Ortamda siyah olan üç şey vardı. Harry'nin gözleri, giysileri ve benim KANIM'dı.
Yavaşça gözlerimi açtım ve birkaç kez kırpıştırdım. Odamdaydim. Telefonuma eğildim. Okulda en yakın arkadaşım geçen sene taşınmıştı ve hala bir arkadaş edinemedim. Yine sıkıntıyla kalktım ve üzerime birşeyler geçirip evden çıktım. Okula geldiğimde Ross'da buradaydı. Ben onu görmezlikten gelip okula giriyordum ki beni farketmiş olmalı "Amy!" diye seslendi. Yanima geldi ve "Hey! Merhaba. Sen bu okulda mı okuyordun? Aman Tanrim seni hergün görmek güzel olacak." dedi ve sırıttı. "Sen artık bizim okula mi gidiyorsun? Sen okula mı gidiyorsun? Senin daha büyük olduğunu sanıyordum."
"Bende senin daha küçük olduğunu sanıyordum Amy ama aramızda bir iki yaş var. Ben son sınıfım." dedi ve bana "Sen hangi siniftasin?" dercesinr bir bakış attı. "Ben üçüncü sınıftayım." dediğimde gerçekten şaşırmış görünüyordu.
"Derse geç kalacağım sonra görüşürüz." dedim ve okula girdim. İlk ders Tarih. Hadi ama daha kötü başlayan bir gün olamaz!
Ders bitince kitaplarımı dolabima atıp dışarı firladim. Okulun sahasının tribünlerine oturdum ve okulun kaslı basketçilerini izlemeye başladım. Sadece 15 dakikam vardı ve bunun her saniyesini oksijenle ilişkide geçirmek istiyordum.
Onları izlerken aralarında yeni bir yüz gördüm. Bu Ross dedim kendi kendime. Aman Tanrım! Şu vücuda bakın. Sarıya dönük kumral saçlarını bütünleyen ela gözler ve yemek isteyeceğiniz baklavalar. Adonisi saymiyorum bile. Omuzları geniş ve kaslı kollara sahip. Böyle bir çocuk neden benle konusur ki? Yeşil gözlü sarışın sıradan bir kızım ışte.
O sırada telefonum titredi.
"Çıplak vücudumu izlemeyi keser misin? İnsanlar seni sapık sanabilirler :D" Bu Ross'du. Sahaya baktığımda yoktu ve yakından gelen "Selam!" sesiyle o tarafa döndüm.
Ben mesajı okurken yanıma kadar gelmiş olmalı. "Merhaba" dedim ve kafamı yeniden basketbol oynayanlara çevirdim.
" Orada izlediğinin ben olduğunu sanıyordum." dedi ve küçük bir kahkaha attı.
Ona dönerek "Seni izlemek için değil basketbol oynayanları izlemek için geldim." dedim.
Önüme döndüm ve ben sinirli bakışlarla süzdüğünü hissedebiliyorum.
Ona bakmadan "Bana öyle bakma senin için gelmedim seni tam olarak tanımıyorum neden seni izleyeyim?" dedim. Sonra elimde olmadan "Yani evet mükemmel bir vücudun var, gözlerin ve saçların birbirini tamamlıyor. Yenilmek istenen baklavaların ve seni çekici kılan adonisin var. Bunları izlemek hoşuma gidiyor ama sana bunları söyleyemem." Neden bunu söyledim kendimde bilmiyordum. birden ağzımdan kaçmıştı işte.
" A-afedersin, b-ben bulari söylemek istememiştim." dedim ve kızaran yanaklarımı görmemesi için yüzümü ellerimle örttüm. Harry'den sonra ilk defa birinin karşısında bu kadar utaniyordum.
Aklıma Harry geldi ve oradan gitme ihtiyacı hissettim. " Her neyse sonra görüşürüz." dedim ve ayağa kalktım. Bildiğimden yakaladı ve bana dönerek " Afedersin seni utandırmak istememiştim." dedi. Bileğimi elinden kurtararak okula yöneldim.Sınıfa girdim ve kafamı masaya dayadım. Camdan dışarı bakarken geçen gün beni ve Harry'i yakalayan adamin bana bakmakta olduğunu gördüm. O an Harry'nin numarasını silmemis olmayı diledim. Hangi akılla silmistim ki zaten. Ama tuşları görünce numara aklıma geldi. Ezberlemis mıydım? Scott'ın numarasını bile ezbere bilmiyorum.
Bay Colins'den izin alarak sınıftan çıktım ve Harry'i aradım.
Telefon sonunda açılmıştı.
"Ne var Amy? Sana bir daha beni aramamani söylemiştim." dedi ve gözlerini devirdiğini telefondan da anlayabiliyordum.
"Geçen hafta beni ve seni kaçıran adam burada. Okulda." dedim ve adamın geldiğini gördüğüm an telefonu kapattım ve koşarak sınıfa girdim. İnsanların içinde bana birşey yapamazdı, öyle değil mi ?
Teneffüs zili çaldığında sınıftan çıkmak için hemen birinin koluna girdim ve "Çaktirma sadece bir dakikaligina"deyip sınıftan çıkıp biraz uzaklasinca teşekkür ettim ve kolundan çıktım. Gözlerimle Harry'i aradım ama göremedim. Bahçeye çıktım. Arabada oturan Harry'i görünce koşarak arabaya gittim. Arabayı sürdü ve bir evde durduk. İçeri geçtim. "Hayatim gayet sıradandı neden hayatımı batiriyorsun? Neden bu adamdan kaçmak zorundayım kim bu ? "
diye çıkıştım.
Harry bir koltuğa oturdu ve yanını işaret ederek oturmami söyledi. Yanına oturdum ve konuşmaya başladı. "Sen benim için seçilmişsin ve seni korumalıyım. Sana zarar gelmemeli. Senin yanında olabilmek için ağabeyinle arkadaş oldum, buradan bir ev aldım ve ait olduğum yerden atıldım, düştüm. Ama suan bunların ayrıntıları sana ağır gelir. Bunu sana anlatmam için alıştırmam gerekiyordu ama sen benden nefret ediyordun ve buda seni benden uzak tutuyordu. Bu daha iyiydi sana bahçede soylediklerim benden uzak durman içindi. Benden uzak durman senin için daha güvenli olduğunu sanıyordum ama şimdi her saniye yanında olmam gerektiğini anladım Her saniye seni korumaliyim. Uykunda bile. Rüyalarında bile. O kolunu kesmemeliydin Canını yakmamis olabilir ama sende bir iz bıraktı." dedi, kolumu kavradı ve rüyamda çizdiğim yeri bana gösterdi. Kabuk bağlamıştı ve dokunduğumda ağrıyordu. Kolumu elinden çektim. Gözlerim dolmustu ağlıyordum. "Sen bunları nereden biliyorsun? Nesin sen böyle?! Senin için seçilmişim ne demek? Beni neden koruyacaksin? Neden hayatıma girdin anlamiyorum." dedim ve hickirarak ağlamaya başladım. Onu yumrukluyordum. Ellerime aldırmadan bana sarıldı ve saçlarımın arasına küçük bir öpücük kondurdu. Kafamı kaldırıp ona baktım. Oda bana bakıyordu. Gözleri dudaklarıma kaydı. Yavaşça eğildi ve sonra geri çekildi "Bunu bana yapma Amy. Eğer seni şimdi öpersem seni birdaha asla bırakamam ve seni sevemem, benim için bir yasak gibi. Seninle olamam."
Ellerimle yüzünü kendime çevirdim ve "Bir daha asla bırakma o zaman "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trust Me (Güven Bana)
FanfictionHarry Styles her zaman kötü çocuktu. Derin gamzeleri, yesil gözleri ve kıvırcık çekici saçları beni kendine çekiyordu. Buna engel olmaya çalışırken onu daha iyi tanımaya başladım ve onun hayatında bir keşfe çıktım. Merhaba arkadaşlar; Bu ikinci hika...