+20

1K 137 85
                                        

Luke ile Michael yaklaşık bir saatlik yürüme mesafesi içerisinde tek kelime etmemişlerdi ve bu gerçekten sinir bozucuydu. Luke ara sıra Michael'a bakıyor, onun aralanan dudakları arasından çıkan dumanı izliyordu. Hava ciddi anlamda soğuktu ve Luke'un üzerinde en azından bir mont vardı, onu az da olsa sıcak tutabilecek bir mont ama Michael buna sahip değildi. Anahtarı ile birlikte diğer tüm eşyaları da dairesinde kalmıştı ve bu saatte çilingir bulmaları imkansızdı.

Luke bakımsız bir apartmanın önünde durup cebinden anahtarını çıkarırken Michael somurtarak sıvaları dökülmüş binaya baktı. "Senin pis, boktan evine girmeyi reddediyorum."

Luke demir kapıyı itiklerken gözlerini devirdi. "Kalacak başka yerin var mı?"

"Olsa buraya gelir miydim?"

"O zaman sızlanmayı keser misin?"

Michael omuz silkerek Luke'un arkasından apartmana girdi ve Luke merdivenleri çıkarken onu takip etti. İlk katta durduklarında buna şükredebilirdi, daha fazla merdiven çıkamayacak kadar yorgundu. Luke kapıyı açarken basamaklardan birine oturup onu bekledi ve sarışın oğlan kapıyı açtığındaysa ayağa kalktı. Kapıdan geçecekken Luke ona dönmüş, geçmesini engellemişti. Michael kaşlarını çattı. "Oyun oynamayı kesecek misin? Bunun için fazla üşüdüm."

"Özür dile."

"Ne?" Michael, Luke'un kararlı yüzüne baktı. "Neden?"

"Beni piç gibi bıraktığın için."

"Aynı şeyi yaşadık."

"Benim amacım sevişmek değildi." Luke apartmanda yankılanan sesini umursamadı. "Şimdi özür dile."

"Ben onun için özür dilemiştim!" Michael etrafına bakındı. "Tanrı aşkına, bunu içeride konuşamaz mıyız?"

"Hayır" dedi Luke ellerini göğsünde kavuştururken. "Ya özür dilersin ya da burada uyursun."

"Benimle dalga mı geçiyorsun?" Ama Luke'un yüzünde herhangi bir alay ifadesi yoktu. Mavi saçlı çocuk iç geçirdi. "Özür dilerim."

"Duyamadım."

"Siktir git."

Luke güldü ve kapının önünden çekildi, içeri geçti. Çantasını koridorda bırakıp yatak odasına doğru ilerlerken Michael da oturma odasını araştırmaya başlamıştı. Odayı bulduğunda etrafa bakındı ve bu dairenin kendi dairesinden daha düzenli olduğuna karar verdi. Kanepeye otururken üzerindeki tişörtü ve pantolonunu çıkarmakla meşguldü. Çıplak bedenini delip geçen soğuk o sırada umurunda değildi, uyumak istiyordu. Ayağa kalkıp pantolonu ile tişörtünü tekli koltuklardan birinin üzerine koyarken Luke'un sesini duydu. "Sana battaniye..." Michael bedenini duraksayan sarışın çocuğa çevirdi ve kaşlarını çattı. "Getirdin? Evet, görebiliyorum."

"Ş-Şey, istersen kıyafet giydirebilirim." Michael gülmeye başlarken Luke dediği şeyi kendi kendine tekrar etti ve mırıldandı. "Beynimi sikeyim."

"Kalsın" dedi Michael daha fazla kıkırdamamak için kendisini tutarken. Luke'a doğru ilerledi ve elinde tuttuğu mor battaniyeyi aldıktan sonra kanepeye uzandı, battaniyeyi üzerine örttü. Luke hala kapının bir adım önünde dikiliyordu. "Luke?"

"Oh, şey, üzgünüm." Luke birkaç kere gözlerini kırpıştırdı. "Orada rahat olacağına emin misin?"

"Beni düşünmene gerek yok." Michael gözlerini kapattı. "Git ve uyu."

Luke tek eliyle saçlarını karıştırdı ve arkasını dönüp odadan çıkmadan önce omzunun üzerinden gözlerini kapatan mavi saçlı çocuğa baktı, mırıldandı. "İyi uykular, Michael."

romantik misiniz siz aq

the hankering || muke (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin