Merhabalar yine uzun bir bölüm yine ben. Nasılsınız iyisinizdir inşallah. Beğenmenizi ümit ediyorum ve yorumlarınızı bekliyorum keyifli okumalar ✋😃**
Bazı anlar vardır ,hiç bitmesin istersin. Bazı anlarda vardır ki keşke hiç yaşanmasaydı dersin.. Son üç haftadır böyle bir durumun içine sürüklendim. Hiç yaşanmasa dediğim üç koca hafta. Hani bir kabus görürsün de uyandığınızda etkisi geçer ya öyle olmasını diledim zaman zaman. Bu bir kabus ve bir gün uyanacağım dedim.
Uyanamadım...!
Kabus her geçen gün dahada büyüyüp içine hapis etmeye başladı beni. Gittikçe ördüğü dört duvarın uzunluğu dahada arttı sanki ve ben güneşide göremez hale geldim..
Bugün imam nikahı kıyılacaktı ve ben hala istemediğim evliliğe ilk adımımı atacaktım. Resmi nikah üç hafta sonra iken dedem imam nikahının yapılmasını istedi. Çünkü görüşmemiz haramdı.! Zaten görüşmek isteyen kimdi? Ne Murat ne de ben birbirimizi görmek için çabalayan büyük aşkın pençesindeki iki aşık değildik. Biz gerekirse birbirimizi bir kaşık suda boğacak kadar nefret ediyorduk. Murat benim için sıraat köprüsü iken, ben onun için özgürlüğünü kısıtlayan kelepçeydim. Bir araya her gelmemizde nefretimizin ateşi dahada körüklenirken olmayan saygımızda son bulmaya başlamıştı.
Annem ilk gün olduğu gibi Murat'a soğuk değildi. Aksine anlamadığım derecede iyiydi araları hatta annem için Murat biçilmiş kaftandı benim için. Ne yaptıda bu kadar sevdirdi kendini anlamasamda en azından annemi mutlu etmek yetti bana.
Bu birlikteliğin benim için tek güzel yanı Eylül oldu. Yıllardır görümceler hakkında söylenen bir sürü şeye inat bir kızkardeşten farksız davranmıyordu bana. Hatta Murat'la aramda bir olay olduğunda benim yanımda yer alıyordu.
Mehmet dedede Eylül'den eksik kalmıyordu. Bir kere Murat'ın beni bozmak için söylediği lafı ağzına tıkmış gün boyunca Murat laf söyleyememişti bana, El üstünde tutuluyordum.
Ama ne yazık ki, aynı evde yaşayacağım kişi ne Eylül ne de Mehmet amcaydı, o kişi Murat'tı..!
En yakın arkadaşım Zeynep dahi tutumumu yanlış bulurken, bir tek benden kaynaklanmadığını anlamıyordu. Murat'la üç kez zoraki görüşmemiz içerisinde soğukluğunun yanı sıra sert bakışlarınada maruz kalıyordum. Bakışlarıyla dövüyor lafıda Murat içindir..
-Dilrubaa hadi daha hazır değil misin?
Kapının pevazına yaslanmış şekilde azarlayan Zeynep'e anlık bir bakış attım.
-bana kalırsa normal giyinirdim siz tutturdunuz süslende süslen diye..
Haksız değildim. Ben gündelik şeyler giyinecekken, Eylül ile Zeynep alışverişe çıkartmıştı beni.
-Ama oyalanıyorsun keçi.! Biliyorum istemiyorsun ama madem Melek teyze için kabul ettin yine Onun için iyi görün. Seni böyle üzgün görürse sevinir mi?
Bu seferde o haklıydı. Annem için kabul ettiysem mızmızlanmamın anlamı yoktu.
-Tamam beş dakikaya hazır olurum.Tamamen Zeynep ve Eylül'ün seçimi olan beyaz üst bölümü dantelden oluşan etek kısımları ise yine dantel detaylı şifon bir elbise idi. Kemer kısmında farklılık yapıp minik çiçeklerle tamamlarken şalımın üstünede aynı renkte çiçekler yerleştirmiştim. Şalım da elbisem gibi beyaz iken aynaya baltığımda birbirlerini tamamlamış olduğunu görüyordum. Ayakkabım ise pudra stilettoydu. Baktığımda gerçekten hoş görünüyordum nikahta keramet vardır sözü ile alışverişte beynimin etini yiyen Zeynep'in uğraşına değecekmiydi bilmiyorum..
Meridvenlerden aşşağı inerken içimdeki ürpertiye engel olamıyordum. Adımlarımı atarken yanlış yoldaymışım hissi korkmama neden olurken aynı şekilde de düşüncelere boğuyordu beni. En azından yaşam tarzlarımız birbirine uysaydı bu kadar korkmaz kabullenirdim içimde, ama biliyordum ki Murat benim yaşamıma asla ayak uyduramazdı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Aşk #Wattys2017
Spiritual#Spirütüelde 13 "Neden ağlıyorsun, seninde mi çocuğun ölecek?" Dedi gözlerini kırpıştırarak küçük Dilruba. Ne de kolay söylemişti yan tarafında uzanan kadına. Kadın, ölmenin anlamından bir haber olan küçüğe çevirdi yaşlı bakışlarını.. Ve devam ett...