Selam kızlar :)Ramazan nasıl geçiyor. Ben bol bol su aşeriyorum😂 Biraz geç oldu bölümü yayınlamam ama güzel bir bölüm olduğu için kusura bakmassınız🙈 fonla birlikte okuyun yorum ve voteleri unutmayın 😍✋
**
Gül kokusu bir yana , şehrin dört bir yanını saran o İlahi davet, ruhumu huzur ile buluşturuyor. Mahşer yeri gibi yoğun kalabalık, çift yöne ilerliyor. Kimi bu davete koşa koşa cevap verirken, kimi es geçip kapatıyor, yüreğini ebediyete. Sadece tarihi dokusunu görmek için gelenler derinlerim de bir yerleri sızım sızım sızlatıyor.Bir bilseler Rabb'in huzurundan yüz çektiklerini,o müthiş buluşmadan nasıl yoksun kaldıklarını. Hem dünyada ki huzuru hemde ahirette ki sonsuz yaşamın meyvesin nasıl ellerinin tersi ile geri çevirdiklerini..
Adımlarımızı sık sık atarken, tarifi mümkün olmayan sevinç de içime sığmıyor. Yine buluştuk yine kavuştuk sana Ya Şehri Ramazan...
Ramazanın ilk günü Zeynep ile Eyüp'ün maneviyatının sebep olduğu huzurun gölgesinde bulduk kendimizi.
A kapısı tıklım tıklım, Ellerinde güller,havuzun etrafında koşuşturan çocuklar. Adeta iğne atsam düşmeyecek vaziyette.
Her günü ayrı özel olsa da. Böyle zamanlarda daha da anlamlı kılıyor varlığı.
Doymak bilmeyen nefsimizi hesaba çekme zamanı. Hoş geldin ya onbir ayın sultanı...
**
-Zeynep susma rekoru kırdın.
-Dilruba dilim damağım bir birine yapıştı. Hem geçici pek sevinme...
Sokağın ortasında bu halsiz tavırlarına gülmemek için dudaklarımı sıkı sıkıya bastırdım. Ne açlığa ne susuzluğa dayanırdı Zeynep. Bir keresinde diyete girmişti de diyet süresince benden başkası duramamıştı yanında. Her lafı ters anlayıp bir şekilde karşısındakine çatıyor, Lafı nereden vuracağını iyi biliyordu.
Bahçeden içeriye girdiğimizde Zeynep'in çığlığıyla yerimden sıçradım.
-Dilrubaa buraya ev demek hakaret olur.!!
-Ödümü koparttın Zeynep. Bakıyorum da dilin damağın birbirinden ayrılmış.-Ben bu kadarını beklemiyordum ama baksana şu evin güzelliğine.
Zeyneb'in dediği gibi uzun uzun baktım eve. Evim bile diyemiyor eğreti duruyordum bu evin içinde. Küçücük bir evde olupta mutlu olmayı ne çok isterdim oysa ki.
Eve girdiğimizde Zeynep'e evi gezdirdim. Şaşkınlığı karşısında verdiği tepkiler gülmeme neden oluyordu. Beraber mutfağa girip iftara hazırlık yapmaya başladık.
Murat bir kaç günlüğüne şehir dışına çıkınca ailemi ve Mehmet dedeleri davet ettim. İlk iftar günümü ailem ile geçirme fikri mutlu etse de, Muratın olmayışı istemsizce buruklaşmama neden oluyordu .
Ne için gitti, nereye gitti bilmiyordum. Ve Murat ile ilgili bilinmezlikleri yanına yenilerini ekliyordum.
Çalan kapı zili ile yönümü çevirdim. Gelen Eylüldü.
-Hoş geldin canım.
Elindeki çantasını portmantoya asıp sıkı sıkı sarmaladı beni.
-Hoş buldum yengelerin en güzeli.
Ne olurdu sanki Ağabiside kardeşi gibi sıcak olsa. Ama olmuyordu. Bazen kutuplar kadar soğuk olup içimi titretiyordu. Ve ben bu soğukluğuna rağmen bir bakışı ile cayır cayırda yanabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Aşk #Wattys2017
Spiritual#Spirütüelde 13 "Neden ağlıyorsun, seninde mi çocuğun ölecek?" Dedi gözlerini kırpıştırarak küçük Dilruba. Ne de kolay söylemişti yan tarafında uzanan kadına. Kadın, ölmenin anlamından bir haber olan küçüğe çevirdi yaşlı bakışlarını.. Ve devam ett...