali dede geldi ve tepside ki yüzükleri alıp parmağımıza taktı. Sahi bu yüzüklerde nerden çıkmıştı? Ben yüzük seçtiğimizi hatırlamıyorum. Mustafa'ya dönüp baktığımda "umarım beğenmişsindir." Diye fısıldadı. Demekki benim atladığım ayrıntıyı o atlamamıştı. Kafamı olumlu anlamda salladım. Yüzükler güzeldi. Beğenmiştim.

Sıra kurdaleyi kesmeye geldiğinde Mustafa Ali dede "bunu da kızımızın babası yapsın." Dedi. Bunun üzerine babam yanımıza geldi.

"İnşallah çok mutlu olursunuz çocuklarım."

Kurdaleyi kestiğinde ortamda olan insanlar bizi alkışlarken utancımdan başımı kaldıramıyordum. Biraz sonra Mustafa'nın babası konuştu.

"Nikah bu gece kıyılacak sanırım, değil mi?" Dedi bize bakarak.

Babamla göz göze geldiğimizde kafasını olumlu anlamda salladı ve "Evet böylesi daha iyi." Dedi.

Misafir odasından salona ,ben ,Mustafa ,Fatıma'nın eşi, Mustafa Ali dede ve babam geçtik.

Nikahımız kıyılırken ciddi manada titriyordum.

Nikah kıyıldığında odadan herkes çıktı ve Mustafa'yla ben yalnız kaldık. Artık o helalimdi. Onun helaliydim. Yavaşça oturduğum yerde ona doğru döndüm. Başımı ürkekçe kaldırdığımda göz göze geldik. Ilk defa bu kadar derin bakiyordu. Sanki...Yüzümü ilk defa görüyormuşda yüz hatlarımı aklıma kazımaya çalışıyormuş gibi. Bende onun yüzüne baktım. Yeşil harelerine, ince dudaklarına, uzun kirpiklerine , biçimli sakallarına, alnında belirgin olmayan çizgilerine...

Elini yanağıma yavaşça koyduğunda titredim. Bana ilk defa dokunuyordu. Bu...Bu çok harika birşeydi. Kendimi ilk defa, kendi kafesime başka bir kuşu almış kuş gibi hissediyordum.

Yavaşça bana yaklaşırken gözlerimi kapattım. Alnıma dudaklarını değdirdiğinde kalbimdeki şehrin tüm elektrikleri kesildi ve karanlığa büründü. Dudaklarını çektiğinde gözlerimi açtım. Bana tebessüm ediyordu. Aynı şekilde bende ona tebessüm ettiğimde ayağa kalktı ve elini bana uzattı. Elinden tutup ayağa kalktım bende. Ellerimiz ayrıldığında boşluğa düşmüş gibi hissetmiştim. Böyle hissetmem normal miydi? Sanırım Mustafa'dan hoşlanıyordum.

Odadan çıkıp salona gittiğimizde annem ve Rümeysa ikramlıkları veriyorlardı. Mustafa Ali dede eline aldığı sarmayı göstererek "Sen mi sardın Sümeyyecim?" Dedi.
Acaba beğenmemiş miydi? Gerçekten kalın mı olmuşlardı?

"E-evet ben sardım."

Ağzına attığı sarmayla konuşmaya çalıştı.

"Ellerine sağlık, ben böyle güzel sarılmış bir sarma yememiştim."

Dediği şeyle gülümserken Mustafa'nın annesi sitem dolu sesiyle konuştu.

"Aşk olsun babacım."

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin