18. Bölüm-İpek-Murat karşılaşma (günümüz)

36 4 0
                                    

      İpek Ankara'ya geleli 1 hafta olmuştu. Geldiği günün akşamı çocukları, ananelerinin onlar için özenle hazırladığı odalarına göndermiş, İstanbul'da olan biteni ailesine anlatmıştı. Annesi dövünmeye başlamış, tüm meziyetlerine rağmen onlara her zaman uzak ve mesafeli durduğu için bir türlü ısınamadığı damadına laf sayıyordu. "Allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın Vedat,  boynun altında kalsın Vedat.." ev halkı şaşkınlıkla kadına bakıyordu. En sonunda İpek'in babası Selim Bey duruma müdahale etme gereği duydu. "Yeter artık Nermin.. Amma laf saydın .. Olan olmuş, bundan sonrasına bakıcaz, çocukların, İpek'in hayatını en iyi şekilde düzenlemeye çalışıcaz, bu enkazdan en az yarayla çıkmaları için kol kanat gelicez evlatlarımıza"... Kocasının uyarısıyla biraz sakinleşti Nermin hanım. "Zaten o Sacide cadısının yetiştirdiği çocuktan ne beklenirdi ki" diye mırıldandı belli belirsiz. Nermin, kızının evliliğinden oldukça memnundu. Hayallerinin de ötesinde bir hayat yaşıyordu İpek.., Hatta bu uğurda kızı ve torunlarına hasret kalmasını bile fazla önemsemiyordu. Onlar iyi olsun, rahat olsun bunu bilsin yeterdi. Ama şimdi o sağlam zemin ayaklarının altından kayıyordu. Kızını iyi tanıyordu. Babasının kızıydı o. Uzun süre sabreder, her türlü zorluğa göğüs gererdi. Ancak sabrı taştığı zaman gemileri değil, limanı yakardı. İpek'in Vedat'ın parasına müdana etmeyeceğini de iyi biliyordu. Çocuklarını kendi büyütmek gibi bir don kişotluğa da soyunacağı aşikardı.Bu durumda kızının yanında olacaktı tabii. Nermin ise öyle düşünmüyordu. "Olurmu canım hiç öyle şey.. Basit bir kadın yüzünden yuvasını yıkmaya değermi? Hem Vedat da  söylemiş işte bir kaç aylık birseymiş.. Cemiyet hayatında neler neler oluyor.. Gene mazbut adam şimdiye kadar birşeyini duymadık."
"Yahu senin de bir dediğin diğerini tutmuyor.. daha demin adama demediğini bırakmıyordun , şimdi ne diyorsun" dedi Selim bey. 
"Canım o başka bu başka ben kızarım, laf sayarım ama iş icraata geldiğinde ortada 2 çocuk var.. bu kadar kolaymı yuva yıkmak? Hem velevki boşandılar niye İpek bakıyormuş çocuklara? Tamam bizde elimizden geleni yaparız ama adamlar Karun kadar zenginler... baksınlar eşek gibi torunlarına.. o Sacide yıllardır Ankara'ya ayak bastırmamayı biliyordu" 
     Nermin sonunda ağzındaki baklayı çıkarmıştı. İpek hiç sevmiyordu annesinin bu yönünü. Önüne geçemediği bir mantık anlayışı vardı Nerminin., ki bu durum zaman zaman maddiyatçılığa varabiliyordu. Ona sorsan ben ne yapıyorum? Doğruları söylüyorum, zaten doğru söyleyeni 9 köyden kovarlarmış diye kendini savunurdu. Ama dışardan bakınca şık durmuyordu İşte.
      Ablasının annesine hayal kırıklığı ile baktığını gören Cenk araya girdi. "Tamam Yaa neyse ne .. ablaların güzeli gel ben seni dışarı çıkarayım, bir yerde bişeyler içelim..biraz kafa dağıtırsın.. Fulya'yı da alırız "
     İpek minnet dolu  bakışlarla baktı Cenke.. biricik kardeşi her zaman olduğu gibi gene yetişmiş, kurtarmıştı onu bu sıkıcı ortamdan. Zaten orada bulunmaktan dolayı yeterince suçluluk duyuyordu. Sacidenin blöfüne boyun eğmemiş, kendisi için doğru olanı yapmıştı. Oysa ki tam tersi olsa şimdi muhtemelen İstanbul'da Boğaz manzaralı lüks bir restoranda ailecek barışmalarını kutluyor olurlardı. Ama o her zamanki doğrucu davutluğuyla gene işleri sarpa sardırmıştı. Üstelik çocukları da peşinden sürüklemiş, onları düzenlerinden etmişti. Şimdi herşeyi toparlamak gene ona düşüyordu. Biran evvel iyileşmeli, mücadeleye başlamalıydı. Ayakları üzerine basabilmek için önce bir iş kurmalıydı kendine. Uluslararası iliskiler mezunuydu. Ayrıca uzun yıllar yurtdışıyla bağlantılı çalışmıştı. Aklında birşeyler vardı ancak tam olarak ne yapabileceğini bilmiyordu. Sudan çıkmış balık gibiydi. 1 hafta öncesine kadar herkesin gıpta ettiği bir Peri masalının içerisindeyken şimdi hayatın gerçekleriyle yüzleşmişti. Birden zihni geçmişten bir isim fısıldadı kulağına "Meltem" ... Tam 13 yıldır geçmişten kimseyi ne aramış ne de sormuştu. Yeni hayatıyla birlikte arkadasları, şehri, hatta ailesi bile değişmişti. Geçmişle arasındaki köprüyü atmakla ne çok hata yaptığını şimdi anlıyordu. Düşmez kalkmaz bir Allahtı işte., Oda düşmüştü.. Ve şimdi eski dostlarına her zamankinden daha çok ihtiyacı vardı...
Cenk ve nişanlısı Fulya ile gittiği Newcastle da biraz kafa dağıtmış, bir iki kadeh birşeyler içmek iyi gelmişti. Telefonu her zamanki gibi durmaksızın çalıyordu. Vedat, o çocuklarla Ankara'ya döndüğünden beri günde en az 7-8 kere arıyordu. Hiçbirine cevap vermiyor, telefonu meşgule düşürüyordu. Günlerden sonra bu güzel ambiansı yakalamışken şimdi hiç sinirlerini bozmaya niyeti yoktu. "Hatta yarın ilk iş gidip telefon numaramı değiştireyim" diye düşündü. Ansızın aklına gelen bu fikir hoşuna gitti. İyice çakırkeyf olmuştu. 3. Kadehini kaldırırken "sen görürsün Vedat efendi ve tabii sosyetik kokona Sacide seni de unutmadım.. Bakın bakalım o sessiz İpeğe şimdi..Beni izlemeye devam edin😊" diye geçirdi aklından.. En son kısmı farkında olmadan sesli söylemişti. Cenkinde Fulya'nın da hoşuna gitmişti bu özgüveni.. Sevgiyle baktılar İpek'e...

Yalnız  (tamamlandı)  #dexilkromanım#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin