.iv. meetings .

155 14 9
                                    


Karanlık bir gece, sesli bir sokak, kirli yollar ve renkli bir kapı... Koyu renk bir araba, renkli kapının önünde duruyor ve içinden çıkan genç kız, yavaş adımlarıyla kapıya doğru yürüyor. Üzgün, yalnız ve boş hisseden bu kız kafasını dağıtmak için biraz içmeye kararlı. Kapıdan içeri giriyor, neden içmek için onca parası varken bu eski, pis ve kötü yere geldiğini bilmeden kapıdan içeri giriyor.

Hafif bir melodi etrafı doldurmuş, gecenin bu saatinde çoktan birkaç kişi sarhoş olmuş ve koltuklara yığılmış. Gözüne yiyişen iki-üç çift takılıyor.. Yalnızlar da var elbette. Uyuyor bazıları ve genel olarak içki içenler dolu. Yine, sohbet eden birkaç kişi görüyor. Bardan duran saçları dökülmeye başlamış adam bayılmak üzere ve genç birinin gizlice içkileri aldığını görüyor.

Şaşkınca, oturacak bir yer arıyor bu küçük mekânda ve gözüne yalnız gözüken bir kız takılıyor bu sefer. Kız sanki ölmeyi hayal ediyormuş gibi... Hayattan bezmiş olduğu çok açık ve yorgun duruyor. Üzerindeki kıyafetler çok eski ve tişörtü yırtılmış bile. Kızı koyu kahverengi saçları atkuyruğu ile toplanmış, eli alnında ve dirseğiyle masaya dayanmış. Zararsız olduğunu düşünüyor ve onun yanına yürüyor, bar sandalyesini çekip oturuyor.

Kız ona bakmıyor bile, düşüncelerinde kaybolduğu çok belli. O da, kızı izlemeye karar veriyor. Gözleri çok güzel, kahverengi olduğunu seçebiliyor ama daha çok şekli güzel. Bakakalıyor, ceylan gibi âdeta. Minik bir burnu var, biçimli ama incecik dudakları pembe... Küçük yüzü ve beyaz teni ile bu kız gerçekten çok güzel. Onu incelemeye devam ediyor ve gözlerindeki tüm acıları hissederken onu öpmek istediğini fark ediyor.

Bu sırada, olan oluyor ve güzel kız başını kaldırıyor. Kendi gözleri bu sayede kızın harika gözleriyle çarpışıyor. Kız, aynı onun yaptığı gibi incelemeye başlıyor. Ve sanki yıllar geçen bir süre sonra gülümsüyor. Ama öyle büyük veya anlaşılır bir gülümseme değil bu. Dudakları hafiften kıvrılıyor, gözleri hâlâ acıklı. Biliyor ki, azıcık daha gülümsese ağlayacak hemen.

Beyaz tenli kızın incelemesine geçelim... Yalnızlıktan o anda ve kalbindeki büyük acılardan dolayı sıkkın kız başını kaldırdığı gibi gördüğü bu kız hakkinde ilk olarak ondan hoşlandığını düşünüyor. Meraklı gözlerle izlediği kendisini kötü hissediyor onun güzelliği karşısında. Esmer teni, buradaki ışıklar altında öyle hoş, öyle cezbedici duruyor ki biraz daha baksa nefessiz kalacak. Gözleri, yuvarlak ve koyu renkli gözleri o kadar şirin ki bir yavru köpek edasıyla bakıyor sanki. Ve âdeta usta bir kalemin çizmiş olduğu burnu, dolgun ve kırmızı rujlu dudakları... Kız gerçekten çok çekici. Siyah, kopkoyu, dümdüz saçları omzundan aşağıya dökülüyor ve geyik gözlü kız ellerini o saçlara uzatıp dokunmak, okşamak istiyor.

"Merhaba." Esmer kız gülümsüyor. İkisinin de acıyla durmasına gerek yok. Belli ki karşısındaki kız daha kötü bir hâlde.

"Merhaba." Diye cevaplıyor diğeri. Sesi titriyor, gözleri birinin onu kurtarması için acı acı çığlık atıyordu. Ama bir o kadar da başarılıydı bu hâlini saklamada.

Geyik gözleri bu sefer kızın kıyafetlerine takılıyor. Buraya gelmek için fazla zengin olduğunu fark ediyor. Ya da burada bulunan çoğu kişi gibi o da bir hırsız olabilir, kestiremiyor bu kadarını.

"Ne içmemi önerirsin?" Burada yeni olduğu belli... Bu da hırsız olma ihtimalini azaltıyor. Peki, bu çirkin yerde işi ne? Buraya gelmek için hem fazla zengin hem de fazla güzeldi.

Hello, It's Me Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin