Bölüm 20

203 6 0
                                    

Görseldekiler Enes ve Esma


           .........

Berk'ten


Yolun gittiği yere kadar gitmeliydim.Hızlandım belki yetişebilirdim.

Olmadı yetişemedim.Arabayı deniz kenarına çekip derin bir nefes aldım.Deniz havası iyi gelse de bana iyi gelecek şey sadece Esma'ydı.O benim kutu yıldızımdı o olmadan ben evimin yolunu  bile bulamazdım artık.''Nerdesin Esma '' diye bağırdım denize sesimi alıp Esma'ya götürmesini istedim. İstanbul'a güneş doğuyordu. Kendimi Yağmur'dan beri ilk defa bu kadar çaresiz hissediyordum. O beni terk edip onu sevdiğini söylediğinde nasıl beni sevmesini sağlayamadıysam şimdi de Esma'yı bulmak için bir şey yapamıyordum. Elim kolum bağlanmıştı.

Telefonum çaldı.Arayan isme baktım Murattı .Açmak istemesem de bir haber vardır umuduyla açtım. 

M:Nerdesin oğlum sen ? Buldun mu Esma'yı?

B:Hayır çok yaklaşmıştım ama sinyali kaybettik

M:Mert beni aradı Esma onu aramış bir süre gelmeyeceğini ve merak etmemelerini söylemiş.

B:Rahatladım.En azından artık başına bir şey gelmediğini biliyoruz.

M:Bence fazla rahatlama.Beni aramayın ve üzülmeyin demiş.Kendine zarar vermesinden korkuyorum.

M:Hepsi senin suçun ona bir şey olursa seni asla affetmem.

B:Biliyorum Murat lanet olsun bana bıktım artık ben hiç mutlu olmayacak mıyım ?

Telefonu suratına kapatıp Ankara 'ya dönmek için yola çıktım. Esma kendine bir şey yaparsa suçlusu bendim. Onu nerede bulacaktım aramaya devam etmeliydim.Tanıdık polislerle arayabilirdik ailesine duyurmadan.

Ankara'ya girmeme az kalmıştı.Arabayı sadece kullanıyordum gelen arabalar ya da uyarı levhaları umurumda değildi.Gözlerim kararıyordu.Gözlerim kapanmadan son gördüğüm Esma'nın gülüşüydü.

Sesler duyuyordum  biri adımı sayıklıyordu ama cevap veremiyordum.Sanki biri göğsüme bastırıyordu. Nefes alamıyordum. Sonrası karanlık  ...





Aradan ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum. Biri elimi tutuyordu.Gözyaşı elime damladı. Gözlerimi açmak için zorladım ama gücüm yoktu. Sonrası yalnızlık ne ses vardı ne de görüntü sadece ben vardım . . .


        .......


Esma'dan


Enes beş dakika içinde gelmişti.Bense dizlerim ve ellerim kaldırımda sadece ağlıyordum. Beni yerden kaldırdı. Kollarının arasına aldı.Kocaman sarıldı.Biraz sakinleşince beni arabaya bindirdi.Gitmeye başladık ama nereye gittiğimizi bilmiyordum.Ama sormaya da gücüm yoktu.

Camı açıp rüzgarın yüzüme vurmasına izin verdim.Biraz daha rahatlamıştım.Enes' e baktım oda baktığımı fark edince bana bakıp gülümsedi. ''Abini ara ve seni merak etmemelerini söyle bir süre kafa dinleyelim senle '' dedi.Tamam anlamında kafamı salladım.Ama şuan aramayacaktım.

Sabah'a karşı kalacağımız yere gelmiştik. Sakarya da bir termal köyündeydik.Bir ev tuttuk. Eve girince abimi arayıp konuştum.Telefonumu yeniden kapadım. Kimsenin beni aramasını istemiyordum.

Evde iki yatak odası , banyo , amerikan mutfak ve salon vardı.Ben tekli yatak olan odayı aldım oda çift kişilik olan odaya geçti.Biraz uzanıp kendime gelmeliydim.

Uyandığımda saat kaçtı bilmiyordum ama içeriden muhteşem kokular geliyordu.Hemen kalkıp mutfağa gittim. Enes elinde çayla balkona doğru yürüyordu. Beni görünce en içten gülümsemesiyle  ''Günaydın şirine '' dedi.Yüzümü buruşturup ''Enes sen onu unutmadın mı ya ? Ben artık komünist değilim ya. Asenam falan de mesela illa bir şey diyeceksen ''. ''Tamam tamam doğru yolu bulduğun için bu seferlik konuyu kapatıyorum '' dedi.Güldüm birlikte balkona çıktığımızda karşımızdaki yemyeşil manzaraya mı baksam yoksa sadece kuş sütü eksik sofraya mı karar veremedim.Ama çok açtım yemek yerken manzarayı izlemeye karar verdim.

Yemeğimiz bittikten sonra sofrayı beraberce topladık. İkimizinde hiç kıyafeti yoktu. Köyün meydanında pazar ve bir kaç dükkan varmış.Enes yiyecek almak için gittiğinde görmüş. Kıyafet almak için gitmeye karar verdik. Enes benden önce çıktı bende banyoda saçımı toplayıp çıktım.Arabanın yanında duran Enes'e ''Hadi bakalım tabana kuvvet burada arabayı kullanmak yok.'' dedim.''Bana  uyar '' dedi.

Kaldığımız yer Berk'in arkadaşının pansiyonuydu. Onların kaldığı evin yanından geçip yola çıktık.Biraz ilerledikten sonra sağa dönüp köyün en işlek caddesine geçtik. Etrafı inceliyordum. Kafa dinlemek için buradan daha güzel bir yer olamazdı. Köylü teyzeler kendi emekleriyle yaptığı şeyleri satıyorlardı. Ama önceliğimiz kıyafetti.İç çamaşırı ve pijama satan bir dükkana girdik. İkimize de pijama seçtikten sonra Enes dışarı çıktı bende rahatça iç çamaşırı seçip dışarı çıktım Enes arkamdan tekrar girip parayı ödeyip çıktı. İlerde şile elbiselerin olduğu bir dükkanı gördük . Burası için en uygun kumaştı şile bezi. Oradan ikimize de şile bezi gömlek aldık. Benim için birde kolsuz uzun beyaz bir elbise aldık. Biraz ilerden ikimizi de şort ve eşofman aldık. Gerçekten yorulmuştuk. Köylü pazarından mis gibi kokular geliyordu. Teyzelerin elinden kıymalı gözleme ve yayık ayranı içtik. Akşam olmaya başlamıştı. Eve geldiğimizde duşa önce ben girdim. Üstümü giyinip hemen yattım hiçbir şey düşünmek istemiyordum .

Uyandığımda hava hala karanlıktı.Biraz dönüp durdum uyuyamayacağımı karar verdiğimde balkona çıktım. İçimde kötü bir his vardı. Ömer'in beni aldattığını öğrenmeden önceki gece de böyle olmuştum.Düşünmeyi kesip ay ışığındaki orman manzarasının tadını çıkardım. Güneşin doğuşunu izledim. O karanlık korkunç ormanı nasıl da aydınlatıp güzel bir hale getirmişti. Berk benim gökyüzümdü güneşiyle ayıyla. Evlenmek istediğini söylediği gün güneşim olup hayatımı aydınlatmıştı ben ay olup bana yaşayacak kadar aydınlık sağlamasına bile razıyken şimdi  o bana yıldızsız bir gece olup beni karanlıkta bırakıyordu.

Üşümüştüm.İçeri girip yattım.

Kötünün İyisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin