Selam canlar :)
Yine sırların gün yüzüne çıktığı bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Umarım beğeniyorsunuzdur çünkü malum pek belli etmiyorsunuz :)
Biraz daha aktif olun lütfen. Varlığınızı belli edin. Sizin yorumlarınız benim verimliliğimi arttırıyor.Yorumlarınızı ve oylarınızı büyük sabırsızlıkla bekliyorum :)
Sizleri seviyorum :)
Ne yapıyoruz? Oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmiyor, bu gariban yazarı mutlu ediyoruz :)
**********
Aynı tarihi belki yüzlerce kez okudum. Her seferinde bir yanlışlık olduğunu düşünerek gözlerimi ekrana indiriyor, her seferinde yanlış olmadığını anlıyordum.
"Napıyorsun yahu? Bir gittin pir gittin maşallah."
Su, kapının pervazına yaslanmış, kollarını göğsünde kavuşturmuş, dikkatli gözlerle beni izliyordu. En sonunda telefonun kilidini kapatıp bırakmayı başarabildim. Ama tek kelime etmeye dahi gücüm yoktu.
"Neyin var senin? Kireç gibi olmuş yüzün." Gelip yanıma oturdu.
"Kafam çok karıştı Su. Ateş'in ailesinin hikayesi beni çok etkiledi sanırım."
Bir kolunu omzuma attı.
"Evet. Ateş içimizde en olgun olanımızdır. Hepimizi bir araya toplayan ve ilginç bir biçimde bir arada tutan da o. "
Ya ya tabi tabi. Sizi bir arada tutabiliyorken beni darmadağın edebiliyor diye düşündüm.
"Senin de ailen yok değil mi?"
Sorusu karşısında karnıma bir yumruk yemiş gibi hissettim. Cevap verirken ağlayıp ağlamayacağımdan emin olmadığım için kafamı aşağı yukarı sallamakla yetindim.
"Üzülme benim de yok. Aslında alıştım sanırım buna. Hatta Ateş sayesinde yeni bir ailem var ve sen de artık bu ailenin bir parçasısın." ,
Sıcacık ve bir o kadar da samimi bir gülümsemeyle bakıyordu bana. Onun bu çocuksu gülümsemesi karşısında kalbimde bir şeylerin eridiğini hissettim.
"Peki senin hikayen ne?" diye sordum.
Sesim çok sakin çıkmıştı. İçimde kopan fırtınalarla uzaktan yakından alakası bile yoktu.
"Hmm... Babam ben daha doğmadan bizi terk etmiş. Zaten evlilik dışı bir bebekmişim. Benden haberi bile olduğunu düşünmüyorum. Olsa da umursamazdı sanırım. Annemi öylece terk edebildiğine göre..." gözlerinden geçen hüzün dalgası beni de içine aldı ve daha dikkatli dinlemeye başladım.
"Durumumuz çok da iyi değildi. Annem sürekli çalışırdı ve ben ne iş yaptığını bile bilmezdim. Doğru dürüst görmezdim bile onu. Annem gelene kadar komşuda bekler, çoğu zamanda geldiğinde uyuyakalmış olurdum. Beni eve çıkarmak için kucağına aldığı zamanları hatırlıyorum. Sırf indirmesin diye gözlerimi açmaz uyuyor numarası yapardım. Üzerine sinmiş sigara ve parfüm kokusunu içime çekerdim. Leylak gibi kokardı..."
Gözleri dolu dolu olmuş, uzaklara dalmıştı. Gözlerindeki gölgeler bulutlara dönüşmüş yağmayı bekliyorlardı. Yanında olduğumu hissetmesi için ellerini sıktım ama o bunun farkına bile varmamıştı. Hüzünlü bir şekilde gülümsüyordu.
"Sanırım uyumadığımı o da biliyordu ama bana çaktırmıyordu. Her neyse bir gece komşuda uyuyakalmışım yine. Gece bir feryat ile uyandım. Ayşe teyze yani komşumuz dizlerini döve döve ağlıyordu. Ben de çocuk aklı ya İhsan amcadan bir şey istedi de o da almadı sandım. Çünkü ben annemden bir şey istediğimde almadığı zaman bende tepiniyordum öyle. Ah ne kadar da pişmanım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Ruhu (ASKIDA)
Science FictionKarşınıza çıkan bir çift gözün hayatınızın en büyük kilidini açacak anahtar olduğunu ve açıldığında bir girdabın içine düşeceğinizi düşünün... Bildiğiniz, inandığınız ve yaşadığınız her şeyin yalandan ibaret olduğunu ve bilinmezlik girdabına kapıldı...