Camdan süzülen her yağmur tanesine anlatıyorum derdimi,
yağmur yağıyor dışarda
ağaçları dansa kaldıran rüzgarın sesi minik bir yankıyla kulağımda,
hava benden bile dertli baksana bulutlar yorgun benim gibi
dalgalar vurmaya başlıyor yavaş yavaş sahile ,
sonra elektrik tellerinin kıvılcımları,
kaçışan martıların sesleri,
ekmek almaya koşan minik bir çocuk, sırılsıklam olmuş bir sokak köpeği,
elimde gece defterim resitalini yazıyorum bu puslu günün,
içimdeki mutsuzluğu parça parça sığdırıyorum satırlara,
pencereye üfleyip yazdığım yazı bile mutsuz, ne küçük bir araba ne bir çöp adam ne de bir kalp
sadece sessizliği çiziyorum,
sokak lambaları birer birer yanarken hoşgeldin diyorum geceye
güneş yok zaten diğer yıldızlarda olmayacak gökyüzüne baktığımda simsiyah bir defter görüyorum,
martılar da gitmiş dalga sesleri durulurken
yağmurda hafiften vuruyor pencereme üzerimde battaniyenin de samimiyeti olmasa öldü sayarım kendimi heralde,
saat tik tak ilerlerken çıkardığı ses ritmi oluyor kalbimin
yalnızlıkla sohbetimize bir çay eşlik ediyor yine akşam yemeğini yiyorum ahşap sandalyemle
eski radyomda gıcırtılar arasında mutlu bir müzik çalmaya başlıyor
sabaha kadar konuşabilirmişim gibi hissediyorum iç sesimle ama ne garip ki şu yağmurda bile aklım kapıda o tık tık sesini duymak için öylesine odaklanmışım ki göz kapaklarımın sesini duyuyorum,
ellerim üşüyor biraz,
Tam alıştım derken bu sessizliğe yıldırımlar iniyor geceme
resital tamamlanıyor yavaş yavaş,
radyo kapanıp ışıklar da sönünce anlıyorum ki son sahne,
kalbim de üşümüş iyice buz kesen bir hayalim var bilmem ki kaç mum ısıtır beni, saat gece yarısını geçip durmadan koşarken,
öyle gerisinde kalıyorum ki zamanın,
bu mutsuzluğu yazamam sana, okumamalısın da zaten, benim kalbim dondu dayanır belki ama sen dayanamazsın ki buna
hemen kaçmak istersin,
İşte ben bunu yapamam
terk edemem geceyi o benim için geliyor nasıl uyurum o varken...
Pencereden dağılan bulutların arasında ne hoş bir ışıktır bu ay bile gülüyor halime yada beni çekip almak istiyor
bu hikayeden,
bu cehennemden,
biliyorum öleceğim bu gece
satırlar yarım kalacak,
öleceksemde sabaha karşı olmalı bu
bu yüzden bu sessizlik,
bulutlar dağılsın diye,
gündoğumunu bekliyorum, martı seslerini, yıldızlı geceden gündoğumununa uzanan mutsuzluğumu gömeceğim tam o saate,
köpek seslerinin
horoz seslerinin
çınladığı saate,
sonra uzatacağım ellerimi yenidoğan güneşe
dün yağmurun yıkadığı tertemiz bir dünya var şimdi hikayede
sabah çayımı balkonumda yudumlarken aklıma yeni hikayeler gelecek
mutsuzluğu satır satır yazan şair size huzurdan bahsedecek
her yudumunda,
sonra
Siz daha uyurken çıkacağım ben bu şehirden,
elimde defterimle kapıyı bile çekmeden öylece,
Sessizlik ten sessizliğe...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA ASTIĞIM ŞİİRLER
Poesia"şiir ki bu bi devrim, gülümsemek gibi tertemiz" -A.BİLGİN-