Oda xxx

217 11 0
                                    

Tekrardan meraba:D Her hafta yeni bölüm atmaya çalışıyorum arkadaşlar yazmak zor oluyor. O yüzden sık sık yb paylasamiyorum. Ama okuyucu sayısından çok memnunum hepinizi çok seviyorum :*

Sınırlı görünüyordu ve sınırlı olmasını istemuyordum. Elimi saçlarından geçirdim ve yüzüne koydum. Geri çekildi ve elimi tuttu. "Sana birşey soracağım."

"Sor."

"Bana güveniyor musun?" Bunu bana sorma nedenini bilmiyordum. Güveniyordum. Bunu ona söylemek istiyordum ama kendimi ona muhtaçmışım gibi göstermemek için "Sanırım. Neden?" diye cevap verdim. Ellerini çekti ve birbirine kenetledi. "Senden birşey istesem yapabilir misin? Benim için..."

"Ne olduğuna bağlı"

"Lütfen Amy güvende olduğunu bilmem gerekiyor."

"Neden güvende olacak mışım?"

"Ross dediğin o piç varya! Drew'in adamı. Sana yaklasip benden almak istiyorlar. Onunla konusmani bile istemiyorum Amy anlıyor musun?". Demek Ross bu yüzden bana yakın davranıyordu Bu yüzden beni opmustu. Ona bunu odetecegim.

"Bunu nasıl yapabilirim k-"

Sözümü bitiremeden Harry karşımda birden bağırdı. "O pezevenk seni öptü mu ?!?"

Gerçekten çok sınırlı ve üzgün görünüyordu. "O piç kurusunu öldüreceğim." diye bağırdı ve hızla arkasını dönüp kapıya ilerlemeye başladı. Onu kolundan yakaladim ve kendime çevirip öptüm. Sakinlesmesini istiyordum. Sakin olmasını ve bana sarilmasini.

Dudaklarimiz ayrıldığında hafifçe geri çekildi ve yüzüme baktı. Ne hissettiğini anlamak için yuzunu inceluyordum ama bunu anlamak mümkün değildi. Kısa bir  sessizlikten sonra koltuğa oturdu ve kafasını arkaya attı. " Seni korumak istiyorum."

Ona döndüm ve gözlerimi gözlerine kilitledim. "Beni korumani istiyorum. Ama önce nedenini açıklamalısın."

Ayağa kalktı. Yanıma geldi ve elimi tutup beni yukarı çıkardı. Odasına götürdü ve yatağa oturttu. Kendiside yanıma oturdu. Elimi hala tutuyordu ve hiç birakmayacakmis gibi sıkıyordu.

"Eee anlatacak mısın artık?" dedim ve bir kaşımı hafifçe kaldırdım. Bunu görünce dudakları yukarı kivrildi ama hemen eski halini aldı. Gözlerini yere kenetledi ve konuşmaya başladı. "Sana melek olduğumu söylediğimi hatırlıyor musun?"

"Evet egoist Ken." Bu alayıma karşı en küçük bir tepki vermemişti.

"Buna inanıyor musun?"

"Bilemiyorum."

"İnanmalisin" dedi ve tişörtünü üzerinden yavaşça çekip çıkarttı."Sana melek olduğumu söyledim, evet. Ama artık değilim. O zaman da belirtmiştim. Dünyada fazla zaman geçirdiğim için kovuldum, yani düştüm. Çoğu melek farklı nedenlerden dolayı düşebiliyor. Düşenlerin hepsine bir görev veriliyor ve eğer başarırsa elçi melek olarak yeniden ise alınıyor. Ama birinin ölümüne neden olursa yada daha kötü birşey yaparsa son tüyü ateşe atiliyor ve cehenneme gidiyor. Bana verilen görev seni korumak. Benim için özel seçildin. Drew ve Ross ise sana zarar vererek ölümüne neden olmamı istiyorlar. Bu yuzden seni kaçırmaya çalışıyorlar. Onlarda düşmüş melekler fakat Drew baş melek. Konseyde haksızlık yapıp yanlış kararlar verdiği için atıldı ve düştü. Buna çok sinirlendi ve her düşmüş meleği kendi tarafina çekmek istiyor. Eğer teklifini kabul etmezsen seni cehenneme göndermek için elimden geleni yapıyor. Bir baş melek olduğu için baş meleklerin konuştukları şeyleri duyabiliyor. Aslında o kısmının alınmış olması gerekirdi ama korumayı başarmış. Lanet olsun. Ve son olarak da bu sırtımdaki iz kanat izlerim. Kanatlarimiz dustugumuzde koparılıyor ve yakılıyor. Her tüyüümüz bir anımızi temsil ediyor. Yakilinca unutmuyoruz fakat hatırlamamız zorlaşıyor. Cennete işlerin nasıl yurutuldugu bize unutturuluyor. Son bir tuyumuzu saklıyorlar. Eğer onu yakarlarsa hiçbir animiz kalmayacağı için ölüyoruz ve melek olduğumuz dışında herşeyi unutarak yakilmaya başlıyoruz. Her düşen melegin uyması gereken kurallar var. Zaman geçtikçe hepsini ogrenirsin. Kural 1: Kimseye kimliğini deşifre etme."

"Ve sen ilk kuralı suan çiğnemiş bulunuyorsun öyle mi ?" diye karşı ciktim hemen.

"Bu kadar anlattığım şeyden dikkatini sadece o mu çekti?" diyr sordu gözlerini parkeden ayırmadan.

"Evet çünkü seni kaybetmek istemiyorum!" diye bağırdım. Dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve bana döndü. "Her zaman istisnalar vardır. Korudugun kişiye bilgi vermek serbest ama herşeyi anlatamazsin. Kısıtlamalar var." dedi.

Herşey o kadar fazlaydı ki . Kafama birşey daha takıldı. Ona döndüm ve "Peki neden beni korumak zorundasın? Neden başkası değil de ben ? Neden Scott değil mesela?" diye sordum.

"Çünkü... Bunun cevabını daha sonra vereceğim. Söz."

Gerçekten basım ağrıyordu, bu anlattiklari benim için fazlaydı ve kafam patlayabilirdi. Bunlar bir insan için anlaması ve kavraması zor şeyler. Bunları kabullenmek çok zor. Ross, Harry, melekler ve baş melekler. Cezalar, kurallar... Hepsini anlayarak kabul etmek... Nedenini ve işleyiş şekillerini anlamasamda Harry'nin dediği herşey kafamda tekrarlaniyordu. "Düşmüş melek. Yanmak. Cennet. Cehennem..." 

Yanağım ıslanana kadar ağladığımı farketmemiştim. Harry de ağladığımı gördüğü an bana döndü ve "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Yuzundr en küçük bir duygu belirtisi yoktu ve yanında bir kız ağlıyordu! Onu teselli etmek yerine sorular soruyor ve cevap bekliyordu. "İnanılmazsın." dedim ve ayağa kalktım. Ellerimle yüzümü sildim ve burnumu çekip derin bir nefes aldım. "Banyo ne tarafta?" diye sordum. "Sağda koridorun sonunda." diye belirtti. Çıktım ve banyoya doğru ilerledim. Yüzümü soğuk suyla yikadim. Kendime gelmiştim. Gözlerim kizarikti ve rimelim biraz akmıştı. Peceteyle yüzümü sildikten sonra banyodan çıktım. Tüm kapılar kapalıydı ve koridorda kimse yoktu. Banyonun kapısını kapatıp Harry'nin odasına ilerlerken bir koridor daha olduğunu gördüm. Burayi daha önce görmemiştim. Koridorun sonunda tek bir oda vardı. Onun dışında başka birşey, bir oda yoktu. Cevremi kontrol ettim ve parmak uclarimda odaya dogru ilerledim. Kapıyı yavasça araladim ve içeri girip kapattım. İsigi açtığımda her yer siyahti. Sağda buyuk bir gardrop ve solda da raflar vardı. Raflarda ona yakın parfüm çeşidi, birkaç tane zincir bileklik ve kolye, bir iki tane de tişört vardı. Gardrobu açtım. Pantolon ve gömlekler. Hepsi siyah. Jilet gibi utulenmis ve gayet düzgün bir şekilde aşılmış. Buraya kesinlikle bir bayan eli degmis olmalı diye düşündüm. Sonra arkamı döndüm ve parfumlerden birini aldım. Bilegime sıktım ve kokladim. Harry gibi kokuyordu. Onu bıraktım ve bir diğerini aldım. Bu daha yumuşak bir kokuydu. Harry'nin bunu almasina bile şaşırmıştım. Sonra bir diğerine uzandım. Tuttum ve kendime çektim. Elime aldım ve sıktım. Işte bu mükemmel kokuyordu. Bir kaç kez daha sıktım ve yerine koydum. Arkamı döndüğümde gardrobun yana kaymış ve arkasından bir kapinin çıkmış olduğunu gördüm Kapı simsiyahti ve üzerine beyazla kazınmış garip işaretler vardı. Yine sessizce kapıyı araladim. İçeriye girdim ve ışığı açtım.

Aman tanrım burası işkence aletleriyle doluyfu. Sinema salönünün yarısı buyuklugundeydi Tam ortada bir sandalye ve yerde yığılmış birkaç metre zincir vardı. duvarlara çakılmış civilerde asili birkaç bıçak, yerdeki agzi açık kutularda silahlar ve mermiler, raflarda ise kitaplar vardı. Tanrım, korkmaya başlamıştım!!!

Trust Me (Güven Bana)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin