14 / don't mess with the gallaghers /

1K 95 113
                                    

Calum, Luke'la viski içtikten sonra tek başına eve dönüyordu.

Ve sonunda anlamıştı ki, viski midesini sikip atan bir şeydi.

Karanlık sokakta durdu. Çalıların arasına eğildi ve karnını tutarak kusmaya başladı.

"Kiminle içersen iç, yalnız kusarsın."

Ashton'dan başkası değildi konuşan, ancak Calum kendisini böyle görmesini istemezdi. Bittiğinde birkaç saniye soluklanmak adına durdu ve ağzını ceketinin koluna sildikten sonra gözünü kısarak Ashton'a baktı. Sokak lambasının altında olduğundan dağınık sarı saçları altın renginde ve ela gözleri yıldızlar kadar parlak görünüyordu. Yüzünde küstah bir gülümseme vardı. Calum'a kalkması için elini uzattığında Calum bir süre kendine uzatılan ele baktı.

"Siktir et." diye mırıldanarak kendi başına ayağa kalktı ve Ashton'ı arkasında bırakarak yürümeye başladı.

"Bu ne şimdi amına koyayım?" diye bağırdı Ashton arkasından. Ellerini iki yana açmış, Calum'un gidişini izliyordu. "Beş yaşındakiler gibi bana küsüp gidecek misin? Bunu cidden yapıyor olamazsın!"

"Bak o zaman ne diyeceğim?" diye bağırdı Calum, Ashton'a dönerek. "İzle ve gör!"

Tekrar arkasını döndü ve adımlarını hızlandırdı. Gözleri soğuktan mı yoksa kusmaktan mı bilinmez dolmuştu. "Sikeyim..." diye mırıldandı kendi kendine ve elleriyle gözlerini sertçe ovaladı.

Ashton'la araları bozulduğundan beri kendini boşlukta gibi hissediyordu. Sağa veya sola gidemiyordu. Kötü kısmı da buydu, onu geri isteyip istemediğine bir türlü karar veremiyordu. Ashton ona göre biri değildi, tıpkı Luke'un dediği gibi Calum daha iyisini hak ediyordu. Ama bazen Ashton'ın gözlerine baktığında kendisini sevdiğini hissediyordu, aralarındaki şeyin ikisi için de özel olduğunu hissediyordu. Dokunuşlarındaki sevgi ve mutluluğu hissediyordu.

Eve gürültüyle girip yüzünü buruşturdu. Başı şimdiden zonklamaya başlamıştı. Aslında bu kadar erken ayılabilen birisi değildi ancak Ashton'ın yüzünü görmek beyin fonksiyonlarını tekrar harekete geçirmişti. Kendini odaya atıp soyunduğunda Michael'ın yatakta oturduğunu gördü, korkup geriye sıçrarken elini göğsüne yaslamıştı.

"Siktir, Mike. Ne yapıyorsun?"

"Saat siktiğimin ikisi ve sikik bir şekilde içki kokuyorsun, siktiğimin salağı." dedi Michael sinirle.

"Ne zamandan beri umursuyorsun?" diye mırıldandı Calum temiz bir eşofmanı altı ararken.

"Cal, ben senin abinim. Bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun, değil mi?"

"Hıhı." diye mırıldandı Michael'a bakmadan. Temiz bir şeyler bulduğunda ayağına geçirdi. Doğrulduğunda Michael'la burun buruna gelmişti.

"Gay olduğunu biliyorum." dedi pat diye. Calum'un suratı yavaşça değişse de bir tepki göstermedi.

"Tamam." dedi ancak sesi soru sorar gibi çıkmıştı.

"Yani kızlar değil de, erkeklerle ilgili çok fena şeyler düşündüğünü biliyorum. Kıçlarını sikmek gibi-"

Calum suratını buruşturarak ellerini Michael'ın göğsüne koydu. "Tamam! Michael, tamam."

"Aramızda hiçbir sır yok öyleyse." dedi Michael gözlerini kısıp.

"Aynen öyle." Kelimeler Calum'un ağzından yuvarlanarak çıkmıştı. Ashton konusunu Michael'a anlatamazdı.

Calum böyle bir dünyada, eşcinsel olmanın 'anormal' karşılandığı bir dünyada yaşamak istemiyordu.

shameless | cashtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin