Karanlık bi günde sert rüzgarlar da kaybettim seni arayıp durdum, üstüm başım çamur, yanaklarım ıslanmış, ne halim varsa gördüğüm bi gün , en acısıda seni hala bulamayışım...
Yelkovan akrebe turlar bindirirken ben elimde kalem anılarımızı yazıyordum, belki bi gün unuturum diye zaten pes etmiştim artık ne sen geri gelirsin nede ben seni tekrar bulabilirim...Günler geçiyor, umudun son damlalarıda düşüyor tavandan üzerime, ne zamandır kimse uğramıyor yanıma bende çayın altını çoktan kapattım zaten bütün kapıları kapattım sen yoksan kimse olmasın zaten ama üst kattaki pencere açık, her gün güneşin doğuşunu izlediğin o pencere , belki seni benden alan o rüzgarlar kokunu getirir bi gün diye...evet ben hala çok hayalciyim, senden sonra bi sürü hayal birikti zaten...
Ve sensiz bi akşam yemeği daha ne kadar sinirbozucu biliyormusun bi sandalye ile karşılıklı yemek yemek... Acaba ben seni böyle bırakıp gitsem sen ne yapardın herhalde sen böyle oturmazdın biliyorum çünkü sen sabırsız birisin kabullenmezdin hemen benim gibi... Ama ne yapym hiç bilmiyorum öyle bi boşlukta yım ki elim kolum bağlanmış gibi belki beni böyle görsen bana çok kızardın ama ben çok güçsüzüm biliyorsun....
Uyumakta istemiyorum uyanmakta yine penceredeyim güneş bi öncekinden daha güzel, aşağıda bi halı gibi uzanmış gelincikler, meğer kırmızı yeşile ne kadar da çok yakışıyormuş... Doğa bana açık açık gülümsüyor bunu hissedebiliyor ama anlayamıyorum ben bu kadar mutsuzken hayat neden böyle yapıyor... Belki bi şeyler fısıldıyor belkide çık gel diyor, seni bulmak adına bi daha çıkıyorum dünyaya önce bahara uğruyorum, çiçeklere soruyorum adını yok görmedik diyorlar günler geçiyor senden hiç bi haber yok bahar giderken bi dere kenarında oturup dinleniyorum elini yüzümü yıkayıp bi müddet uyukluyorum orda sonra yine kalkıyor ve aramaya devam ediyorum haziran geliyor yavaş yavaş terletiyor beni arada bunaldığmda oluyor tabi sonra yazda bitiyor sen yine yoksun sonbahar da umut ediyorum seni mutlaka bi yağmur damlası görmüştür sevdiğimi diyorum herkese soruyorum ama bulamıyorum göçen kuşlar bile görmedik diyorlar, bitkin bihalde dolanıyorum, beni hayatta tutan tek şey kalbim, sanki diğer organlarım iflas etmiş gibi aklımda tek bi düşünce orda da sen varsın... Sağanak yağmurlardan kaçarken kutup soğuklarının kucağında buluyorum kendimi belli ki kış gelmiş sonbaharda da bulamadım seni kışa sorsam acaba söyler mi ? Yavaş yavaş ilerliyorum uzun beyaz bi örtüde ayaklarım yeter dur diyorlar ellerim ceplerime sığmaz oluyor yüzüm kıpkırmızı olmuş soğuktan ama kalbim hala sıcak çünkü orda senin umudun var heryerim üşüşün ama sen üşüme sakın....
Sallana sallana giderken karlar içinde bi duman kokusu geliyor burnuma yüksek bi tepeyi aşınca aşağıda kış resimlerindeki o şirin evleri andıran bi ev görüyorum eve doğru yuvarlanma ya başlıyorum ölümden kaçar gibi kollarım daki son bi güçle kapıyı iki defa tiklatıyor ve oraya yiğıliyorum yavaş yavaş kendime geliyorum yumuşak bi kanepenin üzerinde yüzüme vuran bi şömine ateşi ve her tarafı sarmış kestane kokusuyla sonra bana doğru gittikçe yükselen ayak sesleri duyuyorum kanepeden yavaşça dogrulup arkama baktığımda yüzüme gülen, oldukça uzun ve kızıl saçlı, gözleri hafif siyaha çalan bi kız görüyorum...
Sende kimsin demeye kalmadan,,,
-İyi misin kardan adam.. öğleden beridir uyuyorsun ne o yoksa avda yolunu mu kaybettin?
diyerek gülmeye başladı, o gülerken ben olanları hatırlamaya çalışıyordum evet bişey kaybettiğim doğruydu ama o yol değildi başka bişey o benim her şeyimdi o bendim... Ben yavaş yavaş olanları hatırlarken, o yanıma yaklaşıp
-Konuşabiliyor musun yabancı ?
diye mırıldandı..
+Ee evet , tabiki de konuşabiliyorum yardımınız için gerçekten çok teşekkür ederim hayatımı kurtardınız size minnettarım...
-Şu teşekkür faslını geçelim istersen ha eğer sen burayı bulamasaydın durumun hiç iyi olmazdı sen kendine teşekkür et yada bu havada soğuğa teslim olmamanı sağlayan şeye...
Kastettiği şey,, evet sensin seni bulabilme arzusu ama yinede beni evine almış belki seni de görmüştür ha, buraya uğradın mı bilmiyorum ama bunu ondan öğrenebilirim...
+Dışarısı epey karanlık olmuş geceyi burada geçirebilir miyim? ayrıca isminizi de öğrenmek isterim..
-Adım Maggie ve kalmaktan başka şansında yok gece kurtlara yem olmak istemezsin...
Maggie gerçekten iyi birine benziyordu ateşi güçlendirip "ben içerde yiyecek bi şeyler hazırlayayım sende dinlenme ne bak" diyip gitti.
Duvardaki takvim ocak ayının 29 unda durmuş kışta bitiyor artık burada da bulamadım seni, kimbilir nerelerdesin...
Sabahın ilk ışıklarıyla uyandım yola çıktım Maggie güneye gitmemi söyledi orada büyük bi kasaba varmış seni oraya da sormak istiyorum, bütün gün yürüdüm kasabaya vardım karlarda yavaştan erimeye başlamış artık kış güneşide kendini göstermişti...
Kalacak bi yer lazım bütün kasaba yı arayacağım seni burada bulmak istiyorum çünkü,
Hava yeni kararıyordu bende iki katlı küçük bi pansiyona girdim bi sure kalacağımı söyledim ve hemen odama çıktım yarın yorucu bi gün olabilir...
Bugün kasabadaki 28.günüm şubat ayının da sonu sana dair hiçbir şey yok ne duyan nede gören belli ki buraya hiç uğramamışsın olsun kasaba da çok iyi insanlarla tanıştım kocaman bi at çiftliği var, atları çok seversin biliyorum belki bigün birlikte geliriz hem Maggie' ylede tanışır sın seni ararken kasabada çok yardımı dokundu bana onunda senin gibi kocaman bi kalbi var...
Martın ilk haftası ve bahar tekrar geldi kasabadan ayrılalı bi kaç gün oldu ince bir yol daha da güneye denize götürüyordu beni, baharla gelen kırlangıçlar, henüz yeni açmış çiçeklerde uçuşan arılar hep birlikte seni arıyorduk günlerce dolaştım, ağaç diplerinde uyudum mağaralara baktım sen hâlâ yoksun inan ki içimdeki hüzün dağlar kadar büyüdü geçen on ayda yokluğun kadar hiçbir şey acıtmadı içimi seni bulmam gerek perikızı bu şiir yarım kalmamalı, kalamaz bi gün bana bi söz vermiştin hatırlıyor musun : "eğer olurda birbirimizden gidersek, mesafeler ellerimizi ayırırsa hiç acımadan, göğe bakma durağında buluşacaktık..." on aydır her gece uğruyorum, bu yıldız benim dediğin yıldız varya ona soruyorum seni, yok diyor ne zamandır hiç ugramamışsın ona da, ama her gece ordayım ben sadece sen yoksun, oysa sözlerini tutardın sen ne oldu sana perikızı seni benden kim söktü aldı böyle....
Yoldaki çiçeklere ve gökteki yıldızlara and olsun ki seni bulacağm perikızı bulmam gerek bu çilenin artık bitmesi lazım seni bu bahar bitmeden bulmalıyım...
Nisan 15 en sevdiğin aydayım yine dolanıyorum upuzun bi sahile geldim, kocaman yeşile çalan bi deniz üzerinden esen huzur meltemleri kokunu getirir diye her gün buralardayım ama artık dönmem gerek bugün yola çıkıyorum heybemdeki ümit te tükendi bi kaç bisküvi kaldı sadece onlarda yolluk olur herhalde...
Nisan 23 eve çok az kaldı bizim kasabanın üstündeki tepedeyim evin önündeki parkı görüyorum laleler gülümsüyor bana mesafeye aldırmadan evimizin önündeki bütün çiçekler beni bekliyor en çok ta seni bekliyorlar papatyalarımız, beyaz güllerimiz ve menekşeler... Onlara ne diyeceğim hiç bilmiyorum ama gelmediğini, sözünü tutmadığını söyleyceğim benim tek suçum elinin elimden nasıl ayrıldığını bilmeyişim , evet bu benim tek suçum ama en büyük suçum bunu da biliyorum...
Artık eve yaklaştım eksik gittim, bitmiş döndüm.. evimiz kışın baya yıpranmış olmalı baksana duvardaki boyalar parça parça uçuşuyor ve bi parça tam üzerime doğru geliyor öyle bi geliyor ki sanki hiç uçmak istemiyor, derken gelip tam göğsüme yapışıveriyor sol tarafa kalbimin üstüne... Ama bu ne duvardan kopmuş bi boya parçası ne de başka bişey bu bi fotoğraf senin fotoğrafın perikızı, köşesinde bi iğne deliği var sanki daha öncede başka birinin göğsünde durmuş gibi koşarak eve girdim ev normal görünüyor du ve kimse yoktu arka bahçeye bakan pencereler açılmış perdeler rüzgarla savruluyordu, pencereleri kapatırken dikkatimi arka bahçedeki papatyalar çekti ama dikkatimi çeken yalnızca papatyalar değildi sanki arkalarında bi mezar vardı, evet bu bi mezardı...
Evden çıktım kafam allak bullak olmuştu attığım her adım sanki beni sana yaklaştırıyordu gitmek istemiyordum biliyorum seni çok aradım ama şimdi bulmak istemiyorum seni bu sen olamazsın perikızı... ◀ the END ▶♦Merhaba dostum hikâyemi okuduğuna göre seninle bişeyler paylaşmış oldum hatta bi sürü şey o yüzden dost olabiliriz değil mi... Her neyse sonunu çok daha iyi bitirmek isterdim tabi ama ben bunu sana bırakıyorum şimdi istersen perikızı gelsin adamı öperek uyandırsın ve bu bi rüya olsun.. Yada bırak adam sonunda bu perikızı na kavuşmuş olsun sen ne türlü istersen o olsun fakat bana sorsan ben de rüya olmasını dilerdim çünkü: Bi perikızı asla ölmemeli ve hiç bi adam bunu yaşamamalı... Onlara istediğin ismide verebilirsin... Mutluluk ve huzur seninle olsun
"Üstad Turgut Uyar'a Saygıyla "
"Göğe Bakma Durağı"•En değerlime•
•Perikızı'na
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA ASTIĞIM ŞİİRLER
Poezja"şiir ki bu bi devrim, gülümsemek gibi tertemiz" -A.BİLGİN-