Evet güzel olduğunu düşündüğüm bir bölüm ile karşınızdayım:) fikirleriniz benim için çok önemli belirtmenizi rica ediyorum ;) Medya ile birlikte okuyunuz lütfen keyifli okumalar seviliyorsunuz 😊✋
**
İnsan hayallerini gerçekleştirebilme arzusu ile yaşarken, kaderin sunduğu şeyle tepe taklak olabiliyor. Peki bu kaderim miydi?
Dün yağmurda bana hakaret eden kişinin, evlenmek zorunda olduğum kişi olması. Şimdi bununla evenmemimi istiyordu dedem.!peki nasıl olurduda kabul ederdi. Şu ana kadar sevmediğim, istemediğim biriyle evlenmek zorundayken. Şimdi ise bu kişinin tamamen düşünce ve yaşam tarzıma aykırı olduğu gerçeği ile baş başayım.
Gözlerini gözlerime dikip alaylı bir şekilde dudağı yukarı kıvrıldı. Beni tanıdığını sanmıyorum, sonuçta çarşaflı olarak görmüştü ama bu hareketi bile fazlasıyla hakaret içeriyordu. Gözlerini gözlerimden çekmeden kaşlarını anlık çatıp tekrar alayla gülümserken beni nasıl bir yangının içine attıklarını düşünmeye başladım. Adını dahi bilmediğim yabancının bakışlarından huzursuz olduğumda son basamaktan aşşağıya indim.
-Güzel torunumda geldi..
Dedemin neşeli sesi kulaklarımı doldururken ona yaklaşmam için kollarını açtı. Adımlarımı dedeme doğru atarken, bakışlarını hala üzerimde hissedebiliyordum. Bu durum fazlasıyla rahatsız ediciydi. Sonunda dedemin yanına vardığımda annemin bakışlarını fark ettim. Neler hissettiğimi anlamak için gözleri yüzümün her bir zerresini incelerken,üzülmemesi için sahte bir tebessüm yerleştirdim yüzüme.Dedemin arkadaşı olduğunu düşündüğüm yaşlı amcada en az dedem kadar neşeli görünüyordu.-Merhaba Dilruba
Eylül'ün sıcacık ve samimi sesi dahi, bulunduğum durumu yumuşatamıyordu.-Hoş geldiniz.
Sesimin titrememesi için büyük çaba sarf ederken resmiyetimide koruyordum.
-Hoş bulduk..
Dün akşamki ses tonu ile alakası olmayan müstakbel kocam.! Sessizliğini bozup bu yapmacık ortama dahil olma kararı vermiş olmalı ki, samimiyetsiz bir şekilde karşılık verdi.
-Bunlar sizin için.
Elindeki çiçek buketini ve çikolatayı uzattığında almam için kaş göz işareti yapan dedeme istem dışı kaşlarımı çatarken annemin aklıma gelmesi ile sahte bir gülümseme yolladım adını dahi bilmediğim müstakbel Kocama.! Elindeki çiçek buketini ve çikolatayı alıp az önde onun yaptığı gibi yapmacık bir tavırla.
-Teşekkür ederim. Dedim.-Eee kapıdamı konuşacağız. Buyurun içeriye.
Dedemin istekli ve tok sesi bu işten sıyrılamayacağım kanısını iyice içime yerleştirirken tekrar acı bir tebessüm ettim. Yüzümü yerden kaldırdığımda adını bilmediğim müstakbel kocamın da gerildiğini fark ettim.
Dedem arkadaşına yol gösterirken bizlerde peşinden salona girdik. Elimdeki çiçek buketini ve çikolatayı masanın ucuna koyarken ,salondan dışarıya çıkmak için adım attım.-Güzel torunum yanıma gel.
Malesef dedemin sesini duyduğumda adımlarımı ters yöne dedemin yanına çevirdim. Annem ve babam şuan tamamen heykel görevini üstlenmişken ben ise kukla gibi dedemin yapmamı istediği şeyleri yapıyordum. Dedem ve arkadaşı koyu bir sohpete dalmışken muhabbetin bana gelmemesi için dua ediyordum. Bir yandanda hala üzerimde olan bakışlarını çekmemekte ısrarlı olan müstakbel kocamı boğmamak için zor duruyordum.
-Kızım hadi sen bize bir kahve yap. Sonunda babamın varlığını hissettiğimde olduğu tarafa dönderdim bakışlarımı. Tamam anlamında başımı salladığımda dedemin yanından kalktım. Kalkarken müstakbel kocama(!)kaçamak kızgın bir bakış yolladım. Onuda yapmasam patlardım.Cezveye kahveyi şekeri ve suyu koyduktan sonra karıştırmaya başladım. Daha sonra ocağı yakıp cezveyi üzerine koydum. Kısık ateşte pişmesini bekledim. Köpük oluşunca fincanlara kaşık yardımıyla paylaştırdım. Kahveyi biraz kaynattıktan sonra fincanlara boşaltmaya başladım.
-Yetiştim değil mi?
Eylül'ün panikleyen sesine yönelttiğimde bakışlarımı neye yetişmeye çalıştığını anlayamadım.
-Neye
-Tuzlu kahveye
Kısık kısık gülümserken ne demek istediğini anladım. Zeynep'in Yusuf'un kahvesine koymamı istediği tuzu, Eylül abisinin kahvesine koymamı istiyordu. Hayaller hayatlar sözü tam bulunduğum duruma uygundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Aşk #Wattys2017
Spiritual#Spirütüelde 13 "Neden ağlıyorsun, seninde mi çocuğun ölecek?" Dedi gözlerini kırpıştırarak küçük Dilruba. Ne de kolay söylemişti yan tarafında uzanan kadına. Kadın, ölmenin anlamından bir haber olan küçüğe çevirdi yaşlı bakışlarını.. Ve devam ett...