16.Bölüm

206 8 5
                                    

Esselamu Aleyküm.
Biliyorum çok ara verdim ama özel hayatımdaki gidişatı rayına oturtmadan hikayemin başına geçemedim. Siz okurlarımdan çok çok özür diliyorum. Uzunca bir bölüm yazdım. İnşaAllah beğenirsiniz. Allah'a emanet olun 😉 Neden 😉 bu emojiyi koyduğumu okurken anlayacaksınız. Iyi okumalar.

"Nasıl yani? Doğru mu duydum kızım?"

Kafamı gülümseyerek aşağı yukarı salladım. O kötü olayın üstünden 2 gün geçmişti ve bu sabah eve gelmiştim. O şokla eve gelemeyeceğim için bir süre bir otelde Rümeysa'yla kalmıştık. Başka bir odada da Mustafa kalmıştı. Korkumu atlatmama o kadar yardımcı olmuştu ki... Herkesten uzak, bunu rahat rahat konuşabildiğimiz bir ortam çok iyi gelmişti. Bu sabah beni eve bıraktığında annem camdan görmüş ve hemen kapıya koşmuştu. Benim yüzümdeki aptal sırıtıştan zaten barıştığımızı anlamıştı. Bende ona, aradaki birkaç gerçeği atlayarak ' Mustafa'nın Ağva'ya geldiğini ve barıştığımızı' söyledim.

"Aman baban duymasın kızım. Ne işi varmış, burda barışamıyormuymuşlara başlar."

"Tamam annecim." Diyip sandalyeden kalktım. "Ben eşyalarımı yerleştireyim sonra güzel bir çay içelim olur mu?"

"Tamam kızım sen yerleş."

Koridora çıkıp çantamı aldım ve ağır adımlarla odama gittim. Biraz zorda olsa çantayı kaldırıp yatağın üstüne koydum ve fermuarını açtım. Eşyaları tek tek yatağın üstüne koyarken aklımda Mustafa'dan başka birşey yoktu. Şu iki günde benim üzerime iyice titremesi, sevgisini hissettirmesi, beni mutlu etmeye çalışması ona iyice bağlanmama sebep olmuştu. Sanırım bundan sonra Mustafa'sız bir an bile geçirmeye katlanamazdım. Bunu gerçekten iyi anlamıştım. Hatta dün küçük otel odasında yapacak birşey bulamayınca arayışa girmiş ve küçük bir radyo bulmuştum. Çalışıp çalışmadığını kontrol ederken bir kanal açıldı ve güzel melodili bir müzik çalmaya başladı. Durup dinlemeye başladığımda şarkının içinde resmen Mustafa'yı bulmuştum. Bu sadece o şarkı içinde geçerli değildi. Dinlediğim her şarkıda, duyduğum her seste, hissettiğim her duyguda o vardı. Bir adam birisine seslendiğinde sanki o ses Mustafa'nınmış gibi hissedip o yöne bakıyordum. Sıradan aşık halleri gibiydi. Ben ne ara ona bu kadar bağlanmıştım bilmiyorum.

Telefonumun melodisiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Arayan Mustafa'ydı. Hafif bir tebessüm yerleşti hemen yüzüme.

"Efendim."

"Selamın aleyküm."

"Aleyküm selam. Ne o çabuk özledin." Diyip kıkırdadım. Onunda güldüğünü duyabiliyordum.

"2 saat bence özlemem için geçerli bi süre."

Midemde kelebekler uçuşurken sessiz kaldım. Anlamış olacakki güldü ve devam etti.

"Annemler yarın akşam sana geçmiş olsuna gelmek istiyorlar. Ne dersin, uygun musun?"

"Saçmalama tabi ki de buyursunlar."

"Tamam o halde, görüşürüz. Anneme selamlarımı ilet."

"İletirim. Hoşçakal."

"Allah'a emanet ol." Diyip telefonu kapattı.

Her konuşmamızdan sonra Allah'a emanet ol derdi. Bir gün gerçekten çok merak etmiştim istisnasız her konuşmadan sonra demesini. Sebebini duyduğumdaysa ona olan sevgim katlanmıştı.

Birisini Allah'a emanet edip ayrıldığında, o kişiyi görmeden ölmezmişsin.

Eşyaları dolaba yerleştirip öğle namazına durdum. Namazımı bitirdiğimde annem odamın kapısını tıklattı.

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin