Hiçbir şey anlamadı. Birileri yanlışlıkla atmış olmalıydı diye düşündü. Önemsemeyip telefonu masanın üstüne fırlattı. Tekrar kafasını yastığa koyup uyumaya çalıştı. Başardı da. Hayatın acımasız baskısından kurtulabildiği yegane anlardı uyuduğu zamanlar. Onun için dertlerden bir kaçış, kısa süreliğine de olsa bir kurtuluştu. Gözlerini kapattı dünyaya. Karanlık dünyaya açtı. Nefretle ayrıldığı aydınlık dünyadan yarım saatte olsa ayrı kalmak istedi, uyudu.
'' Benim adım ne?''
''Azat.''
'' Benim annem yok mu?''
''Yok.''
'' Neden?''
''Senin annen vatan. Git vatanın için çalış...''
'' işine son veriyorum. Artık ajan değilsin.''
'' Neden?''
'' Açığa çıktın artık devam edemezsin. Senin bu hayatına son veriyorum.''
'' Hayır!''
'' Evet. Aker öldü. Senin adın Azat.''
'' Beni azat ediyorsun yani. Ne istediyseniz yaptım. Ne dediysen tamam dedim.''
'' Şimdi de bitti diyorum. Kovmuyorum, kurtarıyorum.''
'' Neden Azat?''
'' Dünyaya ne zaman karanlık çökse, vatanımız ne zaman ışıksız kalsa senle ben hep (A-Y) olduk. Işık tutuk etrafımıza.''
'' Gitmek istemiyorum.''
'' Gideceksin. Yolun açık olsun.''
'' hayııııırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr!!''
Terden ıslanmış yastığın ensesine verdiği rahatsızlığı uyanır uyanmaz hissetti Azat. Gözleri sonuna kadar açık, gördüğü rüyayı kafasında tahlil ediyordu. Beyni yine enteresan bir oyun oynamıştı ona. Geçmişindeki Yavuz Bey'in olduğu tüm kesitleri acımasızca koymuştu göz kapaklarının arkasına. Göz açıp kapatıncaya kadar kısaydı her şey. Hocası bir isim koymuş, yabancı bir dünyaya koymuştu. Sonra orada öldürüp başka bir isimle başka bir dünyada filizlendirmişti. Hocasının sözleri tekrar çınladı kulaklarında. ''Senle ben (A-Y) olduk'' demişti. Azat, birkaç kez mırıldandı bu sözü. Sonra tekrar yatağında doğrulup telefonunu eline aldı. Son mesajı tekrar okudu: '' BU SABAH 05:00'DA HARPUTTA A-Y GÖRÜNECEK. İZLEMEYE GEL.'' Alnı açıldı, gözleri parladı. Sabah yine (A-Y) görünecekti. Belki bu sefer aydınlatan değil de aydınlanan olacaktı. Kim bilir belki ısınırdı da. Benliğini garip bir huzur kapladı.
Eline tabletini alıp internete girdi. Arama motoruna Harput yazıp sonuçlarını okudu. Neresi olduğu hakkında hiçbir fikri olmadığı için internete başvurmuştu. Okuduklarından sonra Harput'un Elazığ'da bir tepeye kurulmuş küçük bir kasaba olduğunu örendi. Yatağına tekrar uzandı. Yola çıkmak için birkaç saati vardı. Tekrar kapattı gözlerini. Gözleri kapalı kaldı bir süre ama bilinci tamamen açıktı. Gördüğü şeyin rüya olup olmadığını düşündü. Ama telefonla gelen mesaj beynine henüz iletilmişti. Daha önce anlayamamasına şaşırdı. Fazla zamanı da kalmamıştı. Saati kontrol edip ayrıldı yatağından. Hızlıca giyinip odasını terk etti. Pansiyonun merdivenlerini ikişer inerek ayrıldı yurttan. Arabasına binmesiyle tam gaz ilerlemesi bir oldu. İlçe merkezine varıp Elazığ yoluna saptı. Şansına, gideceği yer çok uzak değildi. Bunu biliyordu ama gideceği yerin uzaklığını tam olarak bilmiyordu. O geliyordu. Ve hala çok dakik olduğu kesindi. Harput'un uzaklığın bilmediği için biraz tedirgin oldu. Saatini sık sık kontrol ediyordu. 20 km civarındaki ilerlemişti ki tabelalar görünmeye başladı. Elazığ'a tam olarak 60 km vardı. Mesafeyi öğrenir öğrenmez rahatladı. Neyse ki geç kalmayacaktı. Hızını biraz azaltıp koltuğuna rahatça yerleşti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA ANNEMİ GETİR (TAMAMLANDI) KİTAP OLDU
Fiksi RemajaHeyecanla okumanız dileğiyle...