'' Hayır. Orası tam bir muamma. Bir sabah uyandıklarında annesi evde yokmuş. Bir süre beklemişler önce. Ama ne annesi gelmiş ne de haberi. Emniyete, jandarmaya başvurmuşlar ama izini bulabilen olmamış. Ortada ceset falan da yok. Yani sağ mı ölü mü o da bilinmiyor. Bildiğimiz tek şey Elif'in annesine düşkünlüğü. Ben çok şahit olmadım ama kardeş gibilermiş annesiyle diyorlar. Babası da eşinin kayboluşundan sonra iyice sorumsuzlaşmış. Bırakmış kendini. Eşinin kaçtığına inanıyormuş. Geri gelmesinden ümitler kesilince Elif'e annen öldü demişler. Ama o nedense bunu pek kabullenmiyor. O zamandan beri Elif, yaşayan bir ölü gibi. Nefes almak dışında bir şey yaptığı söylenemez. Eskiden durumları çok iyiymiş. Teyzesi de Elif'lerle yaşıyormuş. Babası işi gücü bırakıp içkiye vermiş kendisini. Neyi var neyi yok kaybetmiş. Teyzesi de Elif'e göz kulak olabilmek için burada işe girmiş. Kadın gözü gibi bakıyo resmen. Her öğünde iki lokma yedirecem diye neler çekiyor. Zaten çocuğu olmadığı için kocası boşanınca kendisini tamamen Elif' e adamış.''
Azat, heyecanını unutmuş duydukları karşısında çok farklı yerlere gitmişti. Zeynep öğretmenin söylediklerini can kulağıyla dinliyordu. Elif'in hazin hikayesinden çok etkilenmişti. Annesini hiç hatırlamamasına rağmen eksikliğini hep hissetmişti. Bir de Elif'in annesine yakınlığını düşününce içi parçalandı. Zeynep öğretmen de duygusal bir insandı. Elif'in hikayesini anlatırken sanki o anları yaşıyordu.
'' Yemeğe çok az kaldı Azat Bey. İsterseniz bir de pansiyonu gezelim. Sonra yemeğe ineriz.''
'' Tabi Zeynep hanım. Nasıl isterseniz.''
Zeynep öğretmen tecrübeli bir rehber gibi her yeri tanıtıyordu. Tane tane ve akıcı konuşması şirin sesiyle birleşince Azat'ı hemen etkilemeye başlamıştı. Onu dinlemek hoşuna gidiyordu. Kız pansiyonuna girdiler. Danışmayı, dinlenme odasını, etüt odalarını gezdiler. Zeynep öğretmen, bir yandan anlatmaya devam ediyor, bir yandan da gördüğü çocuklara yemek saatinin geldiğini, yemekhaneye inmeleri gerektiğini söylüyordu. Odaların bulunduğu kata çıktılar. Girdikleri ilk odada yataklardan sadece bir tanesi doluydu. Zeynep öğretmen yorgandaki şişkinliği görünce şaşırdı.
'' Elif?!''
Girdikleri odada altı yatak vardı. Ve sadece bir tanesinin içi doluydu. Azat olacaklardan habersiz, olanları izliyordu. Yatakta uyuyan kız yorganın altına tamamen girmiş, öylece uyumuştu. Zeynep öğretmen yatağın kime ait olduğunu bildiği için kim olduğunu görmemesine rağmen ''Elif'' demişti. Sonra da Azat'a dönüp tekrar duygusal bir havaya girdi.
'' Bakın Azat Bey. Biraz önce bahsettiğim öğrenci. Yatağının başlığına astığı şal da annesinden kalma. Yanından hiç ayırmaz. Yıkanmasına bile izin vermiyor. Annesi aynısından iki tane örmüş. Birisini Elif, diğerini annesi takarmış. Her günün sonunda değiştirirlermiş. O gün kokuları iyice sinsin de ertesi gün birbirlerinin kokularını sürekli alsınlar diye. Ne hoş bir ilişki değil mi? Çoğu insan bu kadar sıcak aile sevgisinden uzak büyüyor. Gerçi Elif'imde bulmuş ama sonra da kaybetmiş. Belki onun ki daha kötüdür. Tatmadığı duyguyu daha az özler insan.''
'' Keşke öle olsaydı.''
'' Efendim?''
'' Hiiç. Üzüldüm Elif'e.
'' Elif. Eliifff. Hadi kuzum yemek saati geldi. Yüzünü yıkayıp yemekhaneye in. Hadi tatlım. Teyzen seni arıyor. Bak merak etmiş seni.''
Azat, yatağın başındaki şala baktı. Gözbebekleri büyüdü. Şalın üstünde çamurdan noktalar vardı. Sonra bakışlarını yatağın içindeki şişkinliğe kaydırdı. Zeynep öğretmenin artan sesiyle uyanan Elif, yorganın altından başını çıkardı. Kalkıp yatağın içinde oturur vaziyette bir süre bekledi. Oturduğu yerde uykulu gözlerini iki elini yumruk yapmış ovuyordu. Yorganın içinde dönmekten olacak, darmadağın olan saçlarının bir kısmı yüzünün neredeyse yarısını kapatıyordu. Uykulu gözlerindeki mahmurluk, ciddiyetine gölge düşürmeden büyük bir sevimlilik katıyordu. İnanılmaz tatlı olan bu görüntü karşısında Azat'ın tek hissettiği korkuyla karışık suçluluk duygusuydu. Elif ellerini yüzünden indirince Azat'ın korktuğu şey başına gelmişti. Okula girerken arabasıyla üstüne çamur sıçrattığı kızdı o. Ve bu kadar tatlı, masum oluşu nedense dikkatini celp etmemişti. O zaman Elif'e kızmıştı. Şimdi de kendisine kızıyordu. Elif'in annesine olan özlemini, kokusundan kalan son kırıntıları alabilmek ümidiyle yanından ayırmadığı şalı kirletmişti çünkü. Şimdi Elif'in abartılı bulduğu tepkisini anlıyordu. Hatta az bile yapmıştı Azat'a göre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA ANNEMİ GETİR (TAMAMLANDI) KİTAP OLDU
Teen FictionHeyecanla okumanız dileğiyle...