+11

999 132 79
                                        

Neden, diye düşündü Luke en alt kattaki kantine doğru ilerlerken. Neden Tanrım?

Ama Tanrı ona cevap veremeyecek kadar meşgul birisiydi. Bunun yerine birini gönderdi; mavi saçlı ve yorgunken bile oldukça seksi görünebilen birini.

Luke sıranın kendisine gelmesini bekledi ve en sonunda Fred'i gördüğünde gülümsedi. Bu adamı seviyordu. "Selam, Fred."

"Günaydın" dedi Fred gülümseyerek. "Kahve mi?"

"İki tane, ayrıca iki karışık tost."

Fred karışık tostları alırken konuştu. "Marry için mi?"

"Oh, hayır. Bu sefer ben."

"Sen kahvaltı yapmazsın, Luke."

Luke, Michael'ın üçüncü katta olduğunu hatırlayarak yutkundu. "Zorundayım."

Ama Fred onu duymamıştı. Luke'un tostlarını makineye yerleştirmiş, onlar ısınırken diğer siparişleri almaya başlamıştı. Luke ise kafasını sola, hastanenin diğer çıkışlarından biri olan kapıya çevirdi ve sadece bu gün için kaçarsa başına gelebilecek şeyleri düşündü.

Bay Harrison'dan ve sonra da öğretmenlerinden bir miktar azar, kötü bir not, berbat bir gelecek, aptal bir fabrikada boktan bir çalışan olarak ölmek.

Hayır, kaçması imkansızdı.

Birkaç dakika boyunca orada beklerken Fred'in tost makinesine lanetler etmeye başlamıştı çünkü bacakları ağrımaya başlamıştı. Sürekli ayakta durmak berbat bir şeydi. Tanrı ise bu sefer onun dualarını kabul ederek sarışın çocuğa güç verdi, sadece başka bir şekilde.

"Merhaba, iki kahve alabilir miyim?"

Siktir, diye düşündü Luke. Michael'ın daha fazla seksi olamayacağını sanırdım.

"Oh, elbette" dedi Fred, Luke'un istedikleri ile dolu tepsiyi getirip onun önüne koyarken. Luke ise Fred'e bakmamak için ayrı bir özen gösteriyordu çünkü eğer bakarsa yan profili Michael'ın gözleri önünde olacaktı. Luke tanınıp tanınmayacağını bilmiyordu, sadece bu riski göze alamazdı. Özellikle bir sevgilisi varken ve işler yolunda gitmeye başlamışken.

Ve iç sesi gerçeklerin acımadan, tüm çıplaklığıyla kafası içinde yankılanmasına sebep olduğunda Luke kalbine bir mızrak saplanmış gibi hissetti. 'Hiçbir şey yolunda gitmiyor, sersem. Daha da berbat oluyor.'

Haklıydı.

Luke her zaman Fred'e teşekkür eder ve ona iyi günler dilerdi ama bu sefer yapmadı, Michael'ın kendisini tanımaması için. Sadece hala çıkışa doğru bakarken tepsiyi aldı ve Michael ona yetişemeden hızlı adımlarla kantinin çıkışına doğru ilerledi.

Mavi saçlı çocuğun arkasından baktığından haberi yoktu.



hafta sonu olmayacağım büyük ihtimalle

o yüzden buraya birkaç bölüm bırakıp öyle gideyim dedim

the hankering || muke (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin