ÖP BENİ

191 46 10
                                    

Multimedya:Aras Gündoğan
Keyifli okumalar..

"Bir nefes kadar yakın bir yıldız kadar uzak."

Bu cümlenin altında yatan anlamı bi türlü bulamıyordum. Dünden beri düşünüp kafamı fazlasıyla yormuştum. Bıkkınlıkla kendimi yatağa bıraktım ve artık daha fazla düşünmemem gerektiğini hatırlattım kendime.

Kendimi çok kaptırmıştım ona,o da farkındaydı bütün bu olanların. Şimdi ise uzak kalmamız gerektiğini düşünüyordu ki buna şaşırmamıştım zaten. Ne zaman ikimizle ilgili güzel birşey olsa ardından korkunç birşey gelişiyordu. Artık karar verilmişti. Burak Aykan hayatımda fazla bile kalmıştı,benim ya da onun içinde olduğu her an bu hayat bize daha kötü sonuçlar çıkarıyordu.

"Biraz zaman sadece."diye geçirdim içimden.Sonra Hande iyileşir ve belki onunla yeni bir ilişkiye başlardı.Ne de olsa Hande Aras'ı severek hata yaptığını anlamıştı.Onları beraber el ele yürürken Burak'ın bana yaptığı şakaları ve her zaman mükemmel nitelik taşıyan o gülüşünün sebebinin ben değildi Hande olduğunu hayal ettim. Bunun düşüncesi bile göğüs kafesimin akciğerlerimi sıkıştırması için yeterli bir sebepti. Ne yazık ki şans pekte bizim yanımızda gibi durmuyordu. Dünden sonra artık bugün aldığım kararı uygulamalıydım. Sanırım bu koca 3 aydan sonraki bütün hayatımda Burak Aykan olmadan yapabilirdim.Kendimi alıştırmam gerekiyordu ve eminim ki o bunu çoktan başarmıştı.

Dünkü konuşmasından sonra yine karşılaşmıştık bir şekilde.Fakat artık o kahverengi gözler eskisi gibi sıcak bakmıyordu,sanki bir perde çekmişti önüne o muhteşem kirpikli gözlerin.Buz gibiydi bakışları,davranışları,konuşurken beni etkileyen kalbimin çıkmasına sebep olacak o ses tonu.İlk güne geri dönmüştük sanki.Sadece beni terslemek yerine artık kısa ve net cümleler kuruyordu. Kafasının içinden neler geçiyordu bilmiyordum ama benim kalbim artık Burak için çoktan durmuş vaziyetteydi.

Hafta sonu olması beni ne kadar mutlu etse de Arzu Hanım'ın bana verdiği cezayı uzatması sinirimi alt üst etmişti. En azından kütüphaneyi düzenlenmemden memnun kaldığını söylemesi beni biraz olsun rahatlatmıştı.

Yataktan kalkıp dağılmış vaziyetteki saçlarımı gevşek bir şekilde topladıktan sonra dolabımı açıp bir bluz ve bir pantolon çıkardım. Dün Esin Hakan'ın Hande için ufak çaplı bir randevu ayarladığını söylemişti. Kız hiçbir şekilde tedavi olmak ya da başka doktorlara muayene olmak istemiyordu. Peruk konusunda çok hassastı, kimseye hiçbir şekilde dokundurmazdı.Bazen sebepsizce kuşkulanıyordum bu kızdan sonra abarttığımın farkına varıyordum. Kız kanserdi ve ben kafamda türlü türlü hikâyelerin kurulmasına sebebiyet veriyordum.

Odamın kapısına vurulmasıyla bu düşüncelerimden uzaklaşıp kapının önünde takım elbisesiyle dikilen şahsiyete çevirdim kafamı. Konuşmak istemediğimi anlayınca boğazını temizledi ve birkaç adım atarak yatağıma oturdu.

"Konuşmamız gereken şeyler var."

Elime aldığım kıyafetleri yatağımın kenarına bıraktıktan sonra çalışma masamın önünde duran tekerlekli sandalyeye oturdum.

"Dinliyorum."

Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.

"Bugün çok önemli bir toplantıya katılacağım."

Sözlerine devam etmesine izin vermeden konuşmaya başladım. Öncesinde de gözlerimi devirmeyi ihmal etmemiştim.

"Nedense şaşırtmak gelmiyor içimden. Senin önemli olmayan bir toplantın yok ki eğer yine bir yere gitmeden gerekiyorsa gidebilirsin. Ama pardon sen zaten bir kızın olduğunu unutmuştun değil mi? Bana sormana bile gerek yok."

UKALA (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin