Hilal_bm_ ithaf ediyorum medya ile birlikte okuyun öpüyorum hepiniz😘
***
Zamanın ardına sığınmış, düğüm düğüm olmuş kelimelerle canımdan can çıkıyordu adeta. Tükenen umutlarım pişmanlıkla yoğurulan kelimelerim ve sessizce çöküşüm üzerine eklenince daha da cok gömülüyordum karanlığa. Nasıl böyle bir hezeyanın içine düştüm bilmiyordum. Şeytanın kibrine büyünmüş halime yabancıydım şimdilerde. Kendimi maneviyatın doruklarındaymışım gibi hissedip Murat'ı kibrimle günah çukuruna iteklemiştim adeta. Ben haram olan bir şeyi yapmış zanda bulunmuş üstelik kendi içimde iftiralara savrulmuştum. Belki de Merveye iftira atmıştım benliğimde. Derin bir soluk cektim ciğerlerime. Ama o soluk şifa olmak niyetine delip geçmişti daha da çok sıkmıştı yüreğimi sanki.
-Bir dahaki sohpetimizde sahabelerden bahsedeceğim inşallah. Allah'a emanet olun.
Ayşe hocamın sesi kulaklarımda yankılanırken düşüncelerimin harabelerinden kurtuldum. Ayşe hocamı kaçırmamam gerektiğinin farkına vardığımda ise hızla Mukaddes halaya doğru döndüm.
-Hala beni bekler misin hemen geleceğim.
Mukaddes hala başını onay biçimde aşşağı yukarı salladı.
-Tamam kızım.
Hızla çarşafımın eteklerini toplayarak oturduğum yerden ayağa kalktım. Kalabalığı zorlada olsa yarıp Ayşe hocamın yanına ulaştım.
Beni gördüğüne şaşırmamış yüzüne hoş bir tebessüm yerleştirmişti.
-Es Selamun Aleyküm hocam.
-Ve Aleykümselam güzel kızım.
Ellerini ellerimin arasına alıp salavatlaştık ve içten bir sarılma ile karşılık verdim.
Elini sırtıma koyup sohpet alanının sağında kalan kapıya yönlendirdi beni. Bu odayı biliyordum.
Odadan içeriye girdiğimizde gül kokusu hücum etti burnumun direğine ve orada bir sızı hissettim. Özlemiştim..! Manevi huzuru Peygamberimizin kokusunu özlemiştim..!
Rahlenin arka tarafına geçip oturdu Ayşe hoca. Eliyle rahlenin diğer tarafını işaret edip oturmamı söyledi.
Ayşe hocamın karşısında biraz mahcubiyet birazda heyecanla harmanlanmış duygularla yerimi aldım.Ne söyleyeceğimi nasıl söyleyeceğimi bilemez bir halde kıvranırken buldum kendimi.
-Nasipse gelir Yemenden Hintten nasip değilse ne gelir elden..
Basımı usulca kaldırıp hocamın tebessüm ile söylediği sözlere iç çektim. Doğruydu nasibimiz ne ise onu yaşardık.
-Hocam mahcubiyetim büyük size karşı.
-Sıkma kendini bizim bilmediğimiz göremediğimiz hayırlar vardır etrafımızda. O Hayırlar bize şer görünsede mutlak bir mükafat vardır sonucunda. Ama bana değil bu ilim yuvasından uzaklaşan ruhuna olsun mahcubiyetin. Çünkü onu aç bıraktın huzura.
Söylediklerinde haklıydı buradan ayrı olduğum zamanlarda içimi kibir ve öfke kaplamıştı.
-Beni gördüğünüze şaşırmadınız.
Önce önünde ki lokumdan uzattı bana doğru. İçinden bir tane güllü olanından aldım.
-Şifa olsun..Geleceğini biliyordum.
Ben bile geleceğimi bilmezken hocamın bilmesi meraklandırmıştı beni. Kendiside bu merakımı gidermek için aydınlatmaya başladı beni.
-Bir rüya gördüm Dilruba.Elinde tesbih dilinde kuran dua ediyordun. Ama etrafın zifiri karanlığa boğulmuş. O zifiri karanlığı aşmaya çalışıyordun. Bir şeyler seni o karanlığa haps etmek istercesine sarmalıyordu. Sen ise daha çok dua ediyordun. Sonra elinde ki tesbih yere düştü. Boncukları tek tek etrafa saçıldı. Gözlerin yaşardı ve karanlığa doğru çekilmeye başladın.O an sadece sesini duydum.. Yardım edin diyordun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Aşk #Wattys2017
Spiritual#Spirütüelde 13 "Neden ağlıyorsun, seninde mi çocuğun ölecek?" Dedi gözlerini kırpıştırarak küçük Dilruba. Ne de kolay söylemişti yan tarafında uzanan kadına. Kadın, ölmenin anlamından bir haber olan küçüğe çevirdi yaşlı bakışlarını.. Ve devam ett...