27- Ay

494 8 0
                                    


   Adını dahi bilmediğim bir kızla güneşin batışından doğuşuna kadar yüksek bir binanın tepesinde tek başımaydım. Güneşin batışı dedim çünkü akşamdan sabaha kadar akla gelebilecek her türlü konudan bahsetmiş, gülmüş, hüzünlenmiştik. Herhalde hayatımın boş geçmeyen zamanlarından birini yaşamıştım dün. Yada bugün bilmiyorum. Çünkü şu an sabah sekizdi ve az önce eve girmiştim.

   Eve girer girmez üstüme rahat birşeyler giyip mutfağa geçtim. Buzdolabını açma zahmetinde bulunmamıştım zaten evde pizza dışında birşey yoktu. Nedenini bilmediğim halde keyfimin güzel olmasından ötürü bu sefer hamburger sipariş etmeye karar verdim. Ve sipariş ettikten sonra koltuğa uzanıp saçma sapan televizyon programlarını izlemeye başladım. Bilmiyorum ama içim oldukça huzurluydu. Sanki yaşamam için sebepler görüyordum etrafımda. Nasıl mı ? Bilmiyorum. Sadece onunla konuşmak iyi gelmişti. Telefonunu bile almamıştım.
Ama şu an saçmalıyorsun Helena. Alıp ne yapacaksın ?

Buluşabilirdik belki.
Ne buluşması ? Kız sadece insanlık görevini yerine getirdi. Bu aralar fazla aptal oluyorsun Helena..


"HELENA !!!!"

Aniden düşüncelerimden uzaklaşıp koltuktan fırladım.Kapıyı biri yumrukluyordu. Hızlıca kapıyı açtım.

" Helena ! "

"Git buradan Rügar!! "

" Gitmek için gelmedim Helena. Senden özür dilemek için de gelmedim. "

"Ahaha bir de ukalayız ha ! "

Çok sinirlenmiştim. O da huzursuz bacak sendromumun başladığını gördüğü an iki adım attı geriye. Ve küçük bir çocuğun resmi törenlerde şiir okumadan önce sesini temizlemesinin aynısını yaptı.

"Helena. Ben sadece birşey söylemek çin geldim."

" Ne istiyorsun Rüzgar ? Oyunların bitmedi mi senin? Büyü artık ! "

Evet, gitgide sinirleniyordum. Yüzüne baktığım her an tiksiniyordum.

"Ben gidiyorum. " dedi

Son heceyi fazlasıyla sessiz söylemişti.

" Yani ? Güle güle git. " , dedim.

Git dedikten sonra kapıyı suratına kapatacakken kolunu araya sıkıştırdı.

"Diyeceğin tek şey bu mu ? "

" Evet bu."

"Gerçekten bu mu ? "

" Ne söylememi istersin ? Ay Rüzgar lütfen gitmee, bana sürekli yalan söylemene , oyunlar oynamana, beni sevmiş numaraları yapmana rağmen gitme lütfen seni seviyorumm, mu diyeyim ? "

Duraksadı bi an. Yüzüme bakamadı ilk saniyeler. Sonra kafasını kaldırdı.

" Numara yapmadım Helena. "

" Sus artık umrumda değilsin git ! "

Kapıyı, evi gümletecek şekilde kapattıktan sonra direk yere çömeldim. Derin derin nefes aldım.
Hissizdim şu an ona karşı. Umrumda mıydı ? Bilmiyorum. Bence değildi.

Arabanın sesini duyduktan sonra ayağa kalktım. Evimin prefabrik olmasından ötürü kapımı gören bir pencere vardı.
Oraya yöneldim.
Rüzgar çoktan gitmişti. Belki tamamen hayatımdan çıkıp gitmişti, belki de bir süreliğine.

Of saçmalama Helena. Tamamen gidiyorum demedi mi ? Dedi sanırım.

Bir kez daha derin bir nefes alıp odama yöneldim. İçimdeki ruhumun tam tersini yansıtan çiçekli, kısa askılı elbisemi giydim. Altına hiç giymediğim beyaz converselerimi giyip aynanın karşısına geçtim. Oldukça zayıflamış görünüyordum. Yıllarca çabalasam bu kadar zayıflayamazdım. Çünkü ne yesem yarıyordu bana.
Şimdi de bu halimi görünce sevinmiştim.

Sonsuza Dek Kız KızaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin