Bölüm 4(Özlem ve Unutulmayan koku)

340 62 104
                                    







BATUR EMİRHAN

Nilda Sönmez kapıdan çıktığı zaman tüm kurul üyeleri arkasından bir karış açık ağız ile bakmışlardı. Ne olduğunu anlamasam bile bu durum beni güldürmüştü. Bu kadar şeye sahip olan adamlar bir kadının arkasından ağızları açık bir şekilde bakıyorlardı. Kadınlar biz erkekleri şaşırtmayı çok iyi beceriyorlardı.

Birçok kurul üyesinden nefret ediyordum fakat Yıldır babaya duyduğum saygıdan dolayı hiç birine dokunmuyordum yoksa onların dokunulmaz olmaları beni pek etkilemiyordu.

Yıldır baba beni 2 yaşımda yetimhaneden almış, yeraltına getirmiş ve eğitmişti. Acımam yoktu. Gözü kara bir kişiliğe sahiptim ve eğitimler ile daha kötüsü olmuştum. Karşımda kim olursa olsun düşünmeden yok ederdim. Son nefeslerini bile ciğerlerine çekmelerine fırsat tanımazdım. Herkes beni 'Azrail ' olarak tanırdı. Tüm dünyaya ismi nam salmış acımasız bir katil. Birçok göreve gider ve her birini başarı ile tamamlardım.

Hayatımda yaptığım tek hatam sevdiğim kadını, Meleğimi koruyamamak olmuştu. Karşımda, gözlerini gözlerime kilitlemiş ve aşık olduğum o eşsiz gülümsemesini bana sunarak yere yığılışını görmüş fakat onu yere düşerken dahi tutamamıştım.

Sonrasında acımasız olan benliğimi ise daha çok acımasızlaştırmıştım. Bir yıl boyunca yaptığım katliamları bir ay içerisinde yapmıştım. Meleği son kez görmek istediğimde ise Yıldır baba izin vermemiş ve bana engel olmuştu.

Bu durum beni kuşkulandırmıştı. Evet, cenazesi olmuştu fakat o tabutun içinde benim Meleğimin yattığına inanmıyordum. Tüm hücrelerim yaşadığını bağırıyordu bana, bu durumda ise yerimde duramayıp yapmam gerekeni yapmıştım. Bir yıldır tüm dünyayı dolaşmış ve onu aramıştım fakat tek bir iz dahi yoktu.

Onun yaşadığına o kadar emin davranıyordum ki insanlar artık aldığım canlardan dolayı delirdiğimi konuşmaya başlamış ve eski benden korktuklarından daha fazla, bu halimden korkmaya başlamışlardı. Bu durum hoşuma gitmiyor da sayılmazdı.

Nilda Sönmezden aldığım telefon ise şüphelerimi tetiklemiş ve beni buraya sürüklemişti. Melek tüm kardeşlerini bana anlatırdı. Anlatmasına gerek olmasa bile anlatır ve sürekli onlarla olan anılarını benimle paylaşırdı fakat işin ilginç yanı Nilda adında bir kardeşinin olduğunu hiç duymamamdı.

Geldiğimde her ne kadar bu şekilde bir karşılama beklemesem bile kurul üyelerinin korkularını hissetmek beni canlandırmıştı.

Yer altında işlerin karıştığını biliyordum. Yıldır Sönmezin ölmesi sonrasında ise koltuğunu o kadar erkek çocuğu varken bir kadına bırakması ise tuzu biberi olmuştu bu durumun. Dikkatler fazla çekilmiş ve tehlike artmıştı.

Aklım tekrardan Nilda Sönmeze kayınca bir şeyleri kafamda oturtmaya başladım. O bakış, mimikler ve yanımdan geçerken nefesimi derince ciğerlerime çekmemi sağlan o koku. Onun ile ilgili her şeyi unutabilirdim fakat kokusu, kokusunu unutmamı hiçbir şey sağlayamazdı. Gerildiğimi fark eden Serdar ne düşündüğümü anlamış olmalı ki bana ağzını oynatarak

"Şimdi değil." Dedi.

Bunun üzerine sinirden gülmeye başladım. Lanet olsun! Eğer düşündüğüm şey gerçek ise ve bana bir yıldır, bile isteye nefes almamı bile imkansızlaştıran duyguları yaşattılarsa Sönmezlerin benden çekecekleri vardı. Şimdiden korksalar iyi olurdu.

Tüm kaslarım gerilmiş, boynumdaki atar damarın sinirden attığını hissedebiliyordum. Dudaklarım gergin çenemden dolayı kasılmış, ellerim ise yumruk olmuştu ve sinirden beyazladığını görmeden bile fark edebiliyordum.

KAYBOLAN GEÇMİŞ (İNTİKAM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin