BÖLÜM~21~ BLUP!-İMZA GÜNÜ ÖZEL BÖLÜM

208 37 10
                                    

İmza Günü'ne özel, kısa, eğlenceli bir bölüm..

Keyifli okumalar..

~BLUP!~

Küçük pikniklerinin ardından kısa bir binicilik dersi yaptıktan sonra Leyla'yı eve bırakan genç adam evden çıkana kadar iki sayı ilerlemişti ve halinden de epeyce memnundu. Ofise kadar ıslık çalarak yürümüş hatta neşeli gülümsemesiyle Bulut'u hayli şaşırtmıştı.

Leyla, hediyesiyle genç adamın beklediğinden de mutlu olmuş, piknik boyunca da ona teşekkür edip durmuştu. Teşekkür önemli değildi, Rüzgar bunu ona da söylemişti. Genç adam onun mutluluğu için her şeyi yapmaya hazırdı. Keşke elinden çok daha fazlası gelseydi.

"On yedi," diye mırıldanarak pencereleri teker teker açtı Leyla.
Öylesine mutluydu ki ayakları yere değmiyormuş gibi hissediyordu. Elmas'ı her ne kadar görür görmez sevmişse de mutluluğunun asıl kaynağı o değildi. Rüzgar'dı onu bulutların üstüne çıkaran. Söyledikleriydi. Sahip olduğu her şeye Leyla'yı da dahil etmişti ya, genç kadın kuru bir dal parçasına bile razıydı artık. Rüzgar onu böylesine sahiplenmiş, böylesine kendine katmıştı ya, gerisi...

Gerisini düşünmek istemiyordu. Bu mutluluğun tadını çıkarmak istiyordu. Endişelerinden sıyrılmak istiyordu. Keşke yapabilse kendini koyuverip rüzgara kapılabilseydi. Ama iplerini nasıl salıvereceğini bile bilmiyordu ki!

Birlikte geçirdikleri muhteşem sabaha rağmen yerli yerinde duran karamsar düşüncelerini geri itmeye çalışarak bu güzel güne odaklandı. İçeri giren mis gibi havayla ciğerlerini doldurarak nevresimleri değiştirmeye başladı. Onun ardından ortalığı güzelce toparlayıp toz aldı ve mutfağın yolunu tuttu. Öğle henüz olmuştu ancak Rüzgar'a mükellef bir sofra hazırlamak istiyordu, aklında çeşit çeşit yemekler vardı.

Aradan bir saat geçtiğinde ise fazladan iki ele daha sahip olabilmeyi dilemeye başlamıştı. Aynı anda hem fırına hem de ocağa yetişip bir yandan da sebze soymaya devam etmek o sırada da biraz sonra ihtiyacı olacak sosu hazırlamak durumundaydı. İşte bu sebeple çalan kapıya bakamadı.

"Kapı açık!" diye seslendi. Gelen muhtemelen Tutku olmalıydı ve Leyla an itibariyle daha iyisini düşünemiyordu. "Tam zamanında geldin, çıldırmak üzereyim," diye bağırdı, kapının açıldığını duyunca ve hemen ardından bir çığlık kopardı. "Soğanlar!"

"Beklediğini bilseydim daha önce gelirdim," diye takıldı Kerem, bara dirseğini dayayarak.

Leyla soğanları kömür olmadan önce ocaktan alırken şaşkınlıkla arkasını döndü.

"Kerem!" diye küçük bir çığlık daha attı. "Nereden çıktın sen?"

Genç adam yandaki girişten mutfağa doğru ilerleyerek kendine bir önlük kaptı.

"Kuşlar yardıma ihtiyacın olduğunu fısıldadı," dedi önlüğü beline bağlayarak. Sonra da tavadaki soğanlara göz attı. "Soğanlar nerede? Korkarım bunlar kullanılamayacak hale gelmişler."

Leyla ona şaşkın bir bakış daha attıktan sonra kıkırdayarak soğan paketini işaret etti. Tutku'dan daha iyisini düşünebiliyordu, Kerem kesinlikle ikisinden de daha iyi bir aşçıydı.

Fazladan iki el, mutfaktaki kaosu yatıştırmaya yetti. Yarım saat içinde fırındaki yemeğin sosu dökülmüş, genç kadının son doğradığı sebzeler yeni 'pembe' soğanlarla karıştırılmış ve her iki yemek de pişmeye bırakılmıştı. Şimdi etraflarında nefis kokular harmanlanırken tatlının hamurunu hazırlıyorlardı.

ELMASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin