Kızlarla önce evi temizlemiştik. Handenin kestiklerini ve kırıp döktüklerini toplamak neredeyse iki buçuk saatimizi almıştı. Şimdi ise yorgunluktan ölmüş bir biçimde hepimiz ayrı koltuklara yığılmış biçimde dinlenmeye çalışıyorduk.
Neredeyse dünden beri ağzıma tek lokma yemek girmemişti ve artık yavaştan başım dönmeye başlamıştı. Ama eminim ki bu yorgunlukla kimse kalkıp yemek hazırlamazdı.
"Acııııkkkktııımmm beeeen" diye birden bağıran Selinle yerimden sıçradım.
"Manyakmısın kızım insan gibi söylesene ne diye orangutan gibi bağırıyosun" diyerek baş parmağımla damağıma bastırdım.
"Açken ben ben değilim Bade Güvenn ! Ve hemen yemek yemezsek bayılabilirim" dedi kendini acındırarak. Evet bende açtım ama şuan yemek hazırlayacak halim yoktu.
"Mutfak koridordan düz gidince tam karşında yer alıyor tatlım gidip yemek yapabilirsin" dedim piçce sırıtarak.
"Ben ne anlarım be yemek yapmaktan" diye cırlamaya başlayınca tam ağzımı açmıştım ki Hande'nin "Pizza söylesenize mallar" demesiyle önce dudaklarım kıvrıldı daha sonra gülümsemem yayıldı.
Selin hemen cep telefonundan arayarak 3 adet orta boy karışık pizza sipariş etti. Pizzalar gelene kadar bizde film izlemeye karar verdik ve filmleri eleyerek seçmeye çalıştık.
Korku filmlerine bayılırdım fakat Hande benim tam tersime korku filmlerinden nefret ederdi. Selin ise aşk filmleri severdi ve bende aşk filmlerinden nefret ederdim. Dolayısıyla yarım saatten fazla filmlerle boğuşmuş ve kapının çalmasıyla yemeklerin geldiğini anladık.
Kapıyı açıp görevliden pizzaları alarak ücretini ederim ve kızların yanına doğru yol aldım. Bu sırada kızlar komedi filmi takmış ve kahkahalar atıyorlardı. En azından aşk filmi izlemekten daha iyidir diyerek hem pizzamı yemeye hemde filmi izlemeye başladım.
Film gerçekten çok komikti ve gülmekten neredeyse karnıma ağrılar girdi. Telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildim birden. Daha sonra bakarım diyerek boşvermiştim ki bir bildirim sesi daha gelmesiyle merak etmiştim.
Yerimden kalkarak telefonu elime aldım ve gelen mesajlarla dondum kaldım.
GÖNDEREN: DAĞ AYISI
2 dakikaya aşağıda ol.
GÖNDEREN: DAĞ AYISI
Gelmezsen seni zorla gelir alırım.
Zaten benim donup kalmamla birlikte 2 dakika çoktan geçmişti ve kapının çalınmasıyla yerimden sıçradım. Kızlar bana şaşkınca bakarak yanıma gelip "Bade ne oldu rengin atmış" diyerek şaşkınca bakıyorlardı. Kapı bir kez daha çaldı ve kapıya doğru giden Hande'nin koluna sülük gibi yapışarak onu geri çektim ve elimle çığlık atmaması için hemen ağzını kapattım.
Hande şokla tepinmeye başlamış Selin korkuyla bana bakarak "Bade içine seri katilmi kaçtı?" Diyerek bir adım gerilemişti. Bu hallerine başka zaman olsa kahkaha atabilirdim ama şuan kapıda Batu vardı ve ben onu görmek istemiyordum.
Dün ona açık açık onu sevmediğimi söylemiştim. Ne diye utanmadan hala kapıma gelebiliyordu ? Hem evimin yerinide nereden öğrenmişti ? Ahhh tabikide bizim birçok ortak arkadaşımız vardı. Bunları düşünürken kaşlarımı bir yandan çatıyor daha sonra kaldırıyordum. Selin ve Hande bu hareketlerim karşısında sessizce beni izliyordu.
Açıklama yapmam gerekiyordu yoksa arkadaşlarım kafayı yediğimi düşünecekti. "Batu gelmiş kapıdaki o ve ben onunla konuşmak istemiyorum en azından evde olmadığımızı düşünür ve gider" diyerek kısa bir açıklamada bulunmuştum canlarıma.
İkiside sakince kafalarını sallayarak sessizliklerini sürdürdüler. Bu sırada kapı çalınması durmuştu. Sanırım Batu evde olmadığımı anlamış ve gitmişti. Onunla konuşmak istemiyordum çünkü konuşursam ona karşı koyamamaktan deli gibi korkuyordum. O başkaydı benim için.
İstanbula geldiğim ilk gün ilk kez onunla tartışmış ilk kez onun yüzünden şaşırmış ilk kez aşık olduğumu onunla anlamış ilk kez bir erkeğe sarılmıştım. Batu benim bir çok konuda ilkim olabilirdi ama o beni bırakıp açıklama dahi yapmadan gitmeyi tercih etmişti. Daha sonra gelmiş ben seni sevmiştim demişti. Ama bunu demek için çok geç kalmamış mıydı ?
Telefonuma tekrardan bildirim gelmesiyle dikkatim dağıldı ve elime alarak gelen mesajı okudum.
Gönderen: Dağ Ayısı
Evde olduğunu biliyorum şapşal. Kapının önündeki kutuyu al.Mesajı okuyunca kaşlarım çatıldı. Nereden biliyorduki evde olduğumu ? Halbuki ben belli etmemek için canım arkadaşlarımı korkutmuş ve onların telaşlanmasına neden olmuştum.
Selin'in "Mesaj Batu'danmı?" Demesiyle kafamı kaldırdım ve mesajı canım kankilerime okuttum.
"Ee ne duruyosun gidip alsana kutuyu?" Demeleriyle istemeyerekte olsa kapıya doğru yürüdüm. İçimden birden yaa kapının arkasındaysa ve beni işletiyorsa diye düşünmeden edemedim. Önce kapının deliğinden bakarak orda olup olmadığını kontrol ettim. Ohh neyseki kimse yoktu ve hemen kutuyu alıp içeri girmem gerekiyordu.
Önce kapıyı yavaş hareketlerle açıp tekrardan etrafı kontrol ettim. Karşıma birden bir dağ ayısının çıkmasını istemezdim sonuçta ! Hemen yerdeki kutuyu alarak kapıyı kapattım ve hızla içeriye doğru uçtum. Evet uçtum çünkü kutunun içindekileri çook merak ediyordum.
Kızlarla yuvarlak oluşturmuş ve kutuyu ortamıza koymuştuk. Hande ve Selin sabırsızlıkla kutuyu açmamı bekliyorlardı.
Derin bir nefes alarak kutuyu kendime doğru çektim ve kapağını açmamla şok geçirmem bir oldu. İçinde benim bir sürü gizli çekilen fotoğraflarım vardı. Adeta her anım çekilmişti. Bir ara Batu'nun sapık olduğunu düşünmeye başlamıştım. Kızlarla birbirimize bakarak neler olduğunu anlamaya çalışıyorduk.
Selin en üstteki Batu'nun geldiği gün sahilde çekilmiş olan fotoğrafımı eline alarak arkasını çevirdi ve yazılanları okudu.
Bugün geldiğimi öğrendin ve ben yokken her zaman geldiğin yere denizine dertlerini anlatmaya geldin...
Bunun gibi yüzlerce fotoğraf ve her fotoğrafın arkasında notlar vardı. Gittiği günden bu yana beni takip ettirmiş ve her anımla ilgili bir şeyler düşünerek yazmıştı. Yazdıklarının çoğunda haklıydı.
Ama beni etkileyen tek bir fotoğraf vardı. Sahilde bankta oturuyordum ve oda tam arkamdaydı. Elini bana dokunmak ister gibi uzatmıştı. Fotoğrafın arkasındaki not daha fazla gözyaşlarımı tutamama neden oldu.
Sana bu kadar yakınken dokunamamak beni öldürüyor Bademm... Beni affet !
Dayanamayarak bütün fotoğrafları toplamış ve kutuya doldurmuştum. Bana bunu yapmaya hakkı yoktu. Beni bu kadar seviyor ise bana açıklama yapabilirdi. Beni gizlice takip ettirmesine yada bana bu kadar yakınken benden bu kadar uzak olmasına gerek yoktu. Evet canım yanıyordu. Kalbim ağrıyor sanki bir el tarafından sıkılıyordu. İçimde sıkıntılar vardı. Biliyordum ki bunların hepsi sadece Batu'ya bir kez sarılmam ile son bulacaktı.
Ama yapamazdım. Batu'yu ne kadar affetmek istesemde edemezdim. Bana bu kadar yakınken başka bir kızla sevgili olmuş ve kızı gözüme soka soka sahiplenmişti. Ben Batumun geldiğine bile sevinemeden ona "Aşkımm" diyerek ilerleyen bir kızla yerle bir olmuştum.
Benim için insanların hatalarına hayatımda yer yoktu. Ben bir insana bir kere güvenir ve bir kere şans verirdim. Batuya şansını vermiştim ama kullanamamış ve beni bırakıp gitmişti. Şimdi ise geri dönüp bana bunları yapmasına gerek yoktu çünkü onu affetmeyecektim.
-------------------------------------------------------------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAPŞAL
Roman pour AdolescentsBenim için mutluluk imkansızdı. Onun benim olmasıyla imkansızlıklarım ortadan kalktı.