Gerçekler

125 8 0
                                    

Beni duymayacağını bildiğim için arkasından daha fazla bağırmadım. Sınıfa gidip eşyalarımı ttoparladım ve bahçede seçtiğim bir banka ilerledim. Çantamı da yanıma koyup Harry'i beklemeye başladım. 

"Bu erkekler hep geç mi kalmak zorunda." diye kendi kendime düşünürken Harry'nin geldiğini gördüm. Bir-iki adım atıp yanıma geldiğinde " Daha fazla geç kalamazdın heralde?!" dedim dalga geçecesine.

"Yaklaşık yarım saattir burdayım. Beni bekleyip beklemeyeceğini bilmem gerekiyordu."

Sinir olduğumu belirtecek bir biçimde inilti çıkartıpgözlerimi sıktım. Harry eliyle beni dürttü ve " Dediğim herşeye inanmaya hazır mısın?" diye sordu.

"Zorunda mıyım?" 

"İnanmayacaksan hiç anlatmayayım."

"Peki tamam. İnanacağım... hepsine. ... Söz veriyoruum." diye uzattım o garip bakışlarına maruz kalınca. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

"Önceden defalarca anlatmaya çalıştığım gibi, ben cennetten düşmüş bir meleğim. Görevim seni korumak. Ross ve Drew cennetten düşenleri cehenneme göndermek için elinden geleni yapan cennetten düşmüş iki melek. Drew baş melek. Üstelik seninde kanında meleklik var, hissedebiliyorum fakat bunun nerden geldiğini bilmiyorum. Araştırmaya başlamalıyım. Seni koruyamazsam ve sana zarar gelirse ben cehenneme gideceğim. Bunun aksine senin hayatını kurtarırsam ben bir Elçi melek olarak tekrar görevlendirilicem ve görevim bu sefer resmi olarak seni korumak olacak. Fakat dünyada senle fazla zaman geçirmemde yasak. Seni uzaktan korumalıyım. Elimden geleni yapıyorum ama beni sevmeye başladığını hissediyorum. Bunu yapmamalısın. Beni sevme, bağlanma. Bu sözleri sana bu yüzden söyledim. Beni de etkilemeni istemiyorum."

"Seni nasıl etkileyebilirim ki? Benim kalbim ve hissettiklerim seni etkilemez. Hepsi benim duygularım, düşündüklerim... Hepsi bana ait, seni etkilemez."

" Ben sana karşı birşey hissetmek istemiyorum. Eğer sen beni seversen ben... anlamıyorsun değil mi ? Ben kendimi zor tutuyorum anlıyor musun?"   Bağırmaya başlamıştı. Sinirli olduğunu görebiliyordum. Ama bu sinir bana değildi, kendine kızıyordu. Anlayabiliyordum bunu.

"Amy, ben gerçekten anlayamıyorum. Bir melek olarak duygularım olmamalı ama dünyada vakit geçirmek beni bu hle getiriyor. Drew dünyada kaldığı sürece sinirle ve nefretle dolmuş. Ben ise senle beraber... sevgiyle doluyorum. Gerçekten seni sevmemeliyim. Bana en küçük yakınlığında senden kaçıyorum, çünkü sana karşı birşey hissetmek istemiyorum."

Artık gözlerim dolmaya başlıyordu. "Eğer hissedersen..."

"Baş melekler bunu öğrenirse eğer beni senden ayırırlar. Senin hafızanı silip beni unutmanı sağlarlar. Bunu istemiyorum. Şimdi beni anlıyor musun?

Harry'nin bu kadar şey düşündüğünü bilseydim yaptıklarımın yarısını bile yapmazdım. Yanağıma düşen bir damlayla irkildim ve kafamı kaldırıp Harry'e baktım. Sarılmak için bir adım attım, bir adım geri gitti. " Gerçekten anlamıyorsun." deyip ellerini ceketinin cebine sokup yürümeye başladı. Arkasından koşup onu yakaladım. "Başmeleklerin bizi göremeyecekleri biryer yok mu?" dedim ve burnumu çektim Ah duygusal annem ah. Herşeye ağlamak can sıkıcı. 

"Var ama seni oraya şuan götüremem. Ama götüreceğim. Söz veriyorum." dedikten sonra göz açıp kapayıncaya kadar gitmişti. İlk olarak şaşırmış olsamda melek olduğu aklıma gelince kendimi buna alıştırmam gerektiğini düşündüm. Güneş batmak üzereydi. Üstelik iki gün sonra Scott gidecekti ve onunla vakit geçirmeliydim. 

Eve gittim ve odama çıktım. Gri eşofmanımı ve fakir kol bir tişörtümü giyip aşağı inmeden Scott'ın odasına gittim. Yoktu. Lavabosuna girdim yoktu. Aradım, telefonu kapalıydı. Annemin yanına indim ve ona sordum,  görmemiş. Bende tekrar odasına çıktım ve geleceğini düşündüğüm için odasında vakit geöirmeye başladım. Cam açıktı. Rüzgar esiyordu ve üşümüştüm. Yorganın içine girdim ve baş ucunda duran ikimizin fotoğraını aldım. Bir süre inceledikten sonra ağacın arkasında bir karaltı gördüm. Fotoğraftaki ağacın arkasında birkaraltı. Bu fotoğraf yaklaşık üç buçuk yıl önce çekilmişti. Ağacın arkasına daha dikkatli baktığımda parlayan siyah gözleriyle kıvırcık saçlı Harry'le karşılaşmamla küçük çaplı bir çığlık atmam bir olmuştu.

Trust Me (Güven Bana)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin