MERHABALAR!
YİNE BEN VE YİNE KÜÇÜK BİR ALINTIYLA BURADAYIM!
PAMUK ELLERİN YILDIZA GİTMESİNİ UMARAK LAFI FAZLA UZATMADAN SİZLERİ LEYLA VE RÜZGAR İLE BAŞ BAŞA BIRAKIYORUM.
KEYİFLİ OKUMALAR OLSUN!
OKUMAYLA KALIN...
"Ben seninle ne yapacağım?" diye mırıldanırken yüzünü genç kadının saçlarına gömüp bin kez bile koklasa doyamayacağı gül kokusunu içine çekti genç adam.
Oysaki bu çok garipti. Rüzgar gül kokusundan hiçbir zaman haz etmemişti. Hatta tam da bu sebeple Hanım'ın, çiftliğin her bir köşesine gül ektirme arzusuna engel olmaya çalışmış, hanımelinin gübre kokusunu bastırmada daha etkili bir seçenek olduğunda ısrarcı olarak onu ikna etmişti. Çiçeğin ismi bu kadar manidar olmasa Hanım'ı engelleme çabasına dair Haşim'den okkalı bir azar işitebilirdi ancak sonunda o da Rüzgar'ın yanında yer alarak Hanım'ın ikna olmasına yardım etmişti. Tabii Hanım ondan intikamını almamış değildi; hala evlerine her misafir oluşunda salonun güllerle donatılmasını sağlıyordu.
Usulca güldü Rüzgar. Leyla hayatına girerek Hanım'ın elinden bu küçük intikam serinliğini farkında olmadan almıştı. Artık genç adamın en sevdiği çiçek güldü ve bunu Leyla'dan başka kimseye itiraf etmeyecek olsa da en sevdiği renk pudra pembesiydi. Ve evet, krema rengiyle mükemmel bir uyum sağlıyordu. En sevdiği tatlı da... İyice gevşemiş haldeki Leyla'yı rahatsız etmemeye özen göstererek biraz önce bıraktığı kaba baktı. Adını bilmiyordu ama en sevdiği tatlı kesinlikle oydu.
Leyla huzurla gülümseyerek yaşadığı anın tadını çıkardı. Onunla paylaşılan sessizliğin bile bir anlamı vardı. Yine de genç adamın şu anda ne düşündüğünü merak etti.
"Rüzgar?" diye fısıldadı.
Genç adam onu kollarında hafifçe sıkarak dinlediğine dair karşılık verdi.
Leyla yeniden gülümseyerek devam etti.
"Ne düşünüyorsun?"
Rüzgar sorusundan çok genç kadının sesindeki gülümsemeye güldü.
"Şu tatlıyı," dedi uzanıp tatlıyı havaya kaldırarak. Sonra burnuna yaklaştırıp kokladı. Ancak burnuna dolan baharat kokularını ayırt edemedi. "Adı ne bunun?"
Leyla onun şaka yaptığını sanmıştı ancak genç adamın ciddiyetle sorduğu soruyla kaşlarını çatarak doğruldu ve ona baktı.
"Gerçekten de tatlıyı mı düşünüyorsun?" Rüzgar'ın 'onu' düşündüğünü söylemesini beklemişti, bir tatlıyı değil.
"Evet!" dedi Rüzgar omuz silkerek. Gülmemeye çalışıyordu zira Leyla az önce bir 'tatlıyı' kıskanmıştı. "Adı ne?"
"Zerde!" diye hırçın bir tavırla yanıtladı Leyla kollarını göğsünde birleştirerek. "Ne önemi var ki?"
Rüzgar genç kadını göstermelik bir ciddiyetle yanıtladı.
"En sevdiğin tatlının adını öğrenmeliyim. Nihayetinde o artık benim de en sevdiğim tatlı."
Leyla kollarını şaşkınlıkla çözdü.
"Ama sen kuşüzümünü sevmezsin ki!" diye sorguladı, gözlerini kırpıştırma dürtüsünü bastırarak.
Şaşkınken komik göründüğünü biliyor ve kendini daha fazla rezil etmek istemiyordu. Ama cidden şaşkındı zira genç adamın peynir ekmeğe talim etmek pahasına da olsa kuşüzümü katılmış dolmaya kaşığını değdirmediğine şahit olmuştu.
Rüzgar onun şaşkın görüntüsünü son derece sevimli bularak kırışmış burnuna bir öpücük kondurdu.
"Fark etmez! Sen zerde seviyorsan kuşüzümüyle barışabilirim."
Genç kadını yine kendine çekerek sırtını ağaca dayadı. Ancak bu sefer onu yanına yaslamaya özen göstermişti. Kolunu omzuna dolayarak onu biraz daha şaşırtmaya karar verdi.
"Daha önce şaşkınken ne kadar tatlı göründüğünden bahsetmiş miydim?"
Leyla başını sallayarak onu dalgınca onayladı. Tatlıdan bahsetmek aklına ayva tatlısını ve dolayısıyla da Kerem'i getirmişti. Başını alıp giden aklı, Kerem'den hareketle ve bulundukları yerin de etkisiyle onu çocukluğundaki o karanlık güne götürmüştü.
Leyla'nın daldığını fark eden Rüzgar, onun hangi düşüncelere kapıldığını merak etti ancak sabırlı davranarak sessiz kaldı ve konuşmasını bekledi. Birkaç dakika içinde Leyla onu şaşırtmayarak konuşmaya başladı ancak ağzından çıkanlar genç adamın yüzündeki gülümsemenin silinip yerine sert bir kaş çatışın yerleşmesine neden oldu.
"Kerem'in benim için neden bu kadar değerli olduğunu bilmek ister misin?"
Belki de o anıyı birileriyle paylaşmanın zamanı gelmişti. Hem bu kişi Rüzgar olmayacaksa kim olabilirdi ki?
"İçinde o adamın adının ve 'değerli' kelimelerinin geçtiği hiçbir şeyi bilmek istemiyorum."
Külliyen yalandı. Kerem'in Leyla için neden bu kadar 'değerli' olduğunu ölesiye merak ediyordu. Ancak bu ifadeyi hem de Leyla'dan duymak sinirlerini zıplatmıştı. Ancak belki de düşüncesini kendine saklamalı ya da en azından konuşurken bu kadar katı olmamalıydı. Zira Leyla'nın kalbinin kırılışını ta içinde hissetmişti. Derin, sıkıntılı bir nefes alarak kırgın bir sessizliğe bürünen Leyla'yı hafifçe dürttü.
"Dinliyorum," derken sesinin yumuşak çıkmasına özen göstermişti.
Leyla onun tatlılığına bu sefer gülümseyemedi. Anılarında kaybolmuş şekilde anlatmaya başladı.
]P
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELMAS
عاطفيةBazı özgürlükler esaret altında başlar... Birine ait olduğunda buluverir insan özünü... Kanat oluverir tutsak eden eller ruhuna... Güvenli sığlardan bilinmez okyanuslara atar yürek kendini ve en derin yerde bulur o sert kabuğunda saklı inciyi, eş...