20 / i don't deserve him /

935 74 51
                                    

İyi okumalar!

Yatakta uyumaya devam ederlerken Calum biraz daha kıvrıldı ve Ashton'a doğru sokuldu. Gözlerini acıtan güneş ışıkları uyanmasına sebep oldu. Yatakta doğruldu, gözlerini ovdu ve saçlarını sıvazladı. Omzunun arkasından uyuyan Ashton'a baktı. Gerçek hayatta ne kadar büyük bir göt olsa da uyurken yüzü bir melek kadar masum görünüyordu. Calum sırıtarak Ashton'a uzandı ve tişörtünün sıyrılıp açığa çıkardığı çıplak omzuna dudaklarını bastırdı. Komidindeki telefonu titremeye başlayınca gözlerini kısarak telefonu eline aldı. Michael arıyordu.

"Hangi cehennemdesin?" dedi açar açmaz. "Position'daki sik kafalı, Fiona'yı arayıp kaçtığını söylemiş."

"Yalan değil." dedi Calum arkasına yaslanırken. "Ashton'layım." diye mırıldandı.

"Oh." dedi Michael. Birkaç saniye sonra cevapladı. "Frank mahkemeye gitmiş ve bizi geri istediğini söylemiş."

"Frank kimdi ki amına koyayım." diye mırıldandı Ashton ve etrafında dönerek uyumaya devam etti.

Calum'un gözleri heyecanla aralandı ve ayaklandı. "Yani? Hepimiz eve geri mi dönüyoruz?" diye bağırdı sevinçle. Ashton'sa çoktan uyanmış, çatık kaşları ve alnına düşmüş saçlarıyla Calum'u izliyordu.

"Evet, dostum.Hepimiz evimize geri dönüyoruz." dedi Michael anlayamadığım durgunluğuyla. Calum derin bir nefes vererek gözlerini yumdu.

"Siktir, evet! Aa, dur bir dakika. Yurttaki eşyalarımız ne olacak? Sen nerdesin?"

"Yarın göndereceklermiş. Geceden beri evdeyim." dedi kısaca.

"Tamam." dedi Calum deli gibi sırıtarak.

"Akşam eve gel. Kutlama yapacağız."

Calum onayladıktan sonra telefonu kapatıp cebine koydu ve heyecanla yatağa, Ashton'a zıpladı. Ashton yüzünü buruşturarak Calum'u ittirmeye çalışsa da Calum koala gibi yapışmıştı ve parmaklarını Ashton'ın gövdesinde dolaştırıp gıdıklıyordu. İkisi de kahkahalarla gülmeye başladılar.

"Tamam- tamam, siktir git üzerimden!" diye bağırdı Ashton gülerek.

"Hayır!"

Ashton tek bir hamleyle Calum'u altına aldı ve o an ikisi de sustular. Kahkahaları kesildi ve yüzlerindeki gülümseme yavaşça soldu. Ashton bedenini Calum'unkine indirdi ve kısaca dudaklarını birleştirdi.

"Baban kırk yılda bir işe yaradı." diye mırıldandıktan sonra esmer çocuğun üzerinden kalktı ve saate baktı.

Yerden pantolonunu bulup bacaklarından yukarı çekerken Calum onu alt dudağını ısırmış izliyordu. Ashton kenardan kutuyu alıp sigarasını yaktı ve dudaklarına yerleştirdi.

"Bugün ne yapacaksın?" dedi dumanı Calum'dan uzağa üflerken. Calum uzanarak dudaklarının arasından aldı ve derin bir nefes çekti, sonra Ashton'a geri uzattı.

"Bilmiyorum." dedi Calum saçlarını arkaya doğru sıvazlayarak. O sırada Calum'un kucağında duran telefonu çalmaya başladı ve ekranda Sandy'nin resmi belirdi. Ashton ve Calum aynanda telefona baktılar.

"Şimdi biliyorsun." dedi Ashton sertçe ve banyoya yürüdü. Calum gözlerini devirerek telefonu meşgule attı ve Ashton'ın yanına yürüdü.

"Ben gidiyorum, Luke'u bulacağım. Akşama doğru dükkana gel." dedi yüzünü yıkayan Ashton'a. Ashton yüzünü durularken alayla Calum'a baktı.

shameless | cashtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin