Murat gözlerini hiç ayırmadan eskisi gibi sevgi dolu bakışlarlarla İpeke bakıyordu. Genç kız içeri doğru hamle yapınca ayağa kalkıp elini uzattı.. İpek Murat'ın havada kalan elini sıkıp sıkmamak konusunda bir an tereddüt etti. Sonra "Daha neler canım.. Sonuçta iki medeni insanız " diye düşünerek uzattığı eli tuttu.. İki genç insanın bakışları karşılaştı.. Murat genç kızın deniz gözlerinde kaybolduğunu hissetti bir an.. İpek se bayılacak gibi olmuştu... Uzun zamandan sonra ilk defa görüyordu Murat'ı.. Yakışıklı serserisi tüm cazibesiyle karşısındaydı... "Nasılsın ipek?" Dedi Murat.. "İyidir seni sormalı?" Diyebildi Genç kız.. O an şeytan dürttü belki de yumuşamak istemediği için bir anda "Açelya Nasıl? Çok yakışıyordunuz birbirinize"deyiverdi. Murat'ın siyah gözlerinden bir anda bir hüzün bulutu geldi gecti. Eğer İpek i biraz tanıdıysa affetmeyecekti o yaptığını. İpek'in ani çıkışı yüzünden gururu kırılmış, oda hem kırılan gururunu tamir için hemde bir anlık öfkeyle Açelyaya sarılmıştı. Açelyanın ona olan ilgisi aşikardı.Tavlamak hiçte zor olmamıştı doğrusu.. Biraz ilgi, biriki iltifat yetmişti. Murat için çocuk oyuncağıydı bu iş.. Ama istediği Açelya değildi ki ...onun istediği, sevdiği, özlediği hep İpek olmuştu. Normal şartlarda Açelya ile her türlü birliktelikten kaçınmazdı zaten oda oldukça rahat bir kızdı ama arada İpek olunca biriki elele tutuşma ve cafede biseyler içmenin ötesine gitmemişlerdi. Zaten bir müddet sonra Açelya da Murat'ın ilgisizliğinden sıkılmış, O zamana kadar hep duyduğu ama kulak tıkadığı İpek aşkının gerçek olduğunu anlamıştı. Daha da kötüsü Murat tarafından İpek'i kıskandırmak için kullanıldığını anlamasıydı. Böylece ikilinin ilişkisi henüz başlamadan bitmişti. Ama bu durumdan büyük yara alan İpeke bunu anlatmak pek mümkün gözükmüyordu. Murat Kısık bir sesle "bitti o iş" diyebildi.
Konuyu değiştirmek isteyen Meltem odaya 3 çay söylemişti. Murat'a "sen geç şöyle Emre'nin masasına otur.. O izinli, eee nasilsin görüşmeyeli? Hiç arayıp sormuyorsun Erol'da cok içerliyor" dedi. Murat "İyilik valla iş güç.. Beni başka birime verdiler ..Daire Başkanı Müjgan hanımla çalışıyorum şimdi..sağolsun oğlu gibi seviyor beni her konuda yardımcı oluyor, Erol'uda aradım bir iki ulaşamadım ben uğrarım gene ona çok selam söyle " diye cevap verdi.
Başka zaman olsa İpekte katılırdı bu sohbete ama şu anda camdan dışarı dönmüş Murat'ı dinlemiyor, çayını yudumluyordu. Murat'ı kolay kolay affetmeye niyeti yoktu. İyice süründürmeliydi. Tamam bir eşeklik etmiş, çocuğun gururuyla oynamıştı ama oda bağırsaydı, kızsaydı.. Başka bir kız bulmakta ne demek oluyordu?
Murat ise bu kadar soğuk bir karşılama beklemiyordu. Neticede İpek onu rencide etmişti.. Ne yapmasını bekliyordu ki? Bu kaçıncıydı.. Bu kız iflah olmazdı. Sevildikçe sevmek yerine şımarıyordu. Tüm bunlardan sonra gururunu hiçe saymış, ayağına kadar gelmişti.. Ama İpek hanım kıçını dönmüş camdan dışarıyı seyrediyordu. Daha ne kadar rencide olabilirdi ki.. Ani bir kararla ayağa kalktı "bana müsade, kendinize iyi bakın " deyip kapıya yöneldi. Meltem "çayını içmedin" diyecek oldu sonra vazgeçti. İpekle araları daha yeni düzelmişti. Yeniden arada kalmak istemiyordu. "Görüşürüz" diyebildi. İpekse hiç istifini bozmadan "güle güle" demekle yetindi.************
İpek o günden sonra Murat'ı hiç görmedi. Meltem 2. bebeğine hamileydi. Problemli geçiyordu hamileliği. Çoğu zaman işe gelemiyordu. İpek onun işlerini de üstlenmişti. O koşturmaca ve tempolu çalışma hayatı işine geliyordu bir yerde. Murat'ı daha az düşünüyordu. Aradabir aklına geliyor, yüreği cız ediyordu. Son geldiğinde ne kötü davranmıştı çocuğa. Oda artık gelmiyordu işte. Haklıydı.. İpeğede artık güçlü olmak ve yaralarını sarmak düşüyordu. Bunun içinde var gücüyle çalışıyordu. Geceleri yatağa yattığında yorgunluktan birşey düşünecek hali kalmıyor, hemen uykuya dalıyordu. En büyük desteği Meltem'de yoktu artık daha uzun süre yataktan çıkabileceğe benzemiyordu. Allahtan Emre kafa çocuktu. Aynı yaştalardı. Dolayısıyla her ikiside çalışkan ve dinamiklerdi. Dairenin tozunu attırıyorlardi. İpek'in bu gayreti daire baskani Kenan beyinde dikkatini cekmisti. Hem güzel hem donanımlı bu genç kızı yanından ayırmıyor, yurtdışı seyahatlerine götürüyordu. İpek'in bu seyahatlerden hem cevresi hem tecrübesi artıyordu. Günler böyle geçip gidiyordu. Muratlı hatıralar giderek daha da siliklesiyordu.
Yine böyle yoğun bir iş gününün ortasında annesinin telefonuyla irkildi İpek.. Kenan beyin istediği bir dosyayı bitirmek üzereydi.. "Efendim anneee" "Güzel konuş benle.. Hani arıcaktın aramadın? Ben onu bunu anlamam kaçamazsın ipek hanım öğleden sonra izin alıyorsun, üstüne başına düzgün bişeylere bakıyoruz düğün için" dedi annesi. "Üfff anne söylemiştim sana ben gelmek istemiyorum.. Siz babamla Cenk'i alın gidin işte" diye cevap verdi İpek. Ama annesinin vazgeçmeye niyeti yoktu. "Çok ayıp olur Zahide teyzene.. İpekimi mutlaka bekliyorum dedi.. Hem Sibelde çocukluk arkadaşın sayılır.. Her ne kadar fazla anlaşamasanızda .. " diye taarruza geçti annesi .. Zahide teyzesini çok severdi ipek.. Ama kızı Sibel için aynı şeyi söyleyemezdi. Bu iki samimi arkadaşın akran kızları kişilik olarak çok farklılardı. İpek adı gibi ne kadar yumuşak, hoşgörülüyse ( gerçi son Zaman'larda Murat'a karşı hiç kibar olmamıştı) Sibel o kadar kaprisli ve şımarıktı. Hal böyle olunca çocuklukları beraber geçmesine ve babaları da meslektaş olmalarına rağmen fazla anlasamazlardi.İpek o uyuz Halil'le nişanlanmış ve sınıf farklılığından dolayı bu nişan evliliğe varamamıştı. Oysa Sibel bir aile dostlarının ateşe oğluyla nişanlanmıştı ve şimdi evleniyordu.. Haliyle ipek de fazla hevesli değildi bu düğüne katılmak için... Bir yanda kendi başarısız nişanı ve milletin meraklı bakışları.. Diğer yanda sevimsiz Sibel.. Ama annesi onu rahat bırakacağa benzemiyordu. Onun için istemeyerekte olsa bu düğüne gidecekti.. Bu düşüncelerle öğleden sonrası için iznini aldı ve arabasına binmek üzere asansöre yöneldi. Bugün erken çıktığı için Emre'yi götüremeyecekti. Emre odalarına geleli 6 ay olmuştu. Sessiz sakin, temiz ve çok çalışkan bir çocuktu. İş konusunda İpekle iyi birer partner olmuşlardı. Meltem'in de işini sırtlanmış götürüyorlardı. Emre İpeke yakın oturduğu için akşamda beraber çıkıyorlardı. Ama bu akşam öğleden sonra izin aldığı için Emre servisle gidecekti..*********
Murat her zamanki saatinde görevli kulübesinin arka kısmında, köşedeki yerini almış İpek'i bekliyordu. İpek herzaman 6 ya 10 kala çıkardı yanındaki tıfılla birlikte. Muratta o saatlerde her zamanki yerine geçer sevdiği kızı beklerdi. İpek'in ona son davranışından sonra artık odalarına gitmiyor, karşısına çıkmamaya çalışıyordu. Bazen devasa bahçe içinde öğle araları uzaktan görüyor, o günü Mutlu geçiyordu. Akşam iş çıkışları da uzaktan gözlüyor, özlemini böyle gideriyordu. Görevli Murtaza da alışmıştı aylardır bu deli oğlana. İlk zamanlar yadırgamış, tavsiye vermeye çalışmıştı. "Oğlum yazık değilmi sana buralarda soğuk kar demiyon, yağmur çamur demiyon bekliyon" demişti. Ama sonra boşa konuştuğunu anlamıştı. Oğlanın vazgeçmeye niyeti yoktu. Belki de bu sayede rahatlıyor, kızı 1 dakkalığına görmesi bile ona terapi oluyordu. Murat'a hem acıyor hem saygı duyuyordu. Demlediği çayından ikram ediyordu. O günde böyle rutin bir gündü ama İpek gelmiyordu bir türlü. Tıfılda tek başına servise gidip oturmuştu. Murat o gece mesaiye kaldığını düşünerek gece 12 ye kadar bekledi. Ama gelen giden olmadı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız (tamamlandı) #dexilkromanım#
Storie d'amoreBirgün biryerde tekrar karşılaşırsak eğer benimle yeniden tanış