-1.BÖLÜM/BAŞLANGIÇ-

798 252 232
                                    


Gökyüzünü kara bulutlar çevreledi. Tüm canlılar kaçışmaya başladı. Herkes fırtınadan kaçıyordu. Ben ağaçtan kopmuş bir yaprak tanesiydim. Tutunamazdım. Kimse beni tutmazdı, tutmazdım. Geçmiş ve gelecek arafın kudretli gücüne boyun eğmişti. Hayatım derin bir kuyudan son anda kurtulan bir yaprak gibi rüzgara borçlu.

Yağmur damlaları, gökyüzünün acısını gösterirdi. Kaldırsam başımı, benim acımı da alır mıydı?

Peki benim acımı kim gösterecekti? Gözlerimi denize diktim, ellerim bir çiçeği kavradı, kulaklarım güzel bir ezgi duydu, dudaklarım cennete deydi, kokusunu aldım. Ama deniz geriye çekildi, ellerimdeki çiçekler kurudu, ezgiler sustu, dudaklarım cennete değemedi, kokusunu doya doya içime çekemedim. Hak etmedim, kabul edemedim hiçbirini. Aşkın şifalı elleri bir anda zehrim oluverdi.

Bu benim hayatım, benim mücadelem. Bir yolda kusursuzca ilerlerken yapamadıklarım yüzünden hataya düşüp herkesi çıkmaz bir sokağa hapsettim.

Zehir yeşili gözler gözüktü karanlıklar ardından. Beni izliyorlardı. O her yerdeydi. Peki ya ben neredeydim?


.    .    .

Kulaklarımda tiz bir çınlama sesi vardı. Burnuma gelen keskin hastahane kokusu ile yüzümü buruşturdum. Rahatsız bir uykudaydım sanki. Göz kapaklarım adeta birbirilerine yapışmışlardı. Onları açmak istesem de açılmıyorlardı. Nefes almakta zorlanıyordum ve vücudumun bazı yerlerinde sızılar vardı. Hareket etmeye çalışsam da sadece parmaklarımdan birkaç tanesi için gücüm yetmişti.

"Parmaklarını hareket ettirdi."

Kulağımın işittiği bir kadın sesi ile kalbim hızla kan pompalamaya başladı. En son ne olmuştu bana? Hiç bir fikrim yoktu.

"Beni duyabiliyor musunuz?"

Bu sefer duyduğum ses kalın bir erkek sesiydi. Demek ki odada benden hariç birden fazla kişi vardı. Dudaklarımı haraket ettirmek için kendimi kastım fakat sadece göz kapaklarımı titremekten başka bir halt edememiştim. Göz kapaklarım, iradem dışında sırayla aralandığında parlak bir ışıkla karşı karşıya geldim. Sol elimde hissettiğim sıcaklıkla eş zamanlı olarak konuşan erkek sesi konuşmasına devam etti.

"Eğer beni duyuyorsanız elimi sıkın."

Kapana kısılmış bir ceylan gibi hissediyordum. Ama tek farkım korkamayacak kadar halsiz oluşumdu. Son gücümle kendimi kastım ve elimin üstündeki eli belli belirsiz sıktım. Sadece buna mecalim yetiyordu. Elimden giden sıcaklık panikledim.

"Tamam, bu kadar yeter. Kendinizi daha fazla yormayın."

Duyduğum son cümleden sonra uzun süredir içinde hapsolduğum karanlığa tekrar boğulmuştum. Issız bir boşlukta yapayalnızdım. Uyanana kadar son hatırladığım şey bu oldu.

.    .    .


Boğazımda bir acı, kötü bir his vardı. Bunun ne olduğunu biliyordum. Öksürdüm. Uyanmamı sağlayan şey bu olmuştu. Vücudum bir çöl gibi su diye yalvarıyordu. Vücudumun kuruduğunu hissediyordum.

"Su."

Kendime yabancı olan sesim firar etti dudaklarımdan. Pürüzlüydü. Farkında olmadan gözlerim kısık bir şekilde aralanmıştı. Işığı fark ettiğim gibi refleks olarak tekrar kapatmıştım göz kapaklarımı. Keskin ışıkla kesişen gözlerim kolay kolay açılamazdı. Fakat kendimi zorladım. Tekrar açtım gözlerimi.

EHVENİŞERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin