Bayan Mavi

119 16 6
                                    

İlk hissettiğim yattığım yerin yumuşaklığı oldu. Birileri bir şeyler mırıldanıyordu etrafımda. Gözlerimi yavaş yavaş aralayıp neyin ne olduğunu anlamaya çalıştım.

"Uyanıyor"

Ateş'i tepemde dikilmiş, alnı endişeyle kırışmış bir şekilde buldum. Ufak bir çığlıkla geriye doğru sıçradım. Nedendir ki ilk işim kıyafetine bakmak oldu. En azından üstüne bir tişört ve eşofman geçirmeyi akıl etmişti.

"Ne oldu bana?" sesimi kendim bile tanıyamamıştım. Çok boğuk ve çatallı çıkıyordu.

"Bir anda koşmaya başladın. Daha doğrusu koşmaya yeltendin. Daha sonra ayağın sarmaşığa takıldı ve kafanı taşa çarptın."

Sarışın karşımdaki tekli koltuğa oturmuş, eline de dosyamı almış bir yandan onu inceleyip bir yandan da bana cevap veriyordu.

Kalkmaya çalıştım ama ani bir baş dönmesi ve sancıyla inleyerek geri yattım.

"Hareket etme. Kafanı kötü çarptın. Bir kaç dikişe de ihtiyacın var." Ateş yanımda diz çökmüş, elimi eline almış, çatık kaşlarının altında endişe ile parlayan gözlerle durum değerlendirmesi yapıyordu.

"Ya da ben ona yardım edebilirim. Biliyorsun daha önce yapmadığım şey değil." diyerek oturduğu yerden bilmiş bilmiş gülümsedi sarışın.

"Sana bunu ona sormamız gerektiğini söylemiştim. Kimse izni olmadan dokunamaz ona. Öncekinde de sormamız gerekirdi ama o zaman durumlar onu gerektirmişti."

"Ya ya tabi"

"Pardon ama ben burdayım ve sizi duyabiliyorum. Biri bana neler olduğunu anlatabilir mi?"

"Ah tatlım üzgünüm kendini tanıtmadım. Benim kabalığım. Gerçi Ateş de bizi tanıştırmadı ya hiç neyse." gözlerini devirerek devam etti. "Ben Su. Ya da senin deyiminle mavi gözlü sarışın sürtük."

Konuşurken bir yandan da ayağa kalmış yanıma kadar gelmişti. Elini uzattı ama o kadar utandım ki tutmak şöyle dursun bakamıyordum bile.

"Şey... ben... kusura bakma." diyerek kısa bir şekilde elini sıkıp geri çekildim.

"Hiç sorun değil. Düşündüğünü söyleyen insanları severim. Seni de çok sevdim."

Samimi bir şekilde gülümsüyordu bana. Bundan cesaret alarak direkt onun gözlerine bakarak konuştum.

"Daha önce bana yardım ettiğini söyledin. Peki ne zaman oldu bu? Ben neden bilmiyorum?"

"Ateş sana anlatmadı mı? Daha önce bacağın yandığında Ateş ile evine girmiştik. Bende seni iyileştirmiştim."

Sanki çok normal bir şey söyler gibi anlatıp omuz silkti.

"Pardon?"

"Neden bu kadar şaşırdın ki? Biz taşıdığımız elementlerin özelliklerini kullanabiliriz. Ateş nasıl canını yaktıysa ben de seni iyileştirebilirim. Sen buna suyun mucizevi iyileştirme gücü de diyebilirsin." Şimdi sırıtıyordu karşımda kibirli bir şekilde.

"Yani o Ateş.. sende Su..." parmağım ikisi arasında gidip geliyordu. Görüşümün tekrar karardığını hissettim.

"Şşş.. Tamam sakin ol. Bunu kendine gelince konuşuruz. Su şimdi yardım edebilirsin bence bilinci tekrar kapanıyor."

"Rıza alma işine ne oldu bay çok bilmiş."

"Su!" Sıkılı dişlerinin arasından öyle bir hırladı ki yerimde sıçradım ama Su bundan hiç etkilenmiş görünmüyordu.

Ateşin Ruhu (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin