"Ne alakası var Nuran Abla? Murat sadece arkadaşım, çocuk aşağıda sıkılıyor o yüzden bizim katta takılıyor" dedi İpek yanakları al al bir şekilde karşısındaki kısa boylu tombul kadına. Nuran dairenin ayaklı gazetesiydi. Evrak memuruydu, hiç evlenmemiş ama hep bu hayalle yaşamış, şen şakrak, hafif flörtöz ama içinde kötülük olmayan bir kadındı. İpek e dairede Meltemden sonra kol kanat geren koruyucu Melek'lerden biriydi. İpek çok seviliyordu dairede. Çünkü hem güzel hem mütevaziydi. Onun yarısı kadar albenisi olmayan uzman yardımcısı kızlar kasım kasım kasılırken, peşinden koşanlara rağmen İpekte hiç öyle havalar yoktu. Kızcağız tuvalet bile temizlemişti... Eski kurttu Nuran. Her türlü aşk meşk işlerinin kokusunu alırdı. Şimdide aylardır o katta takılan ve özellikle de İpek in dibinden ayrılmayan şu Karayağız yakışıklı oğlanın ne ayak olduğunu merak ediyordu. İpek'in ağzını aramış ama tatmin edici bir cevap alamamıştı. Şimdi ifade verme sırası Meltemdeydi.. "Valla kötü bir çocuk degil Nuran Abla, Erol'un arkadaşı, aşağıda canı sıkılıyor o yüzden iki laf etmeye geliyor. Gelmişken çayımızı da demliyor sağolsun..Aykut var ya bizim şubede.. Onunla da iyi anlaşıyorlar belki birazda o yüzden geliyordur " şeklinde İpekle hemen hemen aynı ifadeyi vermişti sorgu memuru Nuran Hanıma. Ancak Nuran hiç ikna olmuşa benzemiyordu "Bana baksana Meltem sen şu gözleri görüyon mu? Ben kül yutmam anam.. bu oğlanın İpekte gözü var na burya yazıyom.Geçen şu yabancı heyet geldiğinde de sabah daireden çıktılar akşamaca beraber değillermiydi bunlar?" "Aman ablaa o iş içindi birkere.. ne yapsaydı kızcağız sen rahat et diye Murat gelmesin mi deseydi?" Diye cevap verdi Meltem. İpek ise süt dökmüş kedi gibi bu iki kadını izliyordu. Sanki o orada yokmuş gibi davranıyorlardı. Ona söz düşmüyordu zaten. "Ben onu bunu bilmem bu kız ne Zaman çay ocağının önünden geçse oğlan iç geçiriyor.. Ben anlamıyor muyum?" Ya sabır çekti Meltem "Ablacım bence sana öyle geliyor hem iç geçirse ne olur? İki bekar insan sevebilir gönül bu" Nuran'ın sinirden sesi çatallaşmıştı " Hayır efendim sevemez birde dul, iki çocukluymuş gitsin çocuklarını sevsin o bekar kızı sevene kadar.. Tabii kızcağızı saf buldu kafalayacak aklı sıra zampara oğlan.. Burda kapı gibi Nuran Ablası var onun yedirirmiyim İpekimi? " Nuran almış gazı gidiyordu. Ortada fok yok fos yoktu ama olabilecekleri önceden görmüş, aklısıra olası bir tehlikeye karşı tedbir almaya çalışıyordu. Meltemse ona göre daha rahattı. Hayatta en önemli şey sevgiydi Meltem için. Su an icin ortada bildiği birşey yoktu ama olsa bile dünyanın sonu gelmezdi.
Nuran İpek'i kızı gibi görüyordu. Özellikle ona olan düşkünlüğü İpek'in babasının kızını işyerinde ziyaretinden sonra daha da artmıştı. İpek babasını şube arkadaşları ve sıklıkla yanına kahve içmeye gittiği Nuran Ablasıyla tanıştırmıştı. Pek beğenmişti Nuran bu şık takım elbiseli, uzun boylu kalantor adamı . Adamcağız giderken lafın gelişi kızım size emanet demişti. O günden sonra durumdan vazife çıkaran Nuran kıza göz açtırmamaya başlamıştı . "Yakışıklı baban ne yapıyor" sözünü sıkça duyuyordu İpek Nuran'dan. Aslında bu durum hoşuna gidiyordu ama Nuran ipin ucunu kaçırmış, kendini kızın hamisi gibi görmeye başlamıştı...
Bu konuşmadan 1 hafta sonra Nuran kendinden 15 yaş küçük erkek kardeşini çağırdı daireye. Kardeşi Bülent iktisattan mezun olalı 4 yıl olmuştu, branşından farklı olarak bir turizm şirketinde çalışıyordu. İpekten 2-3 yaş kadar büyüktü. Madem sözüm geçmiyor bari yabancıya gitmesin kız diye düşünüyordu. Önceleri de bu fikir aklından sıkça geçiyordu ama ipek gibi donanımlı bir kıza talip olmaya cesaret edemiyordu...Ancak durum değişmiş, Murat efendi kızın dibinden ayrılmaz olmuştu. Kendi kardeşinin ne eksiği vardı?
Önce Meltem'i yalnız kıstırdı. Konuyu ona açtı. Meltem şaşırmıştı. "Sen ne düşünüyorsun bu konuda?" diye sordu Nuran'ın yanındaki parlak oğlana... Oğlan kızı daireye ziyaretleri sırasında görmüş beğenmişti. Ablasından da gazı almış, hepten olur bu iş gözüyle bakıyordu. "Neden olmasın? İpek hanım, güzel, hanım bir kız beğeniyorum" demişti. Nuran bak gördünmü der gibi bir bakış attı Meltem'e. "Ne diyelim hayırlısı neyse o olsun " dedi Meltem.
O günden sonra Bülent daha sık gelmeye başladı ablasının yanına.. İpekle de sıkça karşılaşıyor, bazen onların odaya geçip 6 kişilik şubenin genç jenerasyonu olan İpek, Aykut ve Meltem'le sohbet ediyordu. Zavallı İpek'in durumdan haberi yoktu ancak Meltem endişeliydi. İpek'in her hareketini gözleyen ve pesinden ayrılmayan Murat'ın durumu farketmesi an meselesiydi. Çok değil kısa bir süre sonra Meltem'in korktuğu başına geldi.********
Murat o perşembe akşamüstü kahvesini Nevzat abisiyle birlikte dairenin ufak balkonunda içiyordu. Abidin Bakanla birlikte yurtdışına gittiğinden birkaç gündür rahattı. Daha çok görebiliyordu İpek'ini... Gerçi hala açılamamıştı kıza, buna cesareti de yoktu... Ama onun yanında olmak, 5 dakikalığına da olsa görebilmek ona iyi geliyor, nefes aldığını hissediyordu. "Sorma Nevzat Abi, kızı gördüğüm Zaman nefes alamıyorum sanki.. Ben hiç böyle olacağımı düşünemezdim.. Hayatımda ilk defa başıma geliyor böyle birşey ... Bana herşeyi deyin, dalga geçin ama İpek demeyin..Dünya bir yana o bir yana "
"Eee aşk bu oğlum çocuk oyuncağımı sandın" diye yanıtladı Nevzat. Şöförlerin en kıdemlisiydi. Yaşçada onlardan epeyce büyüktü . Herkesin saygı duyduğu, görmüş geçirmiş bir adamdı.
Bu sırada balkon kapısı hafifçe aralandı. İçeri elinde fincanı ve sigarasıyla orta boylu, mavi gözlü, parlak bir oğlan girdi. Balkonu boş sanıyordu. Oturanları görünce ablak suratı tuhaf bir ifade aldı ... Murat oğlanın şaşkınlığı üzerine "Gel hemşerim, burada fazladan bir tabure daha var, buyur.. " diyerek davet etti ... Kısa bir süre sonra balkondaki üçlü koyu bir sohbete dalmışlardı bile... "Demek sen bizim Nuran ablanın kardeşisin ..Sevdim ben seni, daha sık gel buralara sohbet ederiz, aşagıda bizimde bir çayımızı içersin" dedi Murat.... "İnşallah abi.. Zaten hayırlı bir işim var eğer o olursa artık hep burdayım say" diye gülerek yanıtladı Bülent...
Murat "Ooo hadi hayırlısı kim bu şanslı kız? Biz tanıyormuyuz?"
Bülent "Evet abi, Aykut'ların şubedeki İpek varya iste o.. Fıstık gibi kız dimi abi? Kafaya koydum mutlaka alıcam"Nevzat Murat'ın öfkeden kıpkırmızı olmuş yüzüne baktı. Damarları dışarda atıyordu sanki... "Sakin ol oğlum" dedi usulca. Kolunu sıkıca kavradı bir delilik yapmasın diye .... Bülent ise o sırada kendini bekleyen tehlikeden habersiz keyifle kahvesini yudumluyordu.
Bir anda bütün daire şiddetli bir gürültüyle inledi. İpek ve şubedekiler de kapıya yöneldiler neler olduğunu anlamak icin. Nuran ablanın ablak yüzlü oglan kardeşi, mosmor bir suratla merdivenleri üçer beşer atlayarak aşağı kaçıyordu. Onun arkasından "kaçma lan gel buraya şerefsiz" diye kükreyen Murat, Murat'ın arkasından onu durdurmaya çalışan Nevzat Abi ...Herkes koşuyor, Millet şaşkınlıkla olanları izliyordu. Kimse bir anlam verememişti.... Sonunda Nevzat abi Murat'ı yakaladı.... "dur len deli oğlan, ne istiyorsun elin garibanından bir çarpsan yarısı boşa gider "diyebildi nefes nefese...Murat'ın "Abi bırak Allasen, bırakta yetişeyim bak nasılda kaçıyor it" demesine aldırış etmedi. O sırada oğlan ayakları kıçına vura vura güvenparka kadar koşmuş, gözden uzaklaşmıştı". Dairedekiler bir tek kişi hariç şaşkın şaşkın olayi anlamaya çalışıyorlardı...
Herşeyin nedenini bilen Meltem, Nuran'ın yüzündeki o ifadeyi de görünce daha fazla kendini tutamadı, katıla katıla gülmeye başladı...Bu seferde meraklı gözler Meltem'e çevrilmişti ....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız (tamamlandı) #dexilkromanım#
RomanceBirgün biryerde tekrar karşılaşırsak eğer benimle yeniden tanış