+29

1.1K 114 262
                                        

Luke ertesi gün olması gerektiği gibi hastaneye gitti, Marry'den özür dilemek istiyordu çünkü fazla kaba davranmadığını düşünse de Marry ve Beth'in tepkisine bakılırsa bu kaba bir ayrılış şekliydi. Bilirsiniz, erkekler her ne kadar kibar davrandıklarını düşünseler de karşılarındakinin kalbini kolayca kırabiliyorlardı ve Luke tam da bu sebepten ötürü gerekirse Marry'ye onu affetmesi için yalvarmaya karar vermişti. Marry hastaneye gelmediğindeyse gece boyunca düşündüğü ve sabah da otobüste sürekli kendi kendine tekrar ettiği cümlelerin bir anlamı kalmadı Luke her zamanki gibi Bay Harrison'ın dediklerin yaptı, ona kahve götürdü, randevularını düzenledi, yan odadaki fazla gürültü çıkaran çocuklarla uğraştı ve tüm bunları yaparken aklı gün boyunca hastaneye uğramayan Michael'daydı. Shine'a Michael'ın neden gelmediğini soracak kadar cesur değildi. O çocuk fazla yorgun, üzgün görünüyordu ve doktorlar izin verdiğinden beri sürekli Alex'in yanında oluyordu. Şu kırmızı odalardan birinde.

Bu yüzden Luke kendi işini kendisi yapması gerektiğini düşündü. Marry'den yarın okulu olduğundan dolayı ertesi gün özür dileyecekti fakat bunu yarın okul çıkışı Marry'yi hastanenin önünde bekleyerek ya da belki bir çiçekle halledebilirdi. Belki de ikisiyle. Ama bu gün için farklı planları vardı, Michael'ın dairesine gitmek gibi. Adresi hatırlıyordu ve bir taksi ile kısa süre içerisinde orada olabilir, Michael'a neden gelmediğini sorabilirdi.

Luke tam düşündüğü gibi hareket ettiğinde buna kendisi bile şaşırdı. Plan yaptığınızda her zaman bir sorun çıkardı fakat Luke apartmana ulaşana kadar herhangi bir sorunla karşılaşmamıştı. Açık olan apartman kapısından içeri geçti ve ikinci kata çıkmaya başladı. Michael'ın dairesinin önüne gelene kadar bacaklarının titrediğini fark etmemiş olması garipti, içinde küçük bir çocuğun hissedebileceği türden bir heyecan vardı ve dürüst olmak gerekirse Michael'ı özlemişti. Birkaç yıl önceki zamanı özlemişti. O zamanlara 'sevimli' demek isterdi ama pek sevimli oldukları söylenemezdi. Yani Michael sürekli flört ederken ve bel altına çalışırken tatlı anılarınız olmazdı. Trafik kazası ve Calum da işin ayrı bir tarafıydı.

Sarışın oğlan bu düşüncelerin şimdi zamanı olmadığını düşünerek onları bir daha açmak istemeyeceği dosyaların arasına katarken ikinci kata ulaştı ve Michael'ın dairesinin kapısının açık olmasıyla kaşlarını çattı. Aklına izlediği filmlerden gelen alıntılarla yüzünü buruştururken bunun kaderin bir oyunu olduğuna emindi. Muhtemelen içeride biri vardı. Kötü adamlar, bir hırsız ve belki de bir katil çünkü filmlerde böyle olurdu. Sonra saf olan çocuk merakına yenilip eve girer, içerideki kötü kişinin eline düşerdi.

Luke bunu uygulamayacak kadar fazla film izlemişti.

Telefonunu cebinden çıkardı, 911'in numarasını tuşladı ve cihazı kulağına götürdüğü an kapının hemen arkasında birini görmesiyle refleks gereği bir adım geriledi, anında titremeye başlayan elinden telefonun düşmemesi için kendisini zorladı. İri adam çeviklikle ona atıldığında Luke hala orada şaşkınlıkla duruyor, son bir umutla telefonun açılmasını bekliyordu fakat buna gerek kalmadı. Adam onu yakaladı, cebinden çıkardığı bezi anında Luke'un bağırmak için açılan ağzını da kapsayacak şekilde yüzüne koyduğunde sarışın oğlan karşılık veremeden kendinden geçmişti. Bacaklarındaki güç birden çekilirken adam onu tutuyordu, kulağındaki telefondan bir kadın sesi gelse de telefon saniyeler içerisinde yerle buluştu ve adam telefonu umursamadan Luke'u içeri götürürken kadın hatın diğer tarafında kimsenin olmadığını bilmeden konuşmaya devam etti.




ehehehe

buna da final yapacağım biraz uzamış gibi

hep hiagb yüzünden oldu bunlar

bu da bitsin de cashton'a yoğunlaşayım amk

the hankering || muke (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin