Bölüm 20-İkinci Gün/ KİTAP

70 4 1
                                    

Uyandığımda Alas ,Lilith ve Lucifer uyanmış ellerinde bir kaç karta bakıyordu. "Neye bakıyorsunuz bakalım?" Diye sordum uykudan yeni kalkmış boğuk sesim ile. "Melek kartları buldukta ve bir kaç eski kağıt onlara bakıyoruz." Dedi Lilith. Bu evde öyle kartlar olduğunu hatırlamıyordum. Tate ve benim o zamanlar ne işim olurdu ki melek kartları ile? "Nereden buldunuz?" Dedim düz vücudumu onlara doğru çevirip , kolumu büktüm ve kafamı elime yasladım. "Az ileride ki çöpün ordaydılar. Kim attıysa bizde merak edip aldık." Dedi Lucifer. "Yarın parti var. Eve gidelim üstümüzü vs değiştirelim. Makyaj o bu falan ondan sonra burda ki son günde temizlik yapar eşyaları yerleştiririz."dedim. Lilith elinde ki kartlara odaklanmış pek dinlemediğini düşünmesem de kafasıyla onaylamıştı.

Yana çevirdiğim vücudumu tekrar düzleştirip olduğum yerde tavanı izliyor ve etrafın kararmaya başladığını fark ediyordum. Sehpanın üzerinde duran telefonu mu alıp Mc'in numarasını tuşlayıp altı yedi paket büyük boy patates cipsi,dört tane kola,altı tane de hamburger söyledim. Verdiğim siparişi duyduklarında üçüde konsantre oldukları kartlardan bakışlarını çevirip bana odaklanmıştı. "Ne var açım, ayrıca bakın doymıcaz bile dedim." Arkamı dönüp kafamı yastığa gömüp bağırmaya başladım. Üçü birden ayağa kalkıp yüzümü çevirdiler. Yüzlerinde ki o korku hissini görebiliyordum. Buna daha fazla dayanamayıp gülmeye başladım. "Bilerek mi yaptın bunu?" diye ilk önce Lucifer kızdı. "Ya komik mi şimdi bu?" Alas ikinci oldu. "Lilith biliyor arada saçma sesler çıkartıyorum." dediğimde hala kahkaha atıyordum. "Olanlardan sonra her bağırdığında bir şey oluyor sanıyoruz." Dedi Lilith kendini savunarak.

Gülmem geçtiğin de hala buldukları kağıt ve kartları inceliyorlardı. Ben ise mutfağa doğru yöneldiğimde Lilith "Nereye?" diye sordu. "Mutfağa gidiyorum ve orada bağırırsam korkun." Dedim hafif ciddiyetimi dalgaya vurarak. Küçük adımlarla mutfağa doğru ilerlediğimde feci şekilde pislendiğini fark ettim. Bir köşede eski gazeteler olduğunu gördüm. Ağaçtan olan mutfak dolaplarını çizmeden gazete ile temizleyebileceğimi düşündüm . Gazeteleri açıp hızlı hızlı çırpıp tozunu atmaya çalışırken içeriden Alas "Sevgilim iyi misin?" diye bağırdı. "Kafanı kaldırıp o kadar merak ediyorsan bak Alas! Amerikan mutfağı unuttun mu?" Diye ben çıkıştım. Gazeteyi silkelemeyi bırakıp lavabonun altında ki dolapta sadece bir bulaşık jeli kaldığını fark ettim.

Bir tane küçük mavi leğen tarzı şeye su koydum ve bulaşık jeli ile karıştırdım . Başka bir bez alıp ilk önce dolapları hafif ıslattım. Gazeteyi direkt soksaydım parçalanırdı. Boymun yettiği ufak kısmı (1,65 im çok bir şey beklemeyin .) temizledikten sonra masadan bir sandalye çekip üst kısımları da temizledim.

Dolapların temizliği bittiğinde sıra tezgah,bar masası,lavabodaydı. Tezgahı kabasını almak için ölmek için son nefesini veren gazete ile temizledim. Ardından temiz bir bez alıp kalanını temizledim ve gazeteyi çöpe attım. Tezgahı temizlediğim gibi bar masasını da temizlemiştim. Ardından artık baktıkça midemin bulandığı suyu lavaboya döküp lavaboyu da bulaşık jeli döküp kısmen temizleyebildiğim kadar temizledim..

****
Sonun da temizlik bitmişti. Yapacak ufak tefek şeyler kalmıştı. Kabaran saçlarımı elimin tersi ile düzeltip elimde kalan suyu kapı kolunda  asılı duran havluya temizledim ve bizimkilerin yanına gidip oturdum. Oturduğumda derin bir oh çektim. Saçlarımı açıp yanıma alarak örmeye başladım. Aynı zamanda hala inceledikleri eskimekten sararmış kağıtlara,kartlara,defterlere ve gizemli yazılara bakıyordum. En çok dikkatimi kitap çekerken "Gizli bir yazı mı acaba?" Diye fısıldadım. Lilith gülüp "hayır şapşal eski latince ." Dedi. Araya Lucifer girip "Nereden biliyorsun?" Diye sordu. "Okulumuzda bir süre latince dersler aldım." 
"Ama latince eski latince değil." Dedi Alas. Lilith yine kafasını hafif yana çevirerek gülüp "Latince den sıkılıp eski Latinceye geçtim." Dedi. Lucifer şaşırmış yüz ifadesi ile "Ne kadar zekisin sen?" diye sordu. Lilith ise dudaklarını büzüp üstünde altın rengi yazılar olan ilginç kitabı aldı. O eline aldığı kitabı incelerken arkamda ki kitabın düşmesi ile irkildim. Kitaba baktığımda hepsinden ilgi çekici fakat yine Eski Latince yazılı bir kitaptı. Elime alıp üstüne üfledim. Tozu Lilith'in yüzüne doğru gittiğinde yüzünü buruşturdu. Ağzımı hareket ettirerek sorry dedim. Kitabın üstünde ki yeşil taşın üzerinde elimi her gezdirdiğimde taş biraz daha parlıyordu. Elimi biraz daha gezdirdiğim de "Bunu nasıl yaptın?" Dedi Lilith. "Sizde aynısı olmadı mı?" Diye sorduğum da Lilith kafasını iki yana salladı ve elimde ki kitabı aldı. Kapağını açıp iç kısmında yazan yazıyı yavaş yavaş tercüme etmeye başladı "Nefretten gözleri kapkara olan biri parlatır bu taşı..."  meraklı gözlerle hala ona bakıyorduk. "Parlarsa taş,sök,del kolye yap.Kimsenin veremeyeceği güç senin olsun."  Anlamıyordum. Gözlerim nefretten kararmamıştı. Ne demeye çalışıyordu bu kitap..

İKİ SÜRTÜK : MELEZ PRENSES (1. Kitap TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin