30-Bilinmezlik

335 10 6
                                    

"Yarın gitmiş olurum merak etme. Sadece bugünlük kalacağım. Koruma amaçlı."

2 buçuk saat süren bir araba yolculuğundan sonra nihayet evime gelebilmiştim. Her tarafım kan, morluk içindeydi. Titreyen ellerim bu sefer sakinleşmişti. Yatak odama doğru ilerlerken Rüzgar'a cevap verme ihtiyacını hissettim.

" Gerek yok korumana. Kimseye muhtaç değilim. Gidebilirsin."

Üstümü değiştirmek için kapıyı kapattım. Dolabımda ilk gördüğüm beyaz pijamalarımı üstüme geçirdim. O sırada gelen tabak seslerini dinliyordum.

" Sana fikrini soran oldu mu Helena? Burada kalmak istiyorsam kalırım."

Bu ne demekti böyle? Burası benim evimdi ve bu tarz artistik cümlelerden nefret ediyordum!

Hışımla kapıyı açtım :

"Bana bak Rüzgar ! Git diyorsam git! Zaten fazlasıyla kaba ve pislik birisin, az evvel yine anladım vicdanının katkısıyla."

Hemen kapıyı kapattım, çorap aramaya başladım. Ne diyeceğini duymak istemiyordum.

Odamda biraz daha oyalandıktan sonra terliklerimi giyip çıktım.

"Mesajın var."

"Sen hala burda mısın?"

Ellerimi bir güzel yıkadıktan sonra telefonumu aldım. Mesaja baktım.

"Konuşmak istiyorum.Ben Ay."

"Ne ?!"

Bağırdıktan sonra Rüzgar'ın kumandayla oynamayı bırakıp bana deliymişim gibi bakmasına aldırış etmeden yine düşüncelere daldım.

Ay nasıl atardı bu mesajı? Bir de konuşmak istiyorum yazmış. Neden konuşmak istiyordu? Ve benim numaramı nasıl oldu da.. aldı??

"Hey!" ellerini çırparak gözlerini üzerime dikmişti. Şaşkınca yarım metre açılmış ağzıma bakıyordu. Gerçi bende şaşkındım.

" Ne var?" dedim suratımı normal bir şekil yaparak. Hiçbir şey olmamış gibi davranmam daha iyi olacaktı çünkü Rüzgar'la uğraşmak istemiyordum şu an.

"Nasıl ne var? Az önce ötmedin mi -ne- diyerek? Kötü birşey mi oldu ?" şaşkınlığı artmıştı.

" Hayır yok. İllaha kötü birşeyin olması mı lazım ne diye bağırmak için?"

"Sence Helena? Gitgide kötüleşiyorsun. Delireceksin bence." Kumandayla oynamaya devam etti.

"Beni sen delirttin Rüzgar." En azından başımın etini yemedi mesajdan dolayı mı diye. Yoksa ölürdüm artık.

Rüzgar'ın anlamayacağı bir şekilde çıkmam lazımdı evden. Ve Ay'a mesaj atmam gerekiyordu ama Rüzgar'ın telefonu alacağından korkuyordum. Bu yüzden gizlice telefonu karnıma saklayıp, tuvalete girdim. Kapıyı kilitleyip klozete oturdum.Ellerim titremeye, kalbim çarpmaya başlamıştı.

" Neredesin?" yazdım mesaja. Heyecandan kalbim duracaktı. Neden şimdi mesaj atmıştı?

"Dorock kafeye gel. Eray seni alacak."

Mesajın bu denli hızlı gelmesine şaşırmıştım. Şaşkınlığım kat ve kat artıyordu. Tamam yazıp telefonu kapadım.

Hemen kalkıp aynaya baktım. Daha sonra telefonumun saatine.

Saat akşam 8 di.

Nasıl çıkacaktım buradan, bu evden.. Aklıma hiçbir şekilde yalan gelmiyordu. Ne yapacaktım?

Sonsuza Dek Kız KızaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin