27. BÖLÜM: ESKİLER GERİ DÖNDÜ

52 6 8
                                    

Multi: Cenker Tekin
Önceki bölümü beğendiniz mi bakalım? Bu arada fark ettim ki Çınar'ın çıkma teklifi ettiği yeri çok hızlı geçmişim oqehupbg Pliis yazma cahilliğime verin. Neyse aq konuştukça batıyom bb.

BU arada olayları daha detaylı ve sakin sakin yazmaya karar verdim. İnş başarılı olurum. He bir de medyadaki Cenker çok yahuşuhlu. ıewnbğwe

Çınar'ın ağzından

"Nasıl bulacağız ki?"  dedim ve motorun anahtarını cebime attım. Buket siyah bir çantadaki gerekli eşyaları kıyafetinin özel yerlerine sıkıştırıyordu. Elektro şok cihazına benzeyen bir şeyi bileğindeki lastiğe bağladı. Nefesini dışarı verdi ve sessizce keskin bir bıçağı Gizem'e uzattı.

Gizem bıçağı kaptığı gibi beline yerleştirdi. Her halinden acele etmeye çalıştığı ve endişeye kapıldığı belli oluyordu. Gözleri akmamakta direnen yaşlarla doluydu ve elleri sadece çırpınıyordu.

Gözlerimi büyüttüm. "Adamı öldürmeyeceğiz biliyorsun demi Buket. Hani şok cihazı neyse de bıçak falan." dedim ve  onların deri giysilerine karşı benim kısa kollu bir tişört ve dizimde biten bir basketçi şortumun yanındaki beyaz çizgilere baktım. Onlar böyle teknolojik eşyalar kullanırken yanlarında kendimi cahil gibi hissediyordum.

Onlar erkeklerle gücü yettiği kadar savaşırken ben yanlarında süngerbob kadar küçük hissediyordum ve bu  hiç hoşuma gitmiyordu.  "Bunlar sadece lazım olabilecek şeyler."  dedi ve çantayı kurcalamaya devam etti. Bir anda elleriyle kurcalamayı bıraktı ve alttan sinsice bana baktı. Ne olduğunu anlamadan keskin bir bıçağı bana savurunca refleks olarak geri kaçtım. Gizem'in dolabı sırtıma çarpınca Buket gülümsedi.

"Bir bıçak illa öldürmek için kullanılmaz ki. Bazen 'bunakları' korkutmak gerekir" dedi ve bıçağı çantaya geri koydu. Somurttum ve sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim. Özellikle 'bunak' kelimesine vurgu yaptığın fark ettiğim için kollarımı birbirine bağladım.  Buket çantayı kurcalamaya,  Gizem ise bana döndü. "Zaman kaybediyoruz. Oyalanmayın. Fazla vaktimiz yok. Dışarıda bekliyorum." dedi ve kapıya omuz atarak odasından çıktı.

Anlamaz bakışlarımızla birbirimize baktık. Buket dudak kıvırdı. "Çok gergin." dedi ve çantanın ağzını kapatıp yatağın altına tıktı. Dediğinde haklıydı. Onun için gerçekten üzülüyordum. Kafamı salladım ve Buket için kapıyı açtım. "E haklı." dediğimde kafasını salladı. Deniz kapıda endişeyle bize bakıyordu. "Ne zaman dönersiniz?" dedi. Buket "Valla hiç bilmiyoruz. Ararım ben seni." dedi ve ayakkabılarını giyerek hızlıca  kapıdan dışarı çıktı. Sonra bir şey hatırlamış gibi Deniz'e döndü. "Kapıyı kimseye ama kimseye açmayın." dedi. Ardından güvenlik sisteminin çalıştıran düğmeye bastı.

Başıyla bana işaret verdi ve hızlıca ayakkabılarımızı giyip dışarı çıktık.

"Ben kendi motorumla gidicem. Siz arkadan gelirsiniz." dedi ve avcundaki anahtarı salladı. Bende  kafamı salladım ve cevap vermeden motora doğru yürümeye başladım. Gizem telefonla konuşuyordu. Yüzünden gerginliği fazlasıyla belli oluyordu.  "Tamam Ezgi gidiyoruz şimdi. Gelirsin arkadan." dedi ve bana göz atıp motora bindi. "Ha bu arada, raporun kopyasını getirmeyi unutma. Hastane istedi."

"Sorun olursa arayın." dedi ve hızlıca telefonu kapattı. Kızıl kaşları çatılmaktan iz olmuştu. Bana kafasıyla motora binmem için işaret verdi. Öne bindim ve anahtarı kontağa soktum. Arkaya uzanıp kaskımı aldım ve öteki kırmızılıyı Gizem'e uzattım. Kafasına ayar yaptı ve göz kısmını kapattı.

İçimdeki küçük kuşkuyla arkamı döndüm. "İyi misin?"  dedim. Önüme döndüm ve elini alıp karnıma yerleştirdim. (Fesatlaşmayın) Motordan düşmemek için tutunmaya ihtiyacı vardı değil mi? Cevap beklercesine motoru çalıştırmadım. İçten içe ne diyeceğini merak ediyordum. Ne düşüneceğini  bilsem bile cevabı farklı olacaktı. Herkes hayatında bir kere her ne kadar kırgın, üzgün, parçalanmış hissetse bile 'Nasılsın?' sorusuna 'İyiyim' demiştir. Şahsen ben fazlasıyla dediğim için alışmıştım.

İntikam SavaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin