Gözlerimi, kursağımda kalan hevesle kırpıştırdım. Alp'in hemen arkasında o konuşmalarını duyduğum kızlar vardı. Birkaç dakika önce birlikte bir şeyler yapmak için sözleşmemiş miydik? Şimdi neden o aç kurtların kendisine üşüşmelerine izin veriyordu anlamış değildim. Dakikalar öncesinde bu kızların niyetlerini öğrenmişken elimde olmadan sinirleniyordum. Hatta belki sinirlenmeye hakkım bile yoktu. Belki Alp'in sevgilisi bile olabilirdi. Belki sevdiği bir kız olabilirdi. Şu ana kadar bunları neden düşünmemiştim? Gerçekler boğazımda düğüm oluştururken bir yanım sorumun cevabını veriyordu, çünkü kendimi Alp'e o kadar kaptırmıştım ki onun bir başka kızı sevenileceğini düşünmeyi istememiştim.
Tüm bu düşünce karmaşamın içinde harika teorilerimi üretirken Alp bana doğru yaklaşıyordu.
"Akşam yeni açılan mekanda görüşebiliriz o zaman." Kaşlarım çatılırken Alp kızlara döndü ve bir şey söyleyip söylemediğini göremedim. Kızlar da gülümsemeyi bırakmadan uzaklaştılar. Alp bana dönüp yanıma geldiğinde sinirden ve başka bir sürü karmaşık duygudan dolayı kızarmıştım, bu yüzden saçlarımı kulağımın arkasından çıkardım.
"Eee nereye götürüyorsun beni?" diye sordu pişkince gülümserken.
"Sen kızlarla planını çoktan yaptın galiba." Yüzümü ifadesiz tutmak adına kemirdiğim yanağım resmen işkence çekiyordu ama ona sonra üzülürdüm.
"Ne?" Anlamamış gibi mi yapıyordu gerçekten mi anlamamıştı ayırt edemediğim için kaşlarımla kıkırdayarak uzaklaşan kızları işaret ettim. Alp gözlerimi takip edip kızları görünce alaycı bir şekilde güldü ve yeniden bana döndü. Saçlarını düzeltti, ama bu basit hareket o kadar havalıydı ki kalbim buna tepkisiz kalamadı. "Demek bizi dinliyordun."
"Dinlememe gerek yok kırkırdamaları her yerden duyuluyor. Zaten maçta da sürekli senden bahsedip duruyorlardı şaşırmamalıyım. Amaçları buydu ve sen de onlara izin verdin."
"Eğer onların beni oyalamasını isteseydim onlarla giderdim. Ama başka birine önceden söz vermiştim." Benden bahsettiğini ve kızları geri çevirdiğini anladığımda bir anda içime rahatlamışlık hissi geldi. Bir yanım onları değil beni seçmiş olmasına sevinmeye başlamıştı.
Cevap olaraksa gülümsemekle yetindim. Diyecek bir şey bulamamıştım. Ve acilen Alp ile ne yapacağımızı düşünmezsem bugünü birlikte geçiremezdik.
"Eee ne yapıyoruz şimdi?" Bir yandan yavaşça yürüyor ve Alp'in arabasına doğru gidiyorduk. Saliseler içinde aklıma gelen şeyi söyledim, tabi ki sonrasını düşünmeden.
"Ülkedeki en büyük dönme dolap buradaymış. Beni oraya götürür müsün?" Alp arabanın kapısını açarken bana ters bir bakış attı, sanırım ciddi olup olmadığımı bir de yüzümden görmek istemişti.
"Ciddi misin?" Bu sırada arabaya bindik ve emniyet kemerlerimizi taktık.
"Tabi ki ciddiyim. Gitmeliyiz merak ediyorum ben." Alp arabayı çalıştırırken kafasını hafifçe iki yana sallıyor ve muhtemelen içinden benimle dalga geçiyordu.
"Çocuk olduğunu her fırsatta kanıtlıyorsun." Gözlerimi devirdim. Bununla çocuk olmanın ne alakası vardı?
"Çocuk değilim," diye açıklayıp hevesle ekledim. "Gidiyor muyuz?"
"Gidiyoruz." Otuz iki diş sırıtıp önüme döndüm. Güzel bir gün geçireceğimizi şimdiden hissedebiliyordum.
Camdan dışarıyı izlerken düşüncelerimin arka fonunda sevdiğim şarkıların nakaratları çalıyordu ve ben kendimi mutlu hissediyordum. Net olarak neden mutlu olduğuma dair bir sebep söyleyemesem de mutluydum.
![](https://img.wattpad.com/cover/55676779-288-k911768.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgür Güz
TienerfictieGenç kızın yüzünde masum bir gülümseme belirirken dilinin ucuna gelenleri söylüyordu, nedenini bilmediği bir şekilde hiçbir şeyi umursamadan konuştu. "Huzuru dinliyorum," dedikten sonra bir elini genç adamın sarsılmaz geniş göğsüne yerleştirdi. "Tam...