44. BÖLÜM: BUHRANLAR DEHLİZİ...

560 122 16
                                    

           

Hiç beklemediği bir durumda karşısına çıkan yabancıyı görür görmez tüm vücudunu sarsacak şekilde irkildi. Ne yapacağını bilemiyordu. Korkuyla karışık heyecanlandı. Kimdi bu adam? Neden gelmişti? Ve neden konuşmuyor da sadece kızgın gözlerle bakıyordu. Hamit korkusuna yenik düşüp geriye doğru birkaç adım attı. Biraz geri açılıp kendisini toplayınca aklı başına geldi. Aniden karşısına çıkan bu yabancıyı tanımaya başladı. Karşısındaki sert adam gündüz kahvede çaycı Rasim'i perişan adamın ta kendisiydi. Herkesin içinde Rasim'e o kadar şeyi yaptıysa kendisine neler yapmazdı. Buraya kadar geldiğine göre yabancının asıl hedefinin kendisi olduğunu anladı. Azat'ın yüzüne bakarken geriye doğru yürümeye devam etti.


Her ne kadar korksa da köşeye sıkışmış, hiçbir kaçma seçeneği kaçma yolu kalmamış bir kedinin pençe göstermesi gibi çaresiz teyakkuzdaydı. O geriledikçe de Azat, onunla aynı hızda Hamit'e doğru yürüyordu. Yavaş yavaş yemek masasının yanına kadar geldiler. Hamit, tüm dikkatini Azat'a verse de bir anlığına gözleri yemek masasının üstüne doğru kaydı. Masanın üstünde duran bardağı görünce kahvede olanlar geldi aklına. Tedirginliği had safhaya ulaşmıştı. Bakışları Azat'la bardak arasında mekik dokuyordu. Azat'tan her hangi bir hamle gelmiş de ondan önce davranmak istermiş gibi bir anda masanın üstüne atılıp bardağı kaptı. Aldığı çay bardağını ceketinin iç cebine koydu. Bardaktan kurtulup kendisini garantiye alınca biraz olsun rahatladı. Son yaptığı hareketle yumuşayan Azat'ın yüzü de etkili olmuştu rahatlamasına. Neden sonra merakını gidermek geldi aklına.


'' Kimsin? Ne istiyorsun? Nasıl girdin eve?''


'' Sen Elif'in babası değil misin?''


'' E-evet. Sen Elif'i nerden tanıyosun?''


'' Öğretmeniyim.''


'' Öğretmeni miii!...''


Hamit, alkoldan zaten hakim olamadığı ağzını ayırmış şaşkınlıktan alt çenesini aşağı indirmişti. Kahvede yaptıklarını düşününce bu yabancı adamın öğretmen olduğunu duymak çok sıra dışı gelmişti ona. Bir öğretmen de olamayacak yeteneklere sahip olan bu adamın mesleği bir kenara, Hamit'in asıl merak ettiği kendisini neden aradığıydı.


'' Benden ne istiyorsun?''


''Elif hakkında konuşmak istiyorum.''


'' Ne duymak istiyorsun. Kendisiyle konuşsaydın ya. Neden buraya kadar zahmet ettin.''


'' Elif, hiç konuşmuyor.''


'' Doğru ya unutmuşum.''


Hamit, Azat'ın öğretmen olmasıyla korkusunu biraz olsun yenmiş, az önceki korkusunu unutturacak jestler yapmaya başladı. Unuttum derken elini arkasına uzatıp ensesini kaşıyıp kısık gözlerle rahat tavırlar sergilemeye başladı.


'' Elif'in annesi nerede?''


'' Başlatma o or-...''


Azat, duyduğu son kelimenin ilk hecesinden devamını tahmin ettiği için biraz önceki sakinliğinden eser bırakmayacak bir serilikle elinin ayasını sert bir şekilde Hamit'in ağzına vurdu. Beklemediği ani darbeyle sendeleyen Hamit geriye doğru düşer gibi olurken Azat, Hamit'in göğsünden tutup arkasındaki mutfak penceresine yapıştırdı. Gözlerinden çıkan ateş, Hamit'in korkusunu tekrar alevlendirmeye başladı. Azat, duymak istemediği kelimeyi resmen adamın ağzına tıkıp hareketsiz kalmasını sağladı. Sorgulamaya farklı bir tarzda devam edecekti.


BANA ANNEMİ GETİR (TAMAMLANDI) KİTAP OLDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin