Kan Arzusu

103 10 15
                                    

Merhaba sevgili okurlarım :)

Elimden geldiği kadar uzun bir bölüm yazmaya çalıştım. 

Her zaman dediğim gibi emeğe saygı lütfen

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :)

Sizleri seviyorum, Keyifli okumalar...

---------------------------

Gün, ilk ışıklarıyla birlikte kendini yeni yeni göstermeye başlamıştı. Günün aydınlanışına bir o kadar tezat karanlık hissediyordu kendini.  Gerizekalı Berke dün sabaha karşı, yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmişken kızı elinden kaçırmıştı. Üstüne üstlük kızı almaya gelenler onu da yanında götürmüşlerdi.

 Bir otobüsün sığabileceği kadar geniş olan çalışma odası şimdi dar geliyordu ona. Ama onu öldürmeyeceklerini biliyordu. Küçük kardeşini iyi tanıyordu. Ateş ne kadar sert bir adam olsa da bir zaafı vardı: merhamet. 

Elbette işleri bittiğinde o salak Berke'yi kapının önüne koyacaklardı. O da o salağın hesabını o zaman görecekti. O zamana kadar küçük kardeşinin biraz kahramancılık oynamasına izin verecekti. 

Bu kadar erken olmasına rağmen, jilet diye tabir edilecek türden takım elbisesi  ile üzerinde tek bir kırışıklık bile olmadan oturuyordu. Onun önünde takım elbisenin bile kırışmaya hakkı olamazdı. En ufak bir dikiş hatasına bile tahammülü yoktu.

İçeri de o kadar gergin bir hava vardı ki oturduğu büyük, deri koltuğun bu gerilimden gıcırdadığını duyar gibiydi. Evet çok sinirliydi. Daima sinirli bir adam olmuştu. Ruhunu insanların ondan korkmasıyla ve önünde el pençe divan durmalarıyla tatmin ediyordu.

Bir de kan arzusu... İçinde büyük bir kan arzusu vardı. Hiç dinmeyecek gibi olan bu hissi arada bir birilerinin kafatasını parçalayarak ya da iç organlarını deşerek hafifletiyordu. Elbette normal şartlarda bunu kime yaptığının bir önemi yoktu.  

Ama şu anda... Ahh! Ateş'in darma duman oluşunu izlemek istiyordu. Sevgilisinin iç organlarını parçalarken ona izletmek... Bu düşünce karşısında bile içini bir tatmin duygusu kaplıyor, kan arzusunun hafiflediğini hissediyordu.

Dudağının kenarları yukarı doğru kıvrılırken bu işlemi,  Berke'ye de yapacağını düşünüyordu. Cezalandırılacak birileri olduğunda bunu daima kendisi yapar, hiç kimseyi karıştırmazdı. Kan arzu bir yana insanların ruhunu kendi elleriyle çekip almak hoşuna gidiyordu.

Suratında, görenin korkudan buz keseceği türden gülümsemesiyle ayağa kalktı. Bugün her zamankinden erken içmeye başlamıştı. İçi boş viski bardağını elinde çevirirken yaptığı şeylerin bedelini ödediğini biliyordu. Sahip olduğu bu güç  karşısında ödediği bedelin boyutunun hiçbir anlamı yoktu.

Karanlık peşinde daima bir bedel ile gelirdi, bunu bile bile girmişti bu işe. Bu yüzden bu kadar çok içiyordu. İçindeki bu kan arzusu ile başka türlü başa çıkamıyordu çünkü. 

Çok büyük işler yapmıştı evet. Hatta bazıları boyunu aşan türdendi ama sonuç ona katıksız bir güç şeklinde geri dönmüştü. 

İşte o karanlık arzu yine içinde büyümeye başlıyordu. Daha fazla içkiye ihtiyacı olduğunu bilerek şişelerin dizili olduğu rafa yöneldi ama hepsinin boş olduğunu görünce bir hışımla elindeki bardağı duvara fırlattı.

Sonunda boş kalmak gibi bir lüksü olmayan bardak da öfkesinden nasibini almıştı. Karşıdaki aynadan yansımasını gördü. Üç parça siyah takım elbisesinin içinde bir güç timsali... Yeleğinin eteklerini ve kol düğmelerini düzelterek servet değerindeki saatine bir göz attı.

Ateşin Ruhu (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin