Bölüm 18
Hiçbir hayal büyük, hiçbir hayalperest küçük değildir.
O gece, kadim konsüllerin senatörlere verdiği özel davet sona erdiğinde, partinin her senatörü fevkalade memnun bir şekilde milenyum kubbesinden ayrıldı. Yalnız Henry-446'nın içinde anlam veremediği bir huzursuzluk vardı. Benliğinin derinliklerinden yükselen ve ruhunu kuşatan karanlık gücü hissedebiliyordu. İşte o karanlık güç, kendisinin kaderiydi. Ve Henry, yemek sonrası Triton'un emrine binaen istişare salonuna doğru yol alırken, attığı her adımda, kendisini bekleyen kaderine bir adım daha yaklaşıyordu.
Henry, parti yönetiminin Yeni ufuklar tarikatını büyük umutlardan temizlemek için kuracağı 'Triton'un Kudreti' adlı ekibin başına kendisinin getirileceğinden neredeyse emin bir şekilde istişare salonunun içine girdi. Karşısındaki masada yerlerini almış olan kadim konsüller, Henry'nin içeri girmesi ile kendi aralarındaki konuşmayı sonlandırdılar. Ne var ki bir şeylerin ters gittiğini, Henry içeri girer girmez anlamıştı.
Triton, en yaşlı üye sıfatı ile her zaman olduğu gibi kadim konsüllerin ortasına oturmuştu. Ancak gene, yemekte olduğu gibi, karşısındaki iktidarı paylaşan kişilerden birinin eksik olduğunu fark etti Henry. Charon, burada da yoktu.
Ve bu buluşmada, ters giden tek şey Charon'un yokluğu değildi. Odanın her iki tarafında da, bir düzine kolluk kuvveti elemanı hazırda bekliyordu. Kendisinin bilmediği bir güvenlik açığının olabileceğini düşündü Henry. Ancak gene de bu ihtimal ona pek mantıklı gelmemişti.
Henry 'Selam size insanoğlunun en devletlileri.' Diyerek kadim konsüllere doğru birkaç adım attı. Ardından Tritona dönerek 'Ve selam sana devletlilerin en kudretlisi.' diyerek Triton'a özel olarak bir selam daha verdi. Triton bu selamdan hoşlanmış olacak ki, dudaklarında gülümsemesini belli eden minik bir kıvrımla ayağa kalktı. Ancak bu gülüşünün nedeni memnuniyeti değil, birazdan yapacaklarından fütursuzca zevk almasıydı. Triton adeta, kaostan besleniyordu.
-Sana da selam olsun Senatör Henry. Neden burada olduğunu biliyor musun?
Henry, neden o an, neden orada bulunduğunu tahmin edebiliyordu. Ancak bu görevi yapması imkânsızdı. Kardeşine yaptığı o kötülükten sonra öyle büyük bir vicdan azabı çekiyordu ki, yeni ufukları yok etmek için kurulacak Triton'un Kudreti adlı ekibin başına geçemezdi. Çünkü artık, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ayırt edemiyordu. Her iki tarafında insan neslini kurtarmaya çalıştığına inanmak istiyordu. Peki hangi tarafın izlediği yol, gerçekten onları bu sonuca ulaştırabilirdi. Küçüklüğünden beri benimsetilmiş doğruları ile değil, gerçekten düşünerek bir karara varmak istiyordu Henry. Haklı olan kimdi?
-Aslına bakarsanız bay Triton, neden burada olduğumu tahmin edebiliyorum. Ancak üzülerek belirtmek zorundayım ki, ben bu mukaddes görevi üstlenebilecek olgunlukta kendimi görmüyorum. Tritonun kudreti adlı ekibin, ben olmadan da büyük umutlarda fırtınalar koparacağına ve yeni ufukları tamamı ile yok edeceğine eminim. Kurulacak ekibin başına, ben gelmemeliyim.
Triton, Henry'nin bu beklenmedik tepkisi karşısında önce birkaç saniye boş gözlerle ona baktı. Henry tam Triton'un bu sözler karşısında sinirlendiğini düşünmeye başlayacaktı ki, aniden Triton olağanca gücüyle gülmeye başladı. Kahkahaları tüm istişare salonuna dalga dalga yayılıyor ve salonda bulunan herkesin kulaklarını dolduruyordu. Henry nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. Bu kahkahaların sebebinin ne olduğunu da. Ancak her şey, Triton'un bir anda attığı kahkahayı kesip ateş saçan gözlerini Henry'e dikmesi ile açıklık kazandı.
-Seni sefil yaratık. Demek böylesi asil bir göreve seni getireceğimi düşünüyordun, öyle mi? Senin gibi bir soyu bozuk birini. Seninde damarlarında tıpkı kardeşin James gibi bir hainin kanı dolaşıyor. Gece başını yastığa koyduğunda, tıpkı annen Helena gibi sadakatsiz düşünceler zihnini yoğuruyor. Sen kendi ailene karşı bile sadık kalmayı başaramadın. Kardeşine ihanet ettin. Ve şimdi utanmadan karşıma çıkmış, Triton'un kudreti'nin başına seni geçirmeyi düşündüğümü iddia ediyorsun. Hayır, sen Triton'un kudretinin yanında olmayacaksın. Sen partinin düşmanlarından birisin. Sen acizce kudretimin karşısında var olmaya çalışan bir direnişçisin. Ve çok yakında Triton'un Kudreti tarafından alaşağı edileceksin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olay Ufku-Yeniden Doğuş
Science FictionEvrende, insan ırkının son temsilcilerinin var olma mücadelesi verdiği bir yer var. Orası, ölümün zifiri karanlık kisvesi altında, seni almak için kuşattığı, ayakta kalan son kale. Orası, en korkunç düşlerinle sıradan gerçekliğin kaynaştığı bir boyu...