Umarım beğenirsiniz,iyi okumalar💞
"Lilith cidden burası neresi?" Diye sorduğunda kepenkleri açmaya başlamıştım. Yukarı kadar sıyırmaya tam gücümün yetmediğini gören Lucifer hafif sokranarak "Hala soruma cevap gelmiş değil ama kıyamıyorum ki ." "İçeri girince görürsün. Ama girerken elimi tutmanı istiyorum ." Sözümü bitirir bitirmez "Neden?" Diye sordu. "Çıkmak isteyebilirsin.." Dedim . Çıkmak isteyeceğini gram düşünmüyorum ama yine de korkutmak hoşuma giyordu. Kafasını onaylar biçimde salladıktan sonra elimi tuttu. Kapıyı ittirdikten sonra karşımıza 4 katlı kurşun geçirmez çelik bir kapı çıktı. Elimi sensöre koyup tarattıktan sonra kapılar teker teker açılmaya başladı . Kapıların 4 katıda açıldıktan sonra tam Lucifer ilk adımı atacaktı ki "Iıı-ııı " dedim cık cık sesi çıkartarak "çok safsın diyip onu geri çektim ve kapıdan yana doğru kayıp yarım daire çizerek karşı kapıya geçtiğimizde elime deodorantımı çıkartım aşağıdan sürüklenecek şekilde yuvarladım. Sensörden geçer geçmez ani bir kurşun yağmuru başladı. Lucifer bana hemen kollarını dolayıp,göğüsüne kapattı. Bu hareketi güçlü refleksleri olduğunu ve beni sevdiğinin bir kanıtıydı. Bende kollarımı ona doladığımda beni iyice kendine yakınlaştırdı yaklaşık 2 dakika geçmişti ki kurşun yağmuru kesildi . Bense kolları arasında kafamı kaldırıp ona baktım. Ve dudaklarımdan şu sözler dökülde yeşil gözlerine karşı;
"Benim dünyama hoş geldin.."
***
Abbadon'dan
Tezgahı silmem bitince doğrama tahtasını Alas'a çıkardım. O meyveleri doğrarken ben tezgahı kuruladım ve hemen doğrama tahtasının yanına oturdum ve hafif ayaklarımı sallamaya başladım. Ayaklarımı sallarken Alas sessizliği bozan kişi oldu "ne düşünüyor benim güzelliğim?" senin güzelliğinin düşündüğü şeyi bir bilsen kaçıp gidersin oysa.. "Çok çabuk ilerledi ilişkimiz her şeyin sarpa sarmasından korkuyorum. " "olmayacak şey için korkmanın anlamı yok sevgilim." Dediğinde muzları kesmeyi bitirmişti ve kesmediği kalan bütün çileği ısırmam için bana uzattı. Ben ısırdıktan sonra kalanını kendi yiyip pancakelerin üstünü süslemeye başladı. "Sözünü lütfen tut.." Diye fısıldadığım da süslemeyi bırakıp karşıma geçti,önüme düşen saçı kulağımın arkasına bırakıp "tutmamam için bir sebep yok ." Dedi ve sıkıca sarıldı sanırım bana başka hiç bir sarılma böyle hissettirmeyecek..
1 saat sonra
Pancakeleri o kadar hızlı yemiştik ki ikimizinde midesine oturmuştu. Ve bugün yediğimiz 4. Tatlıydı . "Böyle giderse sen bana kilo aldıracaksın ." Dediğimde Güldü. "Aslında bizimkiler gibi bir yürüyüşe mi çıksak?" fena bir fikir değildi aslında "olabilir. Ama şimdi sen üstünü değiştirmek için yukarı çıkacaksın ve ben tek kalıcam , ve korkuyorum, ve--" devam etmek istemiştim ki üçüncü ve'm de baş parmağını dudağıma bastırdı "kıyaferlerini al bize gel." Dedi . "Olmaz." "Sebep?" Soru muydu şimdi bu? Sence neden olmaz Alas? "Sana güvenmiyorum.." Dediğimde sesim biraz kısık çıkmıştı. "Seni yatağa atmak gibi bir niyetim olsaydı dün gece çağırdığınızda gelirdim." Dedi kızmış bir şekilde. "Bana kızma böyle düşünmem gayet normal." Dedim kafasını sallayıp "eşyalarını alıcak mısın?" Diye sordu . Hemen yerimden fırlayıp odama gittim. Altıma paça kısımları lastikli koyu gri eşofmanımı aldım üstüme ise siyah sporcu atletimi alıp deodorant sıkındım. Bozulan saçımı tekrar yaptığımda kafamda un kaldığını gördüm. Toplamaktan vazgeçerek biraz taradım ve çıkacak gibi değildi gecenin karanlığında kim görecek diyerek ev topuzu yaptım saçımı yanıma bir de parlatıcımı alıp hepsini bordo Faber çantama koydum. Kapıyı açıp "Ge--" diyip kaldım. Çünkü Alas yoktu.
Alaaas? Nerdesin?? Şakaysa komik değil !! bağırışlarım sanki bütün evde yankılamıyordu. Havanın gürlemesiyle yerimden sıçradım. 3-4 saniye geçtikten sonra hemen elektrikler gitmişti. "Kahretsin!!" Dedikten sonra mutfağa çakmak aramak için gittim .İçeri girdiğimde telefonun ekran ışığı ile önümü görmeye çalışıyor aynı zamanda çakmağın yerini hatırlamaya çalışıyordum.
3-4 dakika sonra
Evde tek ve karanlıkta bu kadar kalabilmem bir mucizeydi. Ama bir dakika bile sabredebilecek ne psikolojim ne de gücüm kalmıştı. Kapıya doğru yüreyecektim ki birine çarptım. Çığlık atmak için nefes aldığımda ağzımı kapattı. Direkt ağlamaya başladığım da ağzımı açtı ve "Abbadon iyi misin ?" Diye sordu . Ağlamaktan cevap veremiyordum fakat bu sesin Alas olduğunu fark ettim. Hıçkırarak ağlamaya devam ederken o kendi telefonun ışığını açmıştı ve bacaklarıma doğru eğildiğinde daha da yüksek sesle ağlamaya başladım bunu istemsiz yapıyordum beni kucağına alıp odama götürdüğünde yatağa yavaşça bıraktı ve karşı tarafa geçip kendini sert bir biçimde yatağa bıraktı. Yattıktan sonra vücudumu ona döndürmemi sağlayarak kafamı omuzuna koydurttu yanağımı sevip bir kolu ile sarılıyor bir bacağını da üstüme atıyordu. "Geçti sakinleş ben burdayım bir yere gitmedim." Dediğinde biraz daha sakinleşmiştim. "Evet böyle sakinleş." Dediğinde ise tamamen ağlamam bitmiş hıçkırmaya başlamıştım..
Lilith'den
Kollarını benden çekmişti. "Senin dünyan derken?" Hala ona bakan gözlerimi ayırmayıp "bırakmayacağına emin olabilir miyim?" Demiştim "bıraksaydım bu garip yere getirdiğinde bırakırdım." Dedi . Haklıydı. Bıraksaydı bu vakte kadar bırakırdı ama insan emin olmadan yapamıyor. Tekrar elini tutup kapının yanında ki duvara yedi kere vurdum duvardan çıkan gizli yere bu sefer işaret parmağımı soktum ve asıl kapı açıldı. Parmağı ile sahte kapıyı göstererek "bu gerçek kapı ama duvara mı yapıştırmaydı? Ve duvara neden 7 kere vurdun ?" Cevap gelmeyince biraz kızar biçimde çoğunlukla şaşkınlık duygusu hakim olan bir ses tonuyla "Lilith sana diyorum." "Aşağı indiğimizde her şeyi açıklıcam şimdi şu kapıdan geçelim ve asansöre binelim." Dedim . Soru sormayı bırakıp elimi daha sıkı tutmaya ve beni takip etmeye başlamıştı.
Asansör ile aşağı indiğimiz de duvarda olan silahları görüp "Artık bir yerden geçmek istemiyorum. Açıklama istiyorum!" Diyip bağırmıştı. Kırılmadım çünkü haklıydı. "O gördüğün kapı yapıştırmaydı duvara yedi kere tıklatmamın sebebi herkes duvarı açmak için bir nesne arar ve o nesne yerinden hareket edince sürgülü kapı açılır. Duvara oldu ki tıklattı 2 kere tıklatır bunlar klişe anladın mı? Bizim bu yerin bulunmaması gerek. Bu gördüğün bütün silahlar Abbadon'ın. Aşağı bir kat var orada bura ile aynı boyutta ve orada silah-mermi ile dolu. Abbadon profesyonel silah kullanıyor aynı zamanda profesyonel boks , aikide oynar. Gel benimle" diyip yine asansörün yakında ki duvara 7 kere tıklattım "neden açıl--" söze başlayan Lucifer'ın sözünü kesip "şşşsh" dedim ardından 3-4 saniye saydıktan sonra duvara 3 kere daha tıklattım ve bu sefer öne doğru çekmece açıldı ve içinde bir bıçak çıktı. "Bu neden?" Diye sorarken Lucifer ben bileğime bıçağı takmak ile meşguldüm kını tarzı bir şeye takılı olan bıçağı sonunda bileğime geçirmiştim. Ve "Hiç Assasin's oynadın mı?" "Evet noldu ki?" "İşte oradaki bıçak bu." Dediğimde elime hızlıca öne ittiğimde bıçak öne çıktı elimi geriye çektiğimde ise geri girdi. Bileğimden geri çıkardığımda Lucifer "Bunların hepsi neden?" Diye sordu . "Bizde bilmiyoruz , biz doğar doğmaz bu hayat içindik." Dediğimde "Şifreli konuşma." Kaşlarımı çatıp "Sen daha soracağın soruyu tam bilmiyorsun Lucifer bana şifreli konuşma deme hepsini anlatıyorum yavaş yavaş." Dedim. Lucifer ise hiç sesini çıkartmamıştı. Yaptığımdan utanç duyarak dudağımı onun dudağına bastırdım ve "Özür dilerim." Dedim 'önemli değil'. anlamında başını sakladığında" aşağı katı da görmek ister misin?" "Evet" dediğinde tekrar el ele asansöre gitmiştik.
Aşağı indiğimizde etrafa büyülenmiş gibi bakıyordu. Bu halini görünce gülümsedim. "Abbadon hiç sert bir kız gibi durmuyordu oysa ki." Dedi acıklı bir ses tonuyla. "Bende durmuyorum. Bu yüzden bizi seçtiler." Dedim. "Hadi gel benim katımı da sana göstereyim." Dediğimde şüphe etmeden elimi tuttu . Bu sefer yukarı çıkıyorduk . Ne de olsa biraz daha aşağı inip magma yüzünden ölmek istemezdik demi? Tamam komik değildi.. Yukarı çıktığımızda her yer kılınçtı. "Ben de 13 yaşımdan 16 yaşıma kadar yani yaklaşık 3 senedir Japonya da 96 yaşında olan Nagasume 'den eğitim aldım. Gel hatta bir şey göstericem." Deyip duvarda aynı silahlar gibi aslılı olan beyaz kılınça yöneldim. Duvarda asılı olduğu elektronik askıdan şifresini yazıp aldım. "Hepsinin şifresi aynı mı?" "Tabii ki de hayır hepsinin şifresi ayrı ayrı . Ha bu arada aşağıda ki gösterdiğim bıçaktan aynısını bende de var ." Dedim kendime kenarda duvarın dibinde olan tek katlı rulo peçeteden bir yaprak kopardım.
Lucifer'dan
Sessiz ve dikkatli bir şekilde onu izliyordum. Kopardığı bir yaprak peçeteyi havaya atmamı söyledi. Kılıncını koyduğu aluminyum tarzı kefeden çıkartıp iki eli ile iyice kavradı kafasıyla yavaşça onayladıktan sonra peçeteyi havaya attım ve gördüğüm şey karşısında şoka uğradım. İncecik peçeteyi hava keserek kestiği parçaları da ikiye kesmişti. Tanrım ben nasıl bir kadınla çıkıyordum?
Lilith'den
Yaptıklarımdan etkilenmiş olacaktı ki bana gözleri kocaman kocaman bakıyordu. Kılıncımı tekrar çıkardığım kefeye koydum. Ve elektronik askılara astım. "Her şeyi gördüğüne göre artık gidebiliriz." Dediğimde başıyla onayladı ve ekledi "kesinlikle bu gösterdiklerin oldukça ilgi çekici,seksi ve güzel fakat her yer siyah ve sadece şu elektronik askılar mı neyse mavi ışık saçıyor bunaldım. " dedi. "E bebeğim deseydin ışıkları açardık." diyerek iki elimi alkış yapacak şekilde vurdum. Işıklar tüm tavanı kapladığından dolayı aniden açılınca gözlerimiz kamaştı. "Keşke demeseydim." Diye fısıldayan Lucifer'ı duyduğumda güldüm. "Hadi hadi artık gidelim..
***
Abbadon'dan
"Bir daha sakın beni karanlıkta ve bir başıma bırakma." Dediğimde "özür dilerim sadece tuvalete gitmiştim bu kadar korkacağını inan bilsem gitmezdim." dedi. . " boşver de Lilithler nerde kaldı?" Evet sorularımın ardı kesilmiyordu. Aslında bu konu hakkında konuşmak istemesinden korkuyor ve geçiştirtmeye çalışıyordum. "Gelirler birazdan.Uyuyalım biz." Dediğinde hiç itiraz edesim gelmemişti. Küçüklüğümden beri ağlayaca uykum gelirdi. "Olur ama yastık koyup gitme. Kal olur mu?" Dediğimde "gitmem zaten yapmam o hatayı bir daha. Bende şuan sadece sana sarılıp senin de bana sarılıp uyumanı istiyorum." Diyip anlıma bir öpücük kondurdu. "İyi geceler sevgilim." "Sana da bir tanem."
Lilith'den
Arabaya bindiğimizde ikimizin de sesi çıkmıyordu. Ve bu sinir bozucu sessizliği bozmak için can atıyordum. "Gösterdiğim duvardan çıkan bıçak var ya.." Dedim ve Lucifer Evet anlamında başını salladı. "Abbadon'a sürtüğüm dememle alakalı." Dedim . "Nasıl yani?" "Biz o bıçağı kullandığımızda --"
Evet canlarım yazarken kollarımın koptuğu bir bölüm ile karşınızdayım. Eminim merak ediyorsunuzdur ama yeni bölüm için yarını yada geceyi bekleyeceksiniz. Her neyse umarım bölümü beğenmişsinizdir. Lütfen hikaye hakkında ki düşüncelerinizi, fikirlerinizi yorum olarak bırakmayı ve Vote atmayı unutmayın. Seviyorum sizi. XOXO 💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ SÜRTÜK : MELEZ PRENSES (1. Kitap TAMAMLANDI)
ChickLitBana bahşedilmiş hayata her gün acı çekerek açıyordum gözlerimi. Tanrının yarattığı her çocuk gibi bir melek gibi inmiştim. Her ne kadar başlarda tanrıyı yaptıklarımla onurlandırmak istesemde tanrının bana yaşattıkları yüzünden hayata artık sadece h...