Merhaba öncelikle. Hadi biraz neden Muratı kötü gösterdiğimi anlatayım size. Hayat güllük gülistanlık değil biliyorsunuz. Bir erkek sinirliyse sinirlidir yada uysal ise uysal. Ama uysal bir erkeği bile çileye çeviren olaylar vardır. İstenilmediği bilmek.şimdiye kadar sadece Dilruba nın bakış açısı ile okudunuz ve Bazılarınız beni çok fazla eleştirdiniz. Kadını aşağıladığımı söylediniz. Bende bir kadınım amacım aşşağılamak değil gerçek hayatta olanları aktarmak.
Birde özentilik yaptığımı söyleyenler oldu.Kadın inançlı erkek ona baskı yapıyor kadın aşık ama erkek sonradan aşık oluyor falan filan...!
Biz kadınlar yapımız gereği fazla duygusalız. Diğer hikayemi okuyanlar bilir özentilik yapmadığımı. Görünüşte hikayem diğerleri gibi olsada bilinçli okuyanlar anlayabilir farklılığını. Romantizme önem veriyorum ama daha önemli olan konular var. İslam gibi!! Bildiğimi anlatabilmek içinde birinin kötü olması gerekiyor..
gecen bölümde ki cümleye takıldı herkes.. "Senin inancın birden fazla kadına izin vermiyor mu?"
Arkadaşlar bazı şeyleri açıklayabilmem için Muratın yanlış düşünmesi gerekiyor. o cümleyi yazmasaydım hangi şartlarda çoklu evliliğe izin verildiğine nasıl getirecektim konuyu. Murat ataist falanda değil Allaha inanıyor müslüman. Ama günüzümüzn hocaları sağolsun(!)tesettürü ve bir çok ayeti hadisi inkar ediyorlar. Anlayacağınız bilinçli olmayan müslümanlardan. Hikayeyi diğerleri ile aynı buluyorsanız başka hikayelere yönlenebilirsiniz.kimseye zorla okutmuyorum. Benim zorladığım tek şey okuyorsanız hakkını vererek okumanızdır.
***
Zamanı geri alabilmeyi diliyordu her defasında..
En güvendiği kokuyu her an hissetmek, içine çeke çeke uyumak ve daha çok sarılmak..
Tüm bunları her an düşünerek yaşamanın zorluklarının da farkındaydı.
Geçmişin geleceğine ışık olamayacağını bile bile karanlığında boğuluyordu.
Zamanı geriye alamayacağını fark ettiğinde ise zaman onu hissizleştirmişti. Artık her şey değişmiş ve Murat Hissetmeyi unutmuştu..
Belki de kendi hislerini yine kendi öldürmüştü. Ve yine umut ettiği o zaman onu karanlığın içine daha da çok çekmişti.
En büyük düşmanı zaman olmuştu artık.
Daha kendi hayatını kontrol altında tutamıyorken bir de dedesi ısrar etmeye başlamıştı evlenmesi için. Her zaman bu baskıyı gösteriyordu ama son olay kararlılığını gözler önüne sermişti Mehmet Soydan'ın..
Ne servet umrundaydı ne de yaşamak ama içinde bir yerler de kalan vicdan kırıntıları dedesinin en büyük kozu olmuştu.
Sevmek yoktu Murat'ın lügatında.. Sadece acı çekmek ve her alıştığı acıya yenilerini eklemek vardı.
Ve bir söz verdi kendisine. Hayatına zorla giren kadına acımayacak onu pişman edecekti.
Para için evlenen birine asla müsamma göstermeyecek karşısına çıktığı günü hafızasından silmesine izin vermeyecekti..
Kızkardeşide dedesi ile ortak olmuş herşeyi ayarlamışlardı. Evlenmeyi düşünmeyen Murat birde görücü usulü ile evlenecekti. Kendisini köşe sıkışmış gibi hissediyordu ama o kıza daha fazlasını yaşatmak için adeta kendi kendine and içmişti.
Kendi ne kadar dibe batarsa O kızıda o kadar dibe çekecekti. Aklında sadece intikam uyandı Murat'ın..
**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Aşk #Wattys2017
Spiritual#Spirütüelde 13 "Neden ağlıyorsun, seninde mi çocuğun ölecek?" Dedi gözlerini kırpıştırarak küçük Dilruba. Ne de kolay söylemişti yan tarafında uzanan kadına. Kadın, ölmenin anlamından bir haber olan küçüğe çevirdi yaşlı bakışlarını.. Ve devam ett...