Kapı tıktıklandı ve içeri iki kişi daha girdi. Yerde birini sürüklüyorlardı. Bu Harry'di.
Şaşkınlıkla onları izliyordum. Harry'nin gözleri kapalıydı. Sanırım baygındı. Çığlık atmaya çalıştım ama başaramadım. Halzsizdim. Kıpırdamaya çalıştım ama olmadı. Ellerimi ve ayaklarımı zincirle demire bağlamışlardı. Harry'ninkileride bağlıyordu. Yüzünü tam göremiyordum ama kömür siyahı gözleri buradan gözüküyordu.
Adam dışarı çıkmadan kapıdaki adamlara birşeyler fısıldadı ve kapıyı çarparak çıkıp kilitledi. Hemen yanıma döndüm ve uzata bildiğim kadar uzattım ayaklarımı. Demiri salladım, tükürdüm, bağırdım ama Harry uyanmamıştı. Kapıdaki adamlardan birini çağırdım. Beni umursamamıştı. Sinirle tekrar bağırdım. Yine bana bakmamıştı ve kıpırdamıyordu bile.
Harry'i dürttüm. Neden buradaydım? Birşey mi yapmıştım? Birşey yaptıysam neden bana söylemiyorlardı? Harry'de mi aynı şeyi yapmıştı? Off. Merakımı giderecek kimse yoktu, konuşacak kimse yoktu, avutacak kimse yoktu.
Sinirden ölmek üzereyken Harry mor ve şişmiş göz kapaklarının altından o yeşil gözleri gösterdi. Hafifçe kıpırdandıktan sonra gözlerini biraz daha açtı ve çevresine göz attı. Beni gördüğü an gözlerini kırpıştırdı ve inanamayarak bana baktı.
Çatallaşmış sesiyle yavaşça "Senin burada ne işin var? Neden geldin, kim getirdi? Başına nasıl bir bela açtığının farkında mısın?" diye kızgın ve endişeli bir şekilde fısıldadı.
"B-bilmiyorum. Sokakta yuruyordum. Üç tane siyah giyimli adam bana doğru geldi ve gerisini hatırlamıyorum. Bayılmış olmalıyım. Ama neden buraya geldim? Beni neden buraya getirdiler? Kim bunlar? "
"Bunların hepsini sana açıklayacağım ama şimdi sırası değil. Şuan konuşmamız gereken tek şey buradan nasıl kaçacağımız."
"Bu dev adamlar varken mi, hiç sanmıyorum."
"Onlar hologram, sadece bizi korkutmak için varlar daha dün onların hologram olacağını öğrenmiştim. Şimdi bu zincirlerden kurtulmamız lazım." dedi ve demiri kırmaya çalıştı. Başaramadı.
"Ah. Drew bunlara ne yapmış böyle? " Diye bağırdıktan sonra benim zincirime uzanıp çekti. Ben kurtulduktan sonra onun zincirini kırmak için bir taş aldım ve zinciri kırdım." S-sen bunu nasıl yaptın Amy? Zinciri kıramamalıydın."
"Kes sesini Styles ve buradan nasıl çıkacağımızı göster." dediğimde kolumu kavradı ve koşmaya başladık.
Dışarı çıktığımızda koşarak oradan uzaklaşıyordum ki Harry'nin kolumu sıkmasıyla acı bir inleme çıkarttım ve ona döndüm.
"Ne var?! Bırak beni!"
" Bugün olanlardan kimseye bahsedemessin."
"Scott'la senin yüzünden konuşmuyoruz, arkadaslarima anlatsam zaten inanmazlar. Hayatımı batırdın!"
"Benim suçum yada sorunum değil! Yaşadıklarımızı kimseye anlatmicaksın o kadar!" dedi ve koşarak ormana gitti. Arkasından koştum ama ben gittiğimde çoktan gitmişti. Ne çabuk!
Koşarak ana yolu buldum ve otostop çektim. İlerleyip bir durakta indim ve teşekkür ettim.
Otobüsün gelmesini beklerken kulağıma kulakligimi taktım ve müzik seçerken korna sesiyle irkildim. Kafamı kaldırdığımda beyaz c-180 bir araba durdu ve "Hey! Küçük kız! Buraya fazla otobüs gelmez gelmek ister misin? Seni bırakayım."
Hiç düşünmeden kabul ettim. Nasıl olsa birturlu eve gelirdim. Evi tarif ettim ve yarım saat kadar sonra evimin önüne gelmiştik.
"Söyleme fırsatı bulamadım. Ben Ross. Ve sendee... "
"Amy." dedim ve elini sıktım.
"Sana nasıl ulasabilirim?"
numaramı telefonuna kaydettim ve "Bu benim numaram buradan ulasabilirsin" dedim.
Eve girdim. Anneme açıklama yapmak istemiyordum. Telefonu komidinin üzerine koydum ve yattim.
Telefonun titreşimiyle uyandım. Telefonun ekranını açtım ve mesajı gördüm.
"Hemen benle okulun bahçesinde bulusmalisin. Bu çok önemli- Harry."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trust Me (Güven Bana)
FanfictionHarry Styles her zaman kötü çocuktu. Derin gamzeleri, yesil gözleri ve kıvırcık çekici saçları beni kendine çekiyordu. Buna engel olmaya çalışırken onu daha iyi tanımaya başladım ve onun hayatında bir keşfe çıktım. Merhaba arkadaşlar; Bu ikinci hika...