Murat büyük buluşma için hızla hazırlıklarını tamamladı. Otobüsünün kalkmasına 1 saatten az bir zaman kalmıştı. Kızıyla cumartesi sabah haberleşecek ve buluşma yerini belirleyeceklerdi. Haftasonunu Ankara'da geçirecekti. Yakın arkadaşı Sadinin evinde kalacaktı . Sadide Ankaradayken kendisiyle aynı kurumda şofördü. 15 yıllık evliliğinde çocuk sahibi olamamış, en nihayet zaten fazla anlaşamadığı karısıyla baldızının da fişteklemeleriyle ayrılmak zorunda kalmıştı. 4 yıl önce Murat'ın zorunlu tayiniyle iki eski arkadaşın işyerleri ve yaşadığı şehirler ayrılsa da gönülleri hep bir kalmıştı. Murat pijamalarını da yerleştirdikten sonra valizin ağzını kapattı. Açık olan ve 2 saattir kah hüzünlü kay oynak şarkılar çalan eski radyoyu kapatmak için yöneldiği sırada birden yerinde kalakaldı. Uzun süredir duymadığı eski bir Sezen parçasıydı çalan.. 🎶🎶Gülümse hadi gülümse bulutlar gitsin ...yoksa ben Nasıl yenileciğim hadi gülümse... Sazlarım vardı Irmaklarım vardı çakıl taşlarım vardı benim...ama sen başkasın anlıyormusun başkasın 🎶🎶 Bu şarkı Murat'a hep onu hatırlatırdı. Az ağlamamıştı bu şarkıyı dinleyip ... İpek ... Tam 13 yıl oldu nerdedir acaba şimdi ne yapıyordur diye düşündü. Murat'ın çalıştığı kurumda uzman yardımcısıydı İpek.. Boşanalı 2 yıl kadar oluyordu. Hayatından pek memnundu. Kaynana yok, karı dırdırı yok.Kendi kendinin hürgenaraliydi. Zaten evlilik Murat karakterinde birine hiç uygun değildi. Her çiçekten bal almak dururken genç yaşta hormonlarının esiri olmuş yapmıştı bir hata işte. Ama şimdi keyfi yerindeydi 2 oda 1 salon paşalar gibi evini tutmuş, içini eski eşyalarla da olsa döşemişti. Aza kanaat etmeyen çoğu bulamazdı. Yaşadığı zorlu süreç bunu ona çok iyi öğretmişti. İsyerinde de keyfi iyiydi. Daire başkanının şoförüydü . Abidin adında safça bir herifti daire başkanı . Kendisiyle yaşıttı. 10 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak büyümüş, hiç evlenmemişti. Murat'a göre aslında o zamana kadar pek kız arkadaşı da olmamıştı. Belli etmese de beceremiyordu bu isleri. Aslında yakışıklı adamdı ama yakışıklılıkla iş bitmiyordu. Murat'ın kadınlarla olan muhabbetlerini şaşkınlıkla izliyordu. Birgün fırlama Murat gene evinden almakta gecikmişti, "bu Murat'ta hep böyle " diye söylenerek cebini çevirdi ..telefonu gençten bir kadın açmıştı.. Kimdi o telefonu açan kadın diye sorduğunda "düşüp kalktığım karılardan biri" diye cevaplamıştı Murat. Başkanın gözleri faltaşi gibi açılmıştı. Yapacak bişey yoktu böyleydi bu adam işte... Kadınların değeri de buydu onun gözünde...iste böyle bir adamın bir kadına değer verip tutkuyla bağlanabilmesi çok zor hatta imkansızdı. Taki İpek i görene kadar... Bir Çarşamba sabahıydı. Murat dün gibi hatırlıyordu o günü... Aşağıda şapşal Başkan'ı bekliyordu. (Böyle bir herif Başkan kendi de onun şoförlüğünü yapıyordu. Trajikomik bir durumdu) içinden geciken adama saydırırken gözleri bir noktada sabitlendi. İpek haftada en az 2 kez yaptığı gibi kurumun karşısındaki kuaföründe saclarını yaptırmış karşıya geçmeye çalışıyordu. Buraya geleli 5 ay kadar olmuş, ortama iyiden iyiye alışmıştı. İpek upuzun dalgalı saçlarını savurarak geçerken Murat'ı farketmedi bile. Ama o tek bir an Murat icin saatler gibi sürdü .
İpek zaten küçüklüğünden beri pek sağa sola bakmazdı. Sadece önüne bakardı. Eski bir alışkanlıktı onunki si annesi hep öyle tembihlerdi. Lise yıllarından itibaren dikkat çekici bir kızdı ipek. Uzun boyu; yeşil gözleri dalgalı saçları, sevimli gülüşüyle cezbederdi insanları. Uzaktan görenler ve fazla tanımayanlar havalı ve soğuk bulurlardı oysa öyle biri değildi. Murat icin ise gitmek artık daha da keyifli hale gelmişti. O günden beri pek binaya uğramayan Murat sürekli İpek'in olduğu kata çıkıyor, o kattaki herkesle albenisini kullanıp samimiyet kurmaya çalışıyordu. Işığa asık pervane gibi olmustu. Uzaktan da olsa ipegi görmek zorundaydı.ipek bazen masabasinda çeviri yapıyor bazen karşıdaki kişiyle telefonda İngilizce konuşuyordu. Oldukça iyi derecede İngilizcesi vardı. Koskoca uzman yardımcısıydı geleceği parlaktı. Ne kadar etkilense de Murat icin pek şans yoktu.Zaten oda uzaktan da olsa onu görmek istiyordu sadece. fazlasına cesareti yoktu. İpek havalıydı, ipek güzeldi, ipek eğitimliydi, İpek'in ailesi varlıklıydı (Hakkında ufak bir araştırma yapmıştı kızın babası ile ortak tanıdıkları çıkmış ve sorularının cevaplarını öğrenmişti) ..ve daha pekçok meziyet. Zaten kız bir kez olsun dönüp yüzüne bile bakmamıştı. Varlığından haberdar olduğuda şüpheliydi. Ama bir gün bir olay oldu ve Murat'ın kalbine bir ümit ışığı doğdu ... Kızılay'ın göbeğinde eski bir binadaydı kurumları. Aslında pek havalı bir ismi vardı ama bu daracık apartman dairesine sıkışıp kalmışlardı işte. Çaylarını bile kendileri demliyorlardı. Her şubenin bir tuvaleti vardı. Tuvaletler kadın erkek ortaktı. En kötüsü de temizlemek icin yeterli hizmetli yoktu. Diğer şubeler bu isi sıraya koymuştu ama İpek'in çalıştığı şubede kimse böyle birşeye yanaşmıyordu.Kimse sorumluluk almıyordu ancak koku dayanılmaz hale gelmişti. İş başa düşmüştü. Kimse İpek'ten böyle bir şey beklemiyordu. Ama o herkesim şaşkın bakışları altında eldivenleri taktı işe koyuldu .Birtek şubedeki tek erkek olan Aykut yardım etti İpeke. Diğerleri ellerini bile sürmediler. Aynı Zaman'da Murat'ta ağzı acık şaşkın bir şekilde izliyordu olayi. Hem şaşırmış hem cok Mutlu olmustu cunku Prensesin aslında Külkedisi olduğunu anlamıştı. Demekki göründüğü kadar havalı, kasıntı bir kız değildi bu ipek. Belki daha mütevazı şartlara razı olur, diğer kızları kolayca etkileyen aurasıyla onu da etkileyebilirdi, belki onlar için şartlar ne kadar olumsuz görünse de bir şans olabilirdi.Bundan sonra ne pahasına olursa olsun aşkı icin savaşacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız (tamamlandı) #dexilkromanım#
RomantikBirgün biryerde tekrar karşılaşırsak eğer benimle yeniden tanış