Multideki fotoğrafı okuyunca anlayacaksınız.
Keyifli okumalar...
Yaz geliyordu ve okulun kapanmasına 1 ay kalmıştı.İşin ciddiyetine yeni yeni varmaya başlıyordum çünkü konu eksiğim taşındığımızdan beri elime kitap almadığımdan oldukça fazlaydı.Eğer iyi bir üniversitede okumak istiyorsam,ki hiçbirşey umrumda değildi,çalışmalıydım.Babamın her ihtimale karşı benim için özel üniversite baktığının farkındaydım fakat daha bir senem vardı mezun olmama.Belki o zaman zarfı içerisinde herşeyi yola koyabilirdim,yapabilirdim.
"Annem olsaydı herşey daha kolay olurdu."diye geçirdim içimden.Onu özlemiştim ve ziyaret bile edememiştim.Çiçekleri solmuş muydu,peki ya toprağı kurumuş muydu,başucunda duran mezartaşının üzerinde kazılı olan adı silinmiş miydi?Sadece 1 ay diye avuttum kendimi,o Zaman babam önüme bir engel koymaz ve tatil amaçlı birkaç gün İzmir'e gidip dinlenmemi uygun görürdü.Ya şu an böyle birşeye ne derdi?
"Seni gönderirsem geri dönmek istemeyeceksin ve ben seninle uğraşmak istemiyorum."
Kesinlikle buydu.Onu tanıyordum,her ne kadar o öz kızını henüz tanımış olmasa da.
"Kapıda biri var yavrum,bir paket gelmiş imzan gerekiyor."
Nevin teyzenin dedikleriyle düşüncelerimden sıyrıldım ve oturduğum tekli koltuktan kalkarak kapıya yöneldim.Gelen paketi almak için imza attıktan sonra üzerinde kimden geldiği belli olmayan paketi kucağımda tutmaya devam ederek sorumu sordum.
"Gönderenin adını öğrenebilir miyim?"
"Üzgünüm efendim,gönderen kişi gizli tutulması gerektiğini söyledi.Bende emir kuluyum,işim gereği söyleyemiyorum."
"Peki,iyi günler."diyip kapıyı yavaşça kapattıktan sonra merdivenlerden yukarı çıkarak odama yöneldim ve yatağımın üzerine bıraktığım mavi renkli kutuyu açtım.Çerçevelenmiş içinde bir kadın ve erkeğin sarıldığı etrafında da akmakta olan bir kum saatinin olduğu resme bir müddet baktım.Sanki bir mesaj verilmek isteniyor gibiydi.Kadının uzun saçlarına bakarken kutunun içindeki pembe not gözüme ilişti.Kimin gönderdiği yazıyor olabilirdi ya da gönderen kişiden bir mesaj.
"Az kaldı,benim olduğunda bu geçmek bilmeyen zaman o anda su gibi akıp gidecek ve sadece ikimizin olduğu bir mezarlıkta beraber gözlerimizi kapayacağız.Sadece ikimiz.."
Korkuyla kağıdı yere atarken elimdeki çerçeve yere düştü.Kimdi bu,beni böylesine takıntı haline getiren ve git gide korkutmaya başlayan kim olabilirdi?En önemlisi de evimi nerden biliyordu,beni takip eden biri mi vardı peşimde?Takip mi ediliyordum yani?Camı çatlamış olan çerçeveyi mavi kutuya geri koyduktan sonra notu da içine attım ve kucağıma alıp mutfağa yöneldim.
Alt tarafta bulunan dolabın içinden siyah bir çöp poşeti çıkardıktan sonra kutuyu içine tıkıştırdım ve dış kapıya yöneldim.
"Nereye kızım?"
"Şu çöpü atıp geliyorum Nevin teyze."
Esen rüzgarın nefes alışverişimin dengesini bozmasını umursamadan geniş olan çöp konteynırına yöneldim.Kapağını açıp poşeti içine attıktan sonra karşıya geçip eve doğru yürümeye başladım.Yeterince gerilmiştim ve sanki birinin beni takip ettiği hissine kapılıyordum.Duyduğum çıtırtıyla hışımla arkama döndüm ve sıktığım elimi havaya kaldırdım.
"Uzak dur benden!."
"Yemin ediyorum küçük dilim boğazıma kaçtı.Ne bu şiddet bu celal?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UKALA (Askıya Alındı)
General Fiction"Kabul et taşıdığın o kalp beni görünce deliriyor." Dedikleri karşısında ona dönerek isterik bir kahkaha attım.Aramızda bir nefeslik yer kalırken elimi kalbinin üzerine koydum.Onun da kalbi hızlı atıyordu,fakat benimki her zamanki gibi daha fazlayd...