Bakıyorum da ne kadar çok duygu kırıntısı var ne kadar çok çığlık herkes birilerine sesini duyurmaya çalışıyor, herkeste ayrı bir dert kafası herkesin karanlığı farklı tonda karaladıkça yırtılmış sayfalar bunlar bazısı ölüyor bunu yaparken bazısı kendine demir parmaklıklar çizmiş bekliyor arkasında bizim dünyamızda silgi yok köşesine güneş çizsek o bile karanlık, siyah zerre kadar umut görürseniz bir sayfada umuttur o kelime umut yazıp ağlamıştır yazar, şair her kimse ama inan bana umut oraya hiç uğramaz işi ne ki bu yorgun kelimelerin arasında, biliyorum ki umut varsa gece ölmüştür gün doğarken ölümsüz kelebekler fısıldar gökyüzüne masmamavi bir çadır gerek umut ufka baktığın süre kadar karardığında sayfa sadece kelimesi kalır umut olmaz orda, sahi sizin sayfanızda hiç oldu mu gerçek umut doğdu mu gün ara sıra? olmamıştır olsa burda işin ne valizini toplayıp gidersin olsa mesele de bu belki biz bu hüzne aitiz belki yazdıklarımız acı kokmak zorunda, mutsuzluğun dibi bizim krallığımız olamaz mı insanları mutlu etmek buna engel değil gülmeyen güldüremez kaidesi varda ben mi duymadım hayır hayır öyle bir şey yok olamaz.
Eğer birgün, doğarsa gün sayfanızda gidin durmayın bu zindanlarda zira çabuk batar buraların güneşi, gelmeyecek bir treni beklemeye başlarsınız yeniden, umut bu üflesen kilometrelerce savrulur cebine tıkıştıramazsın ki alıp içine hapsedemezsin şairler bilir umut kokar bazen yazdıkları şiirler canlı seni ağlatır, sızlar seni insan yapan bir tarafların, şiirlerine doldurur bazısı her şeyini orda yaşar dışarıdan baksan ne âlâ ama içeriye girsen nefes alabilir misin ki bir şairin hislerine ne kadar yakın oldun o paslı kapıdan kaç kere geçtin? gecenin ne demek olduğunu öğrendin mi? senin gecen sadece bir zaman algısı, uyku açlığı, huzurlu saatler, dakikaların sana yaverlik ettiği vakitler, senin bildiğin gece bu, gerçeklik mi yoksa kendini kaldırdığın bir süre mi sende bilmiyorsun sadece hava kararıyor senin için, söylesene başın yastıkta, kaç dakika gözlerin açık kalıyor senin? bilmiyorsun çünkü o kadar çabuk.
İşte böyle ben yorulanı gördüm karalarken sayfalarda boğulmuş çizememiş kendine kaçacak bir kapı, öldü yazmış sessizce bir köşeye kimse gelmesin diye, belki ölmemiş ama o kalemi kaldırabilecek gücüde kalmışmıdır sen düşün. Burda ölmek budur işte gökyüzün artık mavi değilse, renkli kalemlerin yoksa, kelimeler hep tutsaksa siyaha bürümüşseler, bir kelime daha yazacak fikrin kalmamışsa ölüsündür sen nefes almak yaşamak değil kalp atsada ölünür burada.
Satırlarında ağlayanlar gördüm nokta koyamamışta gözyaşları damlamış tam oraya belli ıslaklığı üşütüyor elini hiç ağlamaz sandığın kişi burayı mabed yapmıştır kendine, ne ağlama duvarı dokundu bu kadar gözyaşına ne de bir mezar taşı şiirler bilir o tuzlu suların matemini sen bilmezsin gece bizim zamanımız hüzün şarabımız kelimeler arkadaş, ve siz hep yabancısınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA ASTIĞIM ŞİİRLER
Poetry"şiir ki bu bi devrim, gülümsemek gibi tertemiz" -A.BİLGİN-