Dudaklarını izleyiş şekli beni öldürüyor"Siktir."
Gözlerimi araladığımda karanlık çökmüştü. Huzurlu olmaktan çok korkutucu görünen nehire baktım. Saat kaç olmuştu? Telefonumun saatine baktığımda saat yediyi gösteriyordu. Bir sürü cevapsız arama ve mesajı göz ardı ederek hala göğsümde uyuyan Sandy'yi yavaşça sarstım.
"Sandy, gitmemiz gerek." dedim hızla ayaklanarak. Ben mahvolmuştum. Dükkanda olmam gereken saatin üzerinden üç saat geçmişti, Ashton beni boğarak öldürecekti! Aynı zamanda şuanda kutlama için evde olmalıydım.
Siktir...
Hızla arabaya yürürken Sandy esnedi. "Burada uyuyakaldığımıza inanamıyorum." dedi. Hızla arabaya geçtiğimizde kafamı salladım.
Pek nazik davranmadığımın farkındaydım, eh biraz da haklıydım. Muhtemelen canlı olarak geçirdiğim son saatlerimdi bunlar. Telefonumdaki mesajlara bakmak dahi istemiyordum. Çünkü biliyordum ki Ashton ağzıma sıçmıştı. Sandy'den beni eve bırakmasını rica ettim. İstemesem bile benimle eve yürüdü. Evden müzik sesleri filan yükseliyordu. Fiona elinde bir şarap şişesiyle kapıyı açtı. Makyaj yapmıştı, biraz içmişti ve güzel giyinmişti. Bizi görünce kocaman gülümsedi ve ikimizi de içeri aldı.
"Sandy, hoş geldin!" diye bağırdı. Müzikten, parti dekorasyonlarından, içkiden ve yemeklerden dikkatimi alarak kanepeye baktığımda nefesim kesildi. Ashton dans eden onca insanın arasında, son derece canı sıkılmış bir şekilde kanepede oturmuş bana bakıyordu. Gözleri hemen yanıma kaydı. Sandy'ye baktığını biliyordum. Birden yüz ifadesi değişti. Tüm vücudu sinirle kasıldı.
"Keyfinize bakın!" diye bağırdı Fiona ve aramızdan geçerek mutfağa ilerledi. Ashton hızlı adımlarla yanımıza geldi. Siyah converse, siyah dar bir pantolon ve beyaz, dar bir gömlek giyiyordu. Her bir parça vücuduna o kadar iyi oturmuştu ki...
"Konuşmamız gerek, o olmadan." dedi gözlerini bana dikerek. Kafasıyla Sandy'yi işaret ettiğinde Sandy yanımda kıpırdandı.
"Ben şurada bekleyeceğim." dedi Sandy ve kanepeye doğru yürüdü. Ashton beni kolumdan tutarak yukarı kata, odama doğru sürükledi. İçeri girdiğimizde kapıyı kilitledim.
"Açıklayabilirim." dedim hızla.
"Açıklayabilir misin?" dedi Ashton gülerek. Önüne gelen saçlarını elleriyle arkaya itekledi. "Yalan söylemenin neresi açıklanabilir?"
Haklıydı. Bunu diyeceğimi hiç düşünmemiştim ancak Ashton haklıydı.
"Yapma, Ashton. Zamanımı seninle kavga ederek geçirmek istemiyorum. Neredeyse bir aydır görüşmüyoruz." dedim ona yaklaşarak. Kolum ona uzandığında hızla geri çekildi.
"Dokunma bana!" dedi kaşlarını çatarak. "Sana ürkütücü bir şekilde aşık olan siktiğimin yürüyen alarmını bana tercih ediyorsun, öyle mi?" dedi kaşlarını havaya bükerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shameless | cashton
Fanfiction"Beni öpmekten bile korkuyorsun." "Seni öyle bir öperim ki Calum, adını bile unutursun." ✿ Gallagher ailesiyle tanışın! Calum, Michael, Fiona, Debby, Carl ve Frank Gallagher! Kendi başlarının çaresine bakmaya çalışan 5 çocuk ve bir alkolik baba. Ca...