Bölüm 3
O zamanlar hala, umulmadık bir kaderin bizleri beklediğini bilmiyorduk...
James, aynadaki aksinde, yansımasını gördüğü gözünün derinliklerine baktı. Sabah mahmurluğu hala üzerinde olmasa, mavi gözlerindeki bu yorgunluğu, dün ardı ardına yaşadığı, sarsıcı deneyimlere yorardı. Ancak yüzünü yurt edinmiş ifadesindeki büyük boşluk, gözlerindeki hüznü yutacak kadar derindi. Bu yüzden partinin yeni denetçisi seçilmesinin gözlerine yerleştirdiği tarif edemediği duygu için, başkalarının fark edebileceğine dair bir endişe girdabına düşmeyecekti. Yıllar ona, duygularını nasıl saklayacağını çok iyi öğretmişti.
Yüzünü soğuk suyla birkaç kere yıkadı. Kendine gelmesi için bundan fazlasına ihtiyacı vardı ancak, günlük kullanabileceği su limitini aşmaması gerektiğinin de farkındaydı. Ne de olsa insanoğlunun yaşayan son mensuplarının içinde yaşadığı bu devasa uzay gemileri, kıt kaynaklara sahipti. Ve kendisi de dâhil hiç kimse, nükleer yakıtın tükenmesinden önce, su ve yahut yiyeceğin bitmesi dolayısı ile sonlarının gelmesini istemezdi.
Masasının üzeride duran kâsenin içindeki, yeşil renkli ve içinde yer yer kahverengi parçacıklar barındıran, jölemsi akışkan bir sıvı ile kahvaltısını yapmaya başladı. İçten içe bu gün kendisini oldukça yoğun bir programın beklediğini biliyordu. Zira bu gün onun, parti denetçisi olarak 13. geminin soğuk metal zeminini arşınlayacağı ilk gündü. Ancak onun bu gün gerçekten yapmak istediği tek şey, Scipio Üniversitesinde vereceği astro-fizik dersine girmekti. Kahvaltısını bitirdikten sonra James, yaşam odasından ayrıldı. Scipio Üniversitesine doğru yürürken, insanların kendisi hakkında konuştuklarını duyabiliyordu. Enteresan bir şekilde bu insanlar, ne direkt olarak James'in karşısına geçip onu tebrik ediyorlar, ne de sessizce uzaklaşıp kendi işlerine gidiyorlardı. Sanki James'in bilmeden katıldığı bir ayinin ortasında, kısık bir ilahi gibi yükselen fısıltıları, ona arafı yaşatıyordu.
Bazen bu insanların içerisinden tanıdık bir yüz çıkıyor ve onu tebrik ediyor, bazen de tanıdık yüzler bile yükselen fısıltılı ilahilere ortak oluyordu. Ancak enteresan bir şekilde, çevresinde fısıldaşan insanların kaynadığı düz bir yoldan Scipio Üniversitesine ders vermek için giderken James'in aklında, tamamen alakasız bir şekilde, tek bir şey vardı. Dün, vefa töreninde, Dafni'yi hiç görmemişti.
Üniversiteye ulaştıktan sonra rektörlüğü es geçerek doğruca ders vereceği sınıfa yöneldi. Ve kalbindeki ufak titreyişi kimsenin fark etmeyeceği yönündeki inancının verdiği güvenle, sınıfa girdi. Kürsüye doğru yönelirken, her biri partinin saygın bir üyesi olma potansiyeline sahip ders verdiği gençlerin, kendisini tedirgin bakışlarla süzdüğünü gördü. Partinin yeni denetçisi olduğunu, öğrencileri dahi duymuş olmalıydı. İşte tam da bu yüzden, kendisini ifade etme gereksinimi duydu James. Ve kürsüye çıktıktan sonra, amfideki herkese yönelik bir duyuru yaptı.
-Siz çok değerli ve pek kıymetli öğrencilerimin yüksek huzurlarına ithafen, bir açıklamada bulunmak istiyorum. Sanırım hepinizin malumu, dün sayın Princeps tarafından partimizin yeni denetçisi olarak atandım. Bu yüce makama layık olmak maksadı ile elimden geldiği kadar çalışırken, üniversitede verdiğim astro-fizik derslerini de ihmal etmemeye gayret sarf edeceğim. Ancak bazı vakalar benim iradem dışımda gelişebilir. Bu yüzden şimdiden istikbalde olası müstakbel aksamalar için hepinizden tek tek özür dilerim. Bu kısa bilgilendirmeyi huzurlarınıza sunar ve arz ederim.
James, yeni denetçi olması hasebiyle yaptığı bilgilendirme konuşmasında, belki de daha önce hiç olmadığı kadar resmi konuşmuştu. Ondaki bu değişimi öğrencileri dahi fark etmişti. Zira James, onların en sevdikleri öğretmenleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olay Ufku-Yeniden Doğuş
Ficção CientíficaEvrende, insan ırkının son temsilcilerinin var olma mücadelesi verdiği bir yer var. Orası, ölümün zifiri karanlık kisvesi altında, seni almak için kuşattığı, ayakta kalan son kale. Orası, en korkunç düşlerinle sıradan gerçekliğin kaynaştığı bir boyu...