"Birdaha asla birakma o zaman"-Amy
Harry yavaşça kollarimdan siyrilirken ben onu birakmamak için herşeyi yapabilirdim. Güvendiğim tek kişi oydu faka neden guvendigimi bilmiyordum. Nefret ettigum tek kişi oydu ama aynı zamanda seviyordum.
Ellerimden kurtulunça tekli koltuğa geçti ve oturdu. Ona döndüm ve " En azından senin ne olduğunu bilmeme izin ver. Bir insan olmadığını anlayabiliyorum. Nesin sen Harry?"
Harry ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü. pencerenin kenarına hafifçe oturdu ve dışarıyı seyrederek konuşmaya başladı."Benim ne olduğumun fazla bir önemi yok. Senin için önemli olmamam gerekirdi ama benim için sen önemlisin. Bu yüzden seni korumak zorunda olduğumu hissediyorum. Ama seni korumam bana zarar verebilir. Ben- ben bir melegim."
"Tamam Harry. Kendi cazibene kapılmış biri olduğunu herkes biliyor. Şimdi bana gerçeği söyler misin?"
"Bak Amy, ben ciddiyim. Dalga geçiyor gibi mi görünüyorum. Bir meleğim ve dünyada fazla vakit geçirdiğim için cennetten düştüm. Çıkarıldım fakat başmelekler konseyinde yargılanirken ceza yerine bana görev vermeyi tavsiye ettiler. Gorevimi tamamlamak için dunyadayim. Ama bunu yapmama engel oluyorsun." dedi.
"Ben birşey yapmıyorum ki " dedim ve cumlenin sonunda elimde olmadan hıçkırdım. Harry sırıttı. O gamzeleri yine belli olmuştu. İçinde ölünebilecek gamzeleri. Bende biraz sırıttım fakat ciddiyetimi korumaya devam ettim. "O halde sonra görüşürüz." dedim ve odadan çıktım. Bir yoldan girdim ve içgüdülerime uyarak yolda ilerlemeye başladım. Biraz sonra önümde bir araba durdu. Bu kaçırıldığım gün önümde duranla aynı arabaydi.
Biraz egilince içerideki Ross'u gördüm. Cami açtı ve "Bu aralar fazla karşılaşıyoruz. Bu kader olmalı." dedi ve minik gamzelerini ortaya çıkaran bir sırıtış yerleştirdi yüzüne.
"Canım sıkkın. Birşeyler yapmak ister misin?" dedim arabaya binince. Gerçekten hos bir çocuktu ve Harry'le kafayı bozmak istemiyordum. Birşeyler yapmak iyi olabilirdi, eglenebilirdim belkide.
"Tabi, ne yapmak istersin?"
"Kafa dağıtacak birşeyler olsun yeter" dediğimde altın bulmuş gibi gözleri büyüdü ve heyecanla "Seni bir eğlence merkezine götüreceğim. Oraya çok sık giderim ve paintball oynarım. Seninle önce paintball oynariz daha sonra oradaki herşeye seni en az bir kez bindirecegim." dedi ve ellerini direksiyona koydu.
Yavaşça gülümsedim "Olur."
Kilometreler ötesinden kamikazenin dönüşünü ve salincaklarin dönüşünü gorebiliyordum.
"Ben o şeylere hayatta binmem." dedim korkak gözlerle eğlence merkezini incelerken.
"Hadi ama Amy, mızıkçılık yapma. Lütfen. Birşeyler yapmak istedin yapalım ışte. Hadi hadii." dedi ısrar edercesine. Kolumdan tuttu ve bilet almak için sıraya girdi.
En az yüz bilet almıştı. "O kadar bilete ihtiyacımız olacağını sanmıyorum Ross." dedim Ross'a baktım.
"Olacak." dedi ve büyük şato kapisindan içeri girdik. Saat yaklaşık beştı ama hava yavaş yavaş karariyordu. İçeri girdiğimizde hemn önümüzde devasa bir kule duruyordu. Asansör diyorlarmış. Beni ilk ona bindirdi. Tanrım hayatimda bu kadar güzel bir şeye binmemistim. Evet buna birkez daha binebilirdim.
"Buna tekrar binelim Ross." dedim fakat bana olmaz dercesine bir bakış attı. "Hepsine binmeden önce ikilemek yok. Hepsine binelim, sonra itedigine tekrar binebilirsin." dedu. Bunları söylerken başka bir tanesinin daha önüne gelmistik. Eğlence Treniymis. Bir vagon iki kişilikti. Bindik. Elimizde silahlar kırmızı noktalari vuruyorduk. Eğlenceliydi ama asansör kadar değil.
Bir kaç şeye daha bindikten sonra hız trenine geldik. Çok hızlı olmamasını umdum çünkü dönüşleri çok dikti ve düşme ihtimalim vardı. Ross yanıma bindi. Vagonlar yine iki kişilikti. Başladı. Önümdeki demiri çok sıkı tutuyor olmalıydım ki Ross elini omzuma koyarak "Rahatla biraz. O kadar korkunç değil." dedi. Gülücüğünü attı ve tren ilerlemeye başladı. Bitinci turu yapmıştık. O kadar korkunç olmadığını anladığımda rahatladım ve ellerimi gevşetip arkama yaslandim. Dönüşe yaklasiyorduk. Tren tam yan dönüyordu ve ben alt tarafta kaliyordum. Birden önümdeki demir açıldı ve assagi uçarken çığlık atmak için boğazımı yirtiyordum ama sesim çıkmıyordu. Kafam yere değdiği anda gözlerimi sımsıkı kapattım ve omzumda hissettiğim elle tanıdık bir ses beni kendime getirdi. "Tamam Amy, bu bitti şimdi korku tüneline gidelim." dedi Ross kocaman gülümsemesiyle. Nasıl yani? Ben düşmedim mi ? Bu aralar fazla hayal görüyorum. Harry ile tanıştığımdan bu yana.
Sonra bir sürü şeye daha bindik midemin bulanmaya başladığını hissedebiliyordum. "Son bir dey kaldı Amy hadi ama yüzünü buruşturma." dedi Ross ve bir tünele girdik. Ne olduğu umrumda değildi hemen bitmesini istiyordum o kadar.
İcer girdi vagon. Yanlardan birşeyler patladı ve üzerimize renkli kâğıtlar düştü. "Neyr bindik biz?" dedim Ross'a dönerek. "Aşk tüneline." dedi ve dudaklarimi dudaklarıyla örttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trust Me (Güven Bana)
Fiksi PenggemarHarry Styles her zaman kötü çocuktu. Derin gamzeleri, yesil gözleri ve kıvırcık çekici saçları beni kendine çekiyordu. Buna engel olmaya çalışırken onu daha iyi tanımaya başladım ve onun hayatında bir keşfe çıktım. Merhaba arkadaşlar; Bu ikinci hika...